yılmaz özdil

entry4411 galeri129 video8
    11.
  1. Sabahtaki yazılarını beğendiğim ve takip ettiğim ama aynı objektifliği atv * haberde göstermediği için ayıpladığım yazar.
    7 ...
  2. 10.
  3. son yazısıyla gene ortalığı yakmış kavurmuş olan yazar.

    Herkül...

    Bizim iki tane yangın söndürme uçağımız var.
    C-130 Hercules...
    Hava Kuvvetleri'ne bağlı.
    Aslında nakliye uçağıydı bunlar.
    Eşşek yükü parayla aldık...
    Sonra 1 milyon dolar daha harcayarak, yangın söndürme uçağı haline dönüştürdük.

    Şimdi bir soru...
    Bunlar şu anda nerede?
    a) Bodrum'u söndürüyorlar.,
    b) Kuşadası'nı söndürüyorlar.
    c) Manavgat'ı söndürüyorlar.
    d) Didim'i söndürüyorlar.
    e) Hiçbiri.

    Hiçbiri...

    Çünkü, bu uçaklarımız şu anda Kayseri'de...
    Kayseri'de mi?
    Kayseri'de...
    Hem de hangarda...

    Ormanlarımız cayır cayır yanıyor.
    Her yıl olduğu gibi, bu yıl da, Antalya'da "yangın nöbeti"nde olması gereken Herküllerimiz, bakım onarım için Kayseri'de "asker bavulu gibi" yatıyor.

    Peki niye yatıyor?
    Gürcistan'da orman yangını mı çıkmış, ne... Oraya göndermişiz... Gürcülerin ormanlarını kurtarırken arızalanmış sanırım, bizim uçaklar...
    O yüzden yatıyor.

    Belli ki hesap soran yok.
    Ama biz yine de hesap yapalım.

    Bir Herkül, 12 ton su taşıyor.
    Aslında söndürücü kimyasal da taşıyorlar ama, biz su üzerinden hesap yapalım...
    Bir Herkül, 12 ton su taşıyor.
    Bir helikopter, 3 ton su taşıyor.
    Yani bir Herkül olmadığı için "fazladan" dört helikoptere ihtiyaç var.
    iki Herkül olmadığı için "fazladan" sekiz helikoptere...

    Üstelik, Herküller bizim.
    Helikopterler kiralık.
    Yani, bizim Herküller "yaz ortasında bozuk" olduğu için, ağaçlarımızın "fazladan" yandığı yetmezmiş gibi, "fazladan" kiralanan helikopterlere de, "fazladan" para ödemek zorunda kaldık.

    Vergi ödeyen bir vatandaş olarak, emir komuta zincirinde yeralan ve bu hadiseye emeği geçen bütün arkadaşları kutluyorum.
    20 ...
  4. 9.
  5. Sırf yazılarını okumak için Sabah gazetesi aldığım,ender bulunan türde yazan,korkusuz yazar.Tarzı iyi,seçtiği konular iyi,dokundurmaları ayarları iyi.Köşe yazarları arasında tek geçerim.Hiç sektirmeden okuyorum.
    21 ...
  6. 8.
  7. 05.07.2006'da sabah gazetesi'nde ki yazısıyla yine güzel bir örnekle mizahi dokundurma yapan yazar.

    Az bile, az...

    Dünyanın en pahalı benzinine yine zam yapıldı.
    Bu hafta 2'nci.
    Bu yıl 18'inci.

    Lafım, "oha artık" diyenlere değil...
    Hâlâ "ne yapsın hükümet" diyenlere.

    Memleketin birinde geçiyor hadise.
    Demiş ki Sultan...
    "Vergi lazım... Sokağa adam salın, gelen geçenden para alsın."
    Salmışlar adamı...
    Gelen geçenden para alıyor.
    Bakmış ki Sultan, çıt çıkmıyor...
    "ikiye katlayın" demiş...
    "iki katı alın."
    Millet kuzu...
    Ödemişler iki katını.
    "Dörde katlayın" demiş.
    Ödüyorlar...
    Sultan bile sinirlenmiş bu duruma.
    "Sopalı adamlar koyun, hem sekiz katı para alsınlar, hem dövsünler..."
    Uygulama başlamış hemen.
    Hem alıyorlar parayı...
    Hem veriyorlar sopayı...
    Allah yarattı demiyorlar.
    Gık çıkmıyor.
    Hem sekiz katı parayı ödüyorlar...
    Hem yiyorlar sopayı afiyetle.
    Sultan delirecek...
    "Vergiyi yirmi katına çıkarın, sopaları kalınlaştırın, bir tane de zenci koyun... Gelen geçeni becersin..."
    Ertesi sabah.
    Tık yok.
    Millet yirmi katı parayı veriyor, kafasına yiyor odunu...
    Zenci de tek tek beceriyor.
    Ne itiraz var, ne isyan.
    Sultan dayanamamış, toplamış ahaliyi...
    "Benim bile kanıma dokundu" demiş, "fahiş vergi alıyorum, dövdürüyorum... Yetmiyor, becertiyorum, kılınız kıpırdamıyor... Yok mu itirazı olan?"
    Kalabalığın en arkalarından cılız biri utana sıkıla elini kaldırmış.
    "Sultanım" demiş...
    "Mümkünse zenci sayısını ikiye çıkarın... Arkadaş tek tek uğraşırken kuyruk oluyor da."

    http://www.sabah.com.tr/2...07/05/yaz1365-40-104.html
    52 ...
  8. 7.
  9. yazılarını sekteye uğratmadan okuduğum 3-5 yazardan biri. her yazısında düzeni eleştiriyor. ama bi gün de demiyor ki "şunlar şunlar şu yüzden yanlış, şunun şöyle yapılması lazım falan filan". yani yapıcı tek bi eleştirisini göremedim şimdiye kadar. köşe yazarlığı böyle olmamalı.
    18 ...
  10. 6.
  11. devamlı bir sabah okuru olarak yazılarını çok büyük beğeniyle takip ettiğim yazar... üçüncü sayfanın okunmaya değer kişiliği... birçokları gazete yöneticilerine, siyasilere, vırığa cırığa yalakalık yapmak adına döktürürken o sadece olanı olduğu gibi yazar. ve doğaldır ki rahatsız eder insanları gerek üslubu gerek fikirleri bakımından... oysa bilinmezki bu adam gibi yazarlar arttıkça, kafa tutan, sorgulayan, haykıran, korkmayan, gerçekleri yazan bir bab-ı ali ye sahip olacağız...
    25 ...
  12. 5.
  13. kendisinden zerre hazzetmememe rağmen şimdiye kadar futbolla ilgili okuduğum en güzel köşe yazılarından birini yazan şahıs.

    http://www.sabah.com.tr/2...04/22/yaz1365-40-129.html (bkz: ayakta alkışlamak)
    12 ...
  14. 4.
  15. sabah gazetesinde 3. sayfadan tetikçilik yapan ota boka laf karıştıran söylediklerinin ne demek olduğunu kendi bile bilmeyen boş yazan boş atan insan. yazar olmuş bi de.
    28 ...
  16. 3.
  17. 22.06.2006 tarihinde sabah gazetesi'nde yazdığı yazıyla beni kopartan kişi.

    piton kayıp.
    herkes şaşkın.
    deniyor ki, "4 metrelik piton nereye gider?"

    güzel kardeşim...
    adam 4 kilometrelik fiberoptik kabloyu çalıyor güpegündüz... 4 metrelik
    pitonu beline sarar, gene götürür.

    siz bakın, fili götürmesinler.

    ilginç bir ülke burası çünkü.
    çevre bakanı'na soruyorlar mesela...
    "efendim, piton nerede?"
    bakan cevaplıyor:
    "bugünlerde kimseye şiş kebap yemesini tavsiye etmem."

    "hayvan" denince en yetkili makamın bile ilk aklına gelen bu:
    mangal.

    bakan haksız değil aslında...
    hiç unutmam, izmir'de şehrin göbeğindeki havuza güzellik olsun diye ördek
    bırakmışlardı.
    ertesi sabah yok.
    bir daha bıraktılar.
    ertesi sabah yine yok.
    bir daha bırakmadılar.
    çünkü izmir'de nüfus 3 milyon...
    başa çıkman mümkün değil.

    yemeyen de var tabii...
    bolu'da yol kenarında bir ayı bulunmuştu birkaç yıl önce.
    ayı çıplak.
    postu yok.
    sonra anlaşıldı ki, yola çıkan ayıya otomobil ile çarpmışlar... bakmışlar
    ki, ayı ölmüş. postunu yüzüp, satmaya kalkmışlar.

    meraklıyız da aynı zamanda...
    darıca'ya timsah getirmişlerdi, millet görsün diye... öööyle duruyor,
    hareketsiz...
    kafasına kaya attılar, yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek için...
    hayvancağız debelendi ama, çok geç... ruhunu teslim etti.

    var bir sorunumuz hayvanlarla...
    "aman kesme" diyorsun, kesiyorlar.
    "mutlaka kes" diyorsun, kesmiyorlar.
    hatırlayın, kuşlar grip oldu...
    " kes" dediler. millet kamyonlara yükleyip, dağlara kaçırdı tavukları.
    kimisi de yaktı diri diri.
    illa kesmeyecek.

    hırçın boğaya ateş eden kasap da var, uysal beygire tecavüz eden mühendis
    de...

    kanunlarımız desen, ayrı alem.
    beygir "cilveli" bulundu ki, hafifletici sebepten, 240 lira cezayla yırttı
    mühendis...
    şimdi, o beygirin, töre cinayetine kurban gitmesini bekliyoruz.

    dana ferhat'ımız vardı bir ara...
    murat 124'ün arka koltuğuna oturtmuştu sahibi. dünyaya haber olmuştuk.
    balina aydın'ımız da çok meşhurdu.
    bugünlerde piglet'imiz meşhur...
    hani şu, haram diye, çizgi filmden makaslayarak çıkarmaya çalıştığımız
    domuz.
    bir defa da, sütaş'ın ineğiyle dünyaya haber olmuştuk. santrfor inek...
    voleyle gol atarken memeleri görünüyor diye rtük'e şikayet etmişlerdi,
    hayali ineği.

    nedendir bilinmez ama, var bir gıcığımız hayvanlara...
    bakın o kadar hazinemiz var.
    ilk neyi çaldılar?
    denizatını.

    ilginç bir ülke burası çünkü...
    insan olarak yaşamak zor da, hayvan olarak yaşamak daha zor.

    http://www.sabah.com.tr/2006/06/22/ozdil.html
    225 ...
  18. 2.
  19. uslubu güzel fikirleri beş para etmez yazar.
    77 ...
  20. 1.
  21. ilginç saptamalarla örülü kısa yazılar yazmaya özen gösteren yazar.
    23 ...
© 2025 uludağ sözlük