saç kesimi konusunda titiz erkeklerdir. bir sabah uyandıklarında woody woodpecker gibi kalkmamak için, berberini değiştirmeyen erkekler de diyebiliriz kendilerine.
- (tık tık tık)
+ buyrun,kim o ?
- abi benim,traş olmaya gelmiştim.biliosun..
+ ulen sen miydin,sende başka müşteri geldi sandım,geç otur yaparız şimdi....
belli bir süreden sonra kuaförle fazlasıyla samimi olduğu için artık lafını dinletemeyen ve haliyle kuaförün yeni ürettiği stillerin ilk temsilcilerinden olmak zorunda kalan ama hala tüm bu kontrolü kaybetmiş durumuna rağmen ısrarla aynı adama tıraş olmaya giden erkek modeli. çünkü yılların getirdiği bir rahatlık vardır orda. insan kendini evinde gibi hisseder. çoğu kişiyi tanıdığı için koyu muhabbetlere dalabilir. herkesin verdiğinden daha az para verebilir. hatta işi abartıp yanına para almayı unuttuğu bir gün hem tıraş olup hem de üste para alabilir... (bkz: bu böyle gider) *
yıllar sonra ilk defa (mecburen) başka bir berbere traş olan erkeğin hissettiği pişmalık, üzüntü ve aldatma duyguları arasında aklına gelen başlık. zaten hizmetten de memnun kalınmamıştır.
(bkz: ah gurbet zalim gurbet)
''herzamanki gibi abi'' deme lüksüne sahip olan, berber kolktuğunda ''acaba sıçacakmı saçın içine'' korkusu yaşamadan rahatça muhabbet edebilen erkek tipi.
Sık sık berber değiştirip her birine istediği saç modelini anlatmak (veya anlatmaya çalışmak) yerine, istediği saç modelini en başta bir kez anlattığı bir berbere sürekli tıraş olan erkeklerdir.
kafa bu öyle herkese emanet edilmez diyen erkek modelidir.
alakasız not: aziz nesin bir konuşmasında "ben kafamı kimseye emanet etmem traş olmak için bile, o yüzden kendi saçımı kendim keserim" demişti.