47 yaşına kadar hiç yüzme bilmiyordum. gençlik ve spor bakanlığına bağlı bir havuza gittim. hiç yüzme bilmiyorum bana öğretebilirmisiniz? dedim. kan, idrar tahlili falan yaptılar. kart çıkartıldı. sonra 1.gün kalktım gittim. havuzun içine birazda korkarak girdiğimi hatırlıyorum. 20 kişilik gruptu. diğer arkadaşlar az çok yüzebiliyorlardı. hoca 3 ay sırf benimle uğraştı. zaman zaman paniğe kapıldım. hocayı nerdeyse boğuyordum. sonra yüzmeye başladım. şimdi 54 yaşındayım yüzmeye devam ediyorum. ben öğrendikten sonra herkes öğrenir. yeterki çaba gösterilsin.
ciddi olarak yapılıyorsa ağır bir spordur. antreman sıklığına göre beslenme, uyku düzeni gerektirir. Yüzme merkezli bir spor hayatınız varsa, yüzmeye programlı yaşamanız gerekir.
an itibariyle yüzme ve boksu bir arada pek yoğun iş temposu arasına sıkıştırmayı becermeye çalışan ben, dün sabahki boks antremanından kocaman, patlak bir göz ile döndükten sonra sanırım yüzmenin naifliğini tekrar anladım.
kaç insan suya atladığı an yüzmeye başlar bilmiyorum. yüzmeyi nerede nasıl öğrendiğim konusunda hiçbir bilgim yok. önce ki hayatımda balık olma ihtimalim çok yüksek.
havuza göre, denizde zorlanmadan ve yorulmadan yapılan spordur.
boya kusurlarından biridir. birden çok renk bileşeni içeren bazı boyalarda renklerin ambalaj içinde ayrışması şeklinde ortaya çıkar. bazen karıştırma işlemi bu sorunu halletmek için yeterli olmayabilir.
boy kısalığından şikayet eden kişilerin muhakkak yapması gereken spordur. vucüt gelişiminde önemli bir etkendir. imkan varsa kahvaltıda yenilen her dilim ekmek için 50 kulaç atılması önerilir.
küçük yaşlardaki çocukların yöneltilmesi gereken en önemli spor dalı. Ayrıca hayatını yüzme üzerine oturtan bir kişinin (çok fazla profesyonelce olmak zorunda değil, sadece düzenli olarak yapılan bir spor olduğunda) sahip olacağı çok şey olacaktır.
27 senedir öğrenemediğim olay. babam beni küçükken yüzme öğretmek için suya atmasaydı belki bu kadar yabani olmayacaktım kendisine karşı ama olmuyor işte. kendimi ezik hissediyorum millet tatilde çatır çatır yüzerken.
ömrü hayatımda olimpiyatlarda Türkiye'nin madalya kazandığını, hadi madalyayı geçtim bir nebze olsun heyecan yaşattığını bile görsem "sana geliyorum Allahım" nidalarıyla sevinçten hüngür hüngür ağlayacağım spor dalıdır.
tamam, imkansızlıklar, amatör bakış, yüzme kültürünün olmaması...vs de; arkadaş bu ülkenin üç tarafı denizlerle çevrili. Aylardan mayıs oldu mu "beach"lere koşan eylülden önce de dönmeyen onbinlerce insan var bu ülkede (ve de onların çocukları...) Hayret yani!
yapılabilinecek en iyi spordur. temiz ve bakımlı bir havuzda yüzmek gerekir ve gelen kişilerinde piyasa yerine spora gelen tipler olmasına dikkat edilmelidir. vücüd kaslarının hepsi çalışır ve en iyi kilo verdiren spor da budur. herşeyden öte vucudunuz bir orantıya gark olur ve şekilsiz bir zayıflamaya maruz kalmazsınız. bunun yanında su vücüdunuzdaki statik elektriği alır ve stress den arınmış bir şekide hayata devam edersiniz. kardiyovasküler sistemin dostu olarak bilinen bir spordur ayrıca. kolay gelsin.
yüzmek, bir menzile varabilmek için seçilecek en zor yollardan biridir. etrafını sarmalayan şey hava değildir daha yoğun ve kendi içinde hareketi olan bir atmosferle mücadele gerektirir.
zorluğuna tezat, insanoğlunun gerçekleştirebildiği ilk aktivitedir ana karnındaki konumu düşünüldüğünde.
peygamberimizin s.a.v. herkesin öğrenmesini istediği, sünnet olan spor. bir evladın baba üzerindeki haklarından biri de babasının ona yüzmeyi öğretmesidir. çocuk ilerde "neden öğretmedin" şeklinde hakkını sorgulayabilir. (baba da bilmiyorsa iş dedeye kadar uzanır)