Göçerlik bir hayat tarzıdır, zordur, meşakkatlidir.
Yörüklüğün ruh yapısını bilmeden çözülemez bu göç tutkusu, tabiat özlemi, yükseklere çıkma arzusu…
Yörükler sürdürüyorlar şimdi atalar kültürünün mirasını.
Bir kartal gibi yükseklerde hür, Bir kurt gibi cesur ve gözü kara. Sonsuzluğa yönelmek, zoru başarmak, bilinmeyeni öğrenmek, görmek, bir karasevdadır gönlünde yörüğün.
Sen Yörük olduğun sürece; Yağız yerin üstünde,
Mavi göğün altında dolaşıp durmaktır hevesin, dileğin…
Mekana bağlı değilsin, sınırı yoktur meskeninin.
Bütün bir yeryüzüdür sana vadedilen topraklar…
Sonsuz ufuklardadır özencin; yükseklere, daha yükseklere çıkmak isteğinin amacıdır bu.
Hangi engel durdurabilir senin meddini. Kızgın çöller, yalçın surlar mı?...
Çünkü sen bütün yeryüzünü evin bildin,
güneşi de bayrak.
Senin lügatında gök sonsuzluk,
yeşil ölümlülüktür.
Sonsuz ufuklar, sonsuz sema peşindedir ruhun.
“nizam-ı alem”i sağladığın gün,
“kızıl elma”nın ardına düşmen bu yüzdendir.
"Ruh ufuksuz yaşamaz
Dağlar ufkunda mehabet
Ova ufkunda huzur
Deniz ufkunda teselli duyulur
Yalnız onlarda bulup ruh ezeli lezzetini" (*)
Ne deniz,
ne dağ,
ne ova…
Dindiremez içindeki göç sızısını.
Gah çıkarsın gök yüzüne seyredersin alemi (**)
Sonsuz ufuklardan gelen muhteşem coşkunluğa dalarsın.
“Biz göğü” büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.” (***)
Yüce müjdesi ile kanatlanırsın yeni fetihlere…
Adını akça kocalar vermiş senin,
Ulu bilgeler okumuş ezanını.
Yörük, yüvrük, yüğrük;
Kahramanlığın,
Güçlü ve atılgan olmanın,
Hızlı ve çok yürümenin,
Çevik ve eline-ayağına tezliğin yürekliliğin ve göçebeliğin boncuğudur omzuna nazarlık diye takılan.
Alpliğini erenlikle birleştirdiği kutlu günde, gaza ve cihat ülküsü ile donandığın gayret kuşağıdır, kentlerden önce gönülleri kazanmak.
Duasıdır ak yaşmaklı, ak pürçekli anaların askere giden oğullarına;
‘Ay batarken gün, gün batarken ay doğsun üzerinize’ demesi…
Senden her doğan askerdir, kızıyla kızanıyla…
Doğduğu gün adarsın, evladını kutsal değerlere,
göğe tutarak…
Sen Yörük; dağlarla konuşur,
Irmaklarla söyleşir,
Rüzgarlarla halleşirsin.
Tabiatı bilmek zorundasın,
Hayvanların ve neslin için.
Bu yüzden gözünde kutsaldır, tabiattaki her şey.
Yaratılanı hoş görürsün
Canlısı, cansızıyla…
Dün konduğun yerleri terk etmen, seni ızdıraplara sürüklese de, yeni mekanlar kurman seni heyecanlandırır.
Senin yeryüzü yatağın,
Gökyüzü yorganındır.
Hatıralar gözünü yaşartırken, geleciğin ümidi ile avunursun.
Atın kosmasını, devenin yürüyüşünü, tekenin sekişini, koyunun otlmasını oyun yaparsın şölenlerinde.
Göçtür, senin hayatın.
“Yörüğün göçü yolda düzülür.” deyip düşersin yollara.
Sözün doğrusuna,
iyisine,
Güzeline yaslanırsın.
“Söz bir, Allah bir” andı senin son sözündür.
Senin güzel sözünle savaş biter,
ağulu aş bal olur…
Ve bir sözle perçinlenir erdemli duruşun.
“Gidip Toros dağlarına bakınız, eğer orada dumanı tüten bir tek Yörük çadırı görürseniz, biliniz ki dünyada hiçbir güç Türk’ü yenemez''
bir teori o, diğer bir teoride. orta asyada çok fazla göçebe millet varmış. çinliler, tibetliler, wu-hunlar kolay olsun. diye bu göçebelere Türk demişler. ondan sonrada Türk olarak kalmışız.
Yürümek soyundan gelmektedir. Ege de olduğu kadar iç anadolu da yörüklere rastlanmaktadır. Türkmenistan ve çevresinden çoğunlukla, orta asyadan göç eden kesime verilen addır. Bir boy değil, yaşam şeklidir.
Yörük kültürü günümüzde tüm zorluklara rağmen devam etmektedir. Bugün halen mersin de çoğu aile nisan Mayıs gibi yaylaya çıkar eylül ekim gibi geri iner...
en çok yaşadaıkları bölgeler arasında antalya,aydın ve bilecik söğüt başta gelir diğer illerde yaşayan bir çok yörük buralardan göçmüştür ayrıca kendilerine ciddi miktarda(bayağı ciddi) konya,osmaniye,adana,izmir ve muğlada da rastlanır.
Kızılırmak yayının batısında kalan bölgelerde konar-göçerlik edenlere Yörük bu çizginin doğusunda kalanlara ise Türkmen denilmiştir.
burada da belirtmek isterim ki Yörük ve Türkmenler’in ayrı ayrı ve farklı birer etnik grup gibi gösterilmesi yanlış ve kasıtlıdır. Yörük ve Türkmenler, aşiret hayatı yaşayan Türklerdir.
artık bu kelimenin gerçek anlamıyla kullanılması gerekir.
yörük, bir ırk tanımı değil bir yaşam biçimi tanımıdır.
yürüyen, yer değiştiren, sabit yerleşik yaşamı olmayan demektir.
adamlar yörük diyince bi ırk falan tanımı sayıyor.
amerikalınında, rusun da arabın da yörük olanları olabilir. tabi türkün de.
Öz türkçede Yörümekten yörük. Yürük diye de geçer. Türkmen oğuz boylarını ifade eder. Fakat günümüzde konar göçer kavramı değişmiştir. Sözde yörük kalmadı diyenler almanyaya gidenleri büyükşehirlere göçenleri, balkan göçmenlerini hesaba katmazlar. Sanki göçmek için illa oba çadır koyun sahibi olmak şartmış gibi.
Edit:kendini avrupa entellijansı zanneden saykonun biri de anadolu medeniyetinden filan bahsetmiş. Hz nuhun gemisi cudi (şırnak) dağına çöktüğünden beri oğullarından türkün babası yafese kadar anadolu türkün öz vatanıdır. Anadolu halklarının efendisi yörüklerdir. Medeniyeti hakiki barbarlardan (roma yunan) öğrenecek değiliz.