'varlığım ve mahiyetim, nasibim ve görevim o'nun içinse
ondan gelen ışığa gözlerimi nasıl kapayayım.
ne senin adın yusuf, ne de ben züleyha'yım...
sanma ki ellerimden yırtılacak gömleğin... lakin bir gün züleyha olup gelirsem sana;
yusuf gibi karşıla; asil, iffetli, serin. '
Yusuf yazar züleyha sayfanın ortasına. Hala hitaptaydı kalemi bir satır ileri geçemedi.
Bir satır ileri geçsem hitaptan, yanacağım. Ses verdi içinden bir ses: yan o zaman, yan o zaman!
Ah benim yusuf'um ah benim ah senim dedi başka bir şey diyemedi.
Züleyha yusufa bir mektup yazmaya başlayınca yusuf diye başladı yusuf diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın namesinde ser-nameden öte kelam yok. Ve züleyhanın lügatinde yusuftan öte sözcük yok.
Yusuf, dedi, kelamım artık sende hükümsüz. Ama kelamımın hükümsüz kaldığı bu yerde beni küçümseme. bil ki kelamdan da ötede sadece ah var, ah ki dünya onun üzerinde durur, gök kubbe sadeve onun hararetiyle döner.
uğruna dağlar delinen olmaktı şirinin kaderi dağları delen değil,
Açılıp kapanan düğme aslı boyundan ayağa, yanıp küle dönmek keremin hakkı. Aslıya kalan en fazla ah felekleri tutuşturmak.
Züleyha ise önce yazgısını yüklenmiş sonra yazgısından iffet çıkarmış. Aşkı ne aslı, ne şirin, ne leyla haketmiş. Aşkı enn çok güzeller güzeli yusufun ayaklarına mısırın dillere destan güzelliğini, aşkını, ömrünü, iffetini seren züleyha haketmiş...
Yusuf’un aşkıyla Züleyha öyle bir hale girdi ki artık her şey ona Yusuf demekti ve Yusuf’a yakınlığı nispetinde muteberdi.
Bundan sonra, dedi Züleyha, nasıl eskisi gibi konuşur, eskisi gibi güler ve ağlarım? Nasıl aynı ağaç olur artık aynı olmayan ağaç, benim kalbimin üzerinden Yusuf geçmişken?
Nasıl eskisi gibi görünür evren gözüme hiçbir vasfı artık eski vasıflarının hiçbirine benzemiyorken?
Dilim Yusuf’un adından başka bir sözcük telaffuz edemiyorken, kuştan, ağaçtan, sudan nasıl söz açarım?
Kuş diyorsam, Yusuf demek istiyorumdur. Ağaç da Yusuf demektir. Su, Yusuf’un ta kendisi. Nasıl olur da Yusuf olmayan bir ismi ağzıma alırım?”.
hiç unutmam çünkü üni 1 deyken aldığım türk dili zorunlu dersinde hocanın okuyup özetini çıkartın dediği kitaptır.
seneler geçmesine rağmen asla kitaplığımdan kalkmayacak kitaptır kendisi *
Çünkü, dedi züleyha, güzelliğin bir derin kuyu senin. bir düşenin kurtuluşu kolay olmaz. ne mutlu kalbine sen düşene, ve ne mutlu senin kalbine düşene.
dün yahya'nınkini okudum. affedersiniz de züleyha vuslata ermek için, yani vermek için yanıp tutuşuyormuş resmen.
edebi yönü ve verdiği keyif tartisilmaz ama şirk ogeleri iceren bir kitap. musluman birinin rahatsiz olmadan okumasi mumkun degil. neyse ki musluman degildim ve seks hikayesi gibisinden okudum. azdim da dogrusu.
yusufu zindana attırınca züleyha, çok özlermiş özleminden uyku girmezmiş gözüne.
ara ara zindana gider, mahkumumun kaçtığından şüphe ederim diye kapıyı açtırır yusufa bakar, özlem gidermeye çalışırmış.
yetmemiş, yusufun sesini özlemiş bu seferde. zindancıya demiş şu yusufu öyle bir kamçılayasın ki ben buradan sesini duyayım.
bizim gardiyan gitmiş, yusufun sırtını açmış lakin güneş yüzünü görünce kıyamamış üstene battaniyeyi sermiş, yusufum ben vurdukça ah de ah deki anlamasın. sana vurmaya da kıyamam. anlarsa öldürür beni bağır yusufum bağır.
her kamçı sesinde yusuf ah demiş, züleyha ise daha hızlı, daha sert vur dermiş. gardiyan yusufa bir kere gerçekten vurayımda iz olsun, izi görmezse anlar züleyha deyip çıplak vücuduna bir tane sertçe vuruvermiş. yusuf acıylan ah edince züleyha daha da acıklı yeeeteeer diye inlemiş.
bu da bu yani gençler.
sonunda yusuflan züleyha evleniyorlardı galiba. haberiniz olsun *
boş konuşmada ve her şeyi dramatize etmede bir numara olan milletimizin "aşk" sandığı hadisenin kahramanları. hz. yusuf aleyhisselamın çok yakışıklı olduğu, hiçbir kadının nefsi açıdan ona dayanamadığı söylenir. (bıçakla elini kesen kadınlar gibi.) fakat ortada nefsine hakim olamamış bir kadın var. olayı tersine çevirsek, erkek kadının gömleğini arkadan yırtsa bunun adı tecavüze yeltenmedir. züleyha da pek farklı bir şey yapmamış. amacının ne olduğu ortada. haramdan nasıl yanık bir aşk öyküsü çıkardığınıza hayret ediyorum. hz. yusuf karşılık vermiyor zaten. yüceltilecek biri varsa o da hz. yusuf'tur; züleyha'nın aşk addettiğiniz şehveti değil. nitekim hz. yusuf zindandan çıktıktan sonra züleyha'ya nikah kıymıştır da züleyha öyle muradına erebilmiştir.
züleyha angelist olsun (aşık olunan kişiyi cinsiyetsiz görmek, melekleştirmek) diyen yok. bu da sağlıksız bir durum olur tabii. ama kutsanacak bir durum yok. ne züleyhaymış arkadaş! hz. yusuf aleyhisselam adamlık dersi vermiştir o ayrı. iffetine kurban olduğum.
güzelliğinden ona bakan kadınların parmaklarını kesip ve bunu hissetmediği, yan o biçim kendinden geçtikleri kuranda ayet ile sabit olan kıssa.
züleyha validenin sonradan müslüman olduğunu duymuştum.
Bir bakmışsın Yusuf, kuyunun derinliklerinde, etrafını saran yalnızlıkla baş başa. Karşısında yıldızlar var, ama dokunamaz. Gökyüzü yakın ama bir o kadar uzak. Kardeşlerinin ihanetiyle gözlerinden süzülen yaşlar, toprağa düşüp kaybolmuş. Oysa Yusuf, kuyunun karanlığına rağmen hep yukarıya bakar; çünkü bilir, karanlık yalnızca bir perde, ardında bir ışık gizli.
Bir bakmışsın Yusuf, Mısır’a sultan olmuş. Elinde altın mühür, halkın duasında adı. O ihanetle başlayan hikaye, kaderin ince ilmekleriyle bir mucizeye dönüşmüş. Bir zamanlar kuyunun karanlığına bırakılan Yusuf, şimdi bir ülkenin ışığı olmuş. Kardeşlerinin kiniyle başlayan yolculuk, merhametin zaferiyle taçlanmış.
Bir bakmışsın Yusuf, zindanın soğuk duvarları arasında unutulmuş gibi. Fakat Yusuf, unutulmayı değil, sabretmeyi seçmiş. O zindan, bir Yusuf için imtihan, ama aynı zamanda kaderin altın kapısına açılan bir anahtardır.
Ve bir bakmışsın Yusuf, kardeşleri önünde mahcup, boyunları eğik. O an, Yusuf’un elinde tüm kozlar var. isterse intikam alabilir, isterse onları kuyunun karanlığına sürükleyebilir. Ama Yusuf, intikamı değil affı seçer. “Bugün size kınama yok,” der; çünkü bilir, büyüklük yalnızca affetmekle mümkün olur.
işte hayat böyledir. Bazen kuyunun en dibinde, bazen sarayın zirvesindesindir. Bazen ihanetin ortasında, bazen affın eşiğinde. Ve en çok da sabrın içinde. Yusuf’un hikayesi, bize her karanlığın bir aydınlığa gebeliğini, her düşüşün aslında yükselişe açılan bir kapı olduğunu anlatır.
Belki bugün senin de hikayen bir kuyuda başlamış olabilir. Belki herkes sırtını dönmüş, belki ihanetin soğuk nefesini ensende hissediyorsun. Ama unutma, karanlığın içinden doğar yıldızlar. Ve unutma, her Yusuf’un bir Mısır’ı vardır. Her kuyunun ucunda bir saray, her sabrın sonunda bir mucize saklıdır. Çünkü hayat, düşenleri değil, sabredenleri yazar.
Olmayan aşktır, Hz Yusuf hiçbir zaman Züleyha'yı sevmedi, Züleyha onunla ilişkiye girmek istedi, Ama Yusuf bunu reddetmişti, çünkü kendisi başkasının karısına yan gözle bakmaz, tabi Züleyha ona komplo kurarak hapiste çürümesine sebep olmuştu.