öncelikle üniversite lisans mezunuyum ve iş hayatına atıldım.
idare edebiliyor muyum? evet. işimi sevsem de, aradığım hayat tekdüze şekilde bu mu? sanki hayır.
açıktan ikinci bölüm yazdım ama o da kesmedi.
bu kez örgün ikinci üniversite okuma fikrine kapıldım.
fiyatı bana yine pahalı gelse de pahalı ülkelere nazaran ucuz bir ülkede bir yer gözüme kestirdim.
denklik vb mevcut.
altından kalkamasam dahi en fazla birkaç yıl kaybederim, çok mu? diye düşünüyorum.
Pek bilgim yok bu konuda bilgisi olan yazarlar varsa yardımcı olurlarsa çok iyi olur. Makine mühendisliği 1.sınıfım yüksek düzeyde ingilizce ve portekizcem var.
insana bir çok şey katan olaydır. Bunlar neler mi?
1. Türkiye'de sittin sene o derece öğrenemeyeceğiniz bir yabancı dili 1 sene içinde hatim edersiniz. Tabii eğer üzerine düşerseniz.
2. Yeni bir kültür ve ülke tanırsınız. ileride o ülke hakkında konuşulacaksa ilk siz söz sahibi olursunuz.
3. Kişisel gelişiminizi üst düzeye çıkarabilirsiniz. Bunun için o ülkeden insanlarla arkadaşlık kurmanız ve sohbet etmeniz gerektiğini unutmayın tabii.
4. Çılgın bir özgürlük ortamına düşersiniz. Sonuçta memleketten uzaksınız ve sizi tanıyan kimse sayısı sınırlı. Bunu olumsuz şekilde kullanmaya çalışmamanızı tavsiye ederim ama en azından utangaçlığınızı yenebilir hiç olmadığınız ikinci bir sizi oluşturabilirsiniz.
5. Ve tabii Türkiye'nin, ailenizin kıymetini anlarsınız.
6. Öğrendiğiniz dil sayesinde üniversiteden mezun olamasanız bile aç kalmaz, harika bir işe sahip olabilirsiniz.
7. O ülkeden bir karşı cinsle evlenip vatandaşlık alabilirsiniz.
8. O ülkede okurken dahi Türkiye'den gelenlere tercümanlık yaparak harçlığınızı kazanabilirsiniz.
9. işi büyüteyim derseniz o ülke ile Türkiye'yi ürünlerin ekonomik değeri bakımından gözlemler ve her iki ülkeden valiz ticareti yaparak ticarete giriş yapabilirsiniz.
Daha uzun uzun yazabilirim ama şimdilik bunlar yeterli diye düşünüyorum.
Dipnot: Yurt dışında okumadım, okumuyorum ama okuyan bir çok arkadaşım oldu. Yakinen biliyorum yani durumu.
almanya'nın da düşünülmesi gerekir.
özellikle varlıklı ama ultra zengin olmayan aileler, çocuklarını istanbul'da okutmak parasına berlin'de, frankfurt'ta, heidelberg'te okutabilirler.
hesap ortada; sömestr ücreti çoğu alman okulunda yoktur.
biz var diyelim; sömestr başına 500 avro olsun. yıllık okul ücreti 3000 TLye tekabül eder.
aylık da 600 avro para harcansa 1800 lira yapar. yıllık 21600 yaptı.
toplam: 24600 lira yani.
ay başına 2000 TL.
bunu 3 aşağı 5 yukarı ödeyen o kadar çok aile var ki su anda!
Dil ve kültür açısından insanın kendini geliştirmesi için çok büyük bir avantajdır. Özellikle üniversitede erasmus tarzı programlarla bunu gerçekleştirmenizi tavsiye ederim. Dil bilmeden meslekte yükselmek artık çok zorlaştığı için insanın kendine bir şeyler katması şart oluyor.
yalnızlık dışlanmış hissetme , sonradan açılma.. derslerin binmesiyle yeniden kapanma ikilemler manitalar doğru mu yaptım yanlış mı , buna değer mi , unutuldum mu'ların arasında geçen bi süreç..
ne zaman ki okul açılmadan önce , bulunduğunuz ülkenin vatandaşlarından olan okul arkadaşlarınız sizi telefonla arar sorar ne zaman ki , ilişkileriniz feysbuktan gerçekliğe dönüşür , ne zmaan ki size bişiler danışılır , yarına ders nerde mesajları gelir , o zaman rahatlayın.. olmuşsunuzdur..
giden gitsin.. insan bi ülke , binlerce ülkeden arkadaş , dibine kadar bi dil , kendi başına dünyanın bi ucunda çabalamayı öğreniyo..
istanbul bi yere kaçmıyo.. barlar partiler arkadaşlar , inanın siz dönünce sizden çıkarı olanlarla katlanıp artıo..
manita da , gerçekten doğru adam ömür boyu bekliyo..
benim henüz 2 yılım var. ve bu konuda pek bilinçlendirilmiş değilim. aramızda gidenler varsa bana özel mesaj atarlarsa sevinirim. Başarılı olabilirim sosyal aktivitelerimde var , programlamayla ilgileniyorum , sosyal hayatta ise futbol , parkour gibi sporlarla ilgiliyim. fakat şu sınav sistemini ve orda geçinme olayını sorun etmiş durumdayım. ayrıca yabancı dilimi daha da geliştirebilirim.
makedonya'dan türkiye'ye tıp okumaya gelmiş bir arkadaşım var. ona sordum. yanıt:
-olm süper lan, takılıyosun filan. eğlenceli yani. annemi özlemesem daha iyi olurdu. kuzenim doğmuş lan, göremedim. 2 yıl oldu. gidemedim ki... ilk geldiğinde dersleri anlamıyorsun ama sonra her şey iyi oluyor. azcık özlem yok desem yalan olur...
sorumluluk almaktir. celik gibi sinir ister bazen. hele de 4 yilligina doktora yapmaya gitmisseniz.
bi denklemin cikartilmasi 8 sayfa sürer ki o da özet halidir! anlayabilmek icin 6sene öncesinin matematigini oturur calisirsiniz, türev, integral, diferansiyel ne gerekiyosa. o da yetmez lisans seviyesinde fizik calisirsiniz. cünkü temel alaniniz farklidir. hocanin sart kostugu o sinavlari vermeniz gerekir orda tutunmak icin. yani sira lab. calismalari baslar. bi taraftan da onlari yetistirmeye calisirsiniz. proje devam eder, doktora icin konu secmeye calisirsiniz. 10 farkli ülkeden, o konuda dünyada parmakla sayilabilecek gruplardan olusan proje grubuna calismalarinizi iceren sunum yaparsiniz. kongrelere katilmak icin calisma yaparsiniz.
bütün bunlarin yaninda isin bi de duygusal boyutu vardir:
yalnizsinizdir. ne kadar cok sayida arkadasin olsa bile o yurt odasina girip kapiyi kapatinca yalnizliklardan yalnizlik begenirsin. pencereden asagi bakar, intihari düsünürsün. bazen uyuyamazsin yalniz basina o odada o yatakta, aglama nöbetleri eslik eder. kalkip arkadasinin yanina gidip onunla uyursun sirf birinin varligini hissetmek icin. o kadar yil aileden ayri baska bi sehirde okumana ragmen ilk kez evet ilk kez bu denli delicesine aileni özlersin. burnunda tüterler, burnunun diregini sizlatirlar. hele de islerden erteleye erteleye 1 yil süreyle görmemissen. geriye dönüp baktiginda nasil yaptim bunu dersin onlara da kendine de. annen "kizim yüzünü bile unutmaya basladik" artik diyince.. o bir yil dile kolaydir sadece! memleket özleminin ne oldugunu anlarsin. insan sabah kapinin önünden gecen simitcinin sesini bile özler mi bi pazar sabahi? kendi ülkenin kendi insaninin degerini anlarsin. bi candan kucaklasmayi, bi dost sohbetini, gidip bi yere oturup sadece demleme cay iymeyi özlersin.
güzel yanlari da vardir: pek cok yer gezer, görürsün, yasami damarlarinda hissedercesine. pink floyd konserine gider, grease'in müzikalini izlersin, supertramp ile karsilasabilirsin tesadüfen sehir merkezinde. hatta salsa partneri olarak kübali arkadaslarin olur. farkli kültürlere temas edersin. bakis acin degisir, sen degisirsin! güzel dostluklar da kurulur. yasadikca olgunlasirsin. olgunlastikca dönmek istersin kendi topragina..
ve döndügünde tekrar gerisin geriye: bi süre havada kalirsin, boslukta. kendini hicbi yere ait hissetmezsin cünkü. artik max. 1 yillik vizen vardir cebinde ve schengen damarlarinda dolanan bi virüstür. istediginde elini kolunu sallayarak oraya buraya gidemeyecegini bilmek nedense can yakar. gidemeyecek olsan bile o vizenin cebinde durmasi garip bi mutluluk, huzur verir. bu sefer de ordaki arkadaslar özlenir. bazen de biri cikip gelir istanbula sarilirsiniz taksimin ortasinda. cünkü o size biseyler katmistir, siz de ona, onun hayati size degmistir, sizinki de ona..