pörsümüş kendinden geçmiş taraftır. fakat ipanayla fırçalanan taraf gibi sağlıklı ve beyaz görünmese de sonuçta aynı yumurtanın diğer tarafıdır. bu durumda ipanayla fırçalanan taraf sahtekardır çünkü bir yarısı sağlıksız olan yumurta komple sağlıksızdır. ipanayla fırçalanan taraf sağlıklı görünsede aslında içten içe çürümüştür ve iyi görünmek için kendini kasmaktadır... *
kuzey kıbrıs gibi bir parçanın ikiye bölünmü$ fakat ayrılmamı$ tarafıdır. yıllarca ezilmi$, hor görülmü$tür. gerek ebeveynler gerek reklam yapımcıları tarafından hep kötü gösterilmi$, diğer tarafın poh pohlanmasını izleyerek hayatını devam ettirmi$tir. (bkz: intikam) *
insanları temsil eder bir şekilde. morfoz olarak insanlaştırılırsa bir taraf iyi bir taraf kötü, bir taraf şanslı bir taraf bahtsız, bir taraf beyaz bir taraf siyah, bir taraf sağlam bir taraf dayanıksız, bir taraf ilgilenilmiş bir taraf defedilmiş, bir taraf istenilen bir taraf ise istenmeyen olmuştur.
milyarlarca insan ve onları anlayabilen tek bir şey; yumurta. o vakit hızla seyahat etmek gerekir perdelerin arkasına. perdeler bir bütünü ayırır bir tarafını diğer tarafından. çok yakın değilsen perdeye görmezsin diğer tarafını. aslında hayal gücünü de geliştirir perdenin arkasında ne var acaba diye düşünmek. bir düşünen varsa tabii ki. çoğu zaman ne yazık ki bu gerçekleşmez. çünkü perdenin "güzel tarafı" olarak nitelendirilen yerde bulunanlar ne dert ne de tasa kelimelerini kullanmak için bir fırsat bulmuşlardır ne de diğer taraftan nem kapmak isterler. onların hayalleri için bile sıkıcı bir yerdir "kötü taraf" ve "kötü taraf"takiler. buradakiler olaylara biraz daha gerçekçi yaklaşsalar da hayatlarındaki eğreltinin benliklerine işlemesi onlar için de bir "hayal kurma" eğlencesi değildir.
iyi yaşam formuna adaptasyon için fırsat bulmuş olanlara nazaran daha bir farkındadırlar bir başka taraf olduğunun. hayali kurulsun ya da kurulmasın... o kadar ayırıcı bir konudur ki yumurtanın ipana testine maruz bırakılması, nicel ölçümlere dahi söz hakkı vermez. "hey dostum her şey ortada işte ha?" diyen gözlerle bakan bir doktor, diş macunu -ki bu işte ipana'dır- ve diş fırçası. Sirke dolu bardak hediye. gerekli ve yeter koşul sağlandıktan sonra moda* sıcaklığında bekletimiş tek yumurta, aslında bir badanacının dahi daha ustalıkla gerçekleştirebileceği ipana marka diş macunu ile fırçalama işlemi, bir aktör* tarafından gerçekleştirilir. yüzde elli ile yapılır ki bu işlem ibret-i alem olsun. 1 hafta sonra da "baaak, nasımış bakiiim" diye ibret olur o aleme ciddi ciddi. hayat da aynen bu deneyi taklit eder tepkimeye girenleri ve nasıl çıktıklarını umursamadan.
yumurtalar vardır hepsi aynı sokak lambalarının altında ayakkabılarını bağlayan, aynı takım için biraz farklı kalitede de olsa yanı renkteki atkıları takan, aynı kıza aşık olan, aynı erkekten nefret eden ya da aynı ineğin değişik yerlerinden de olsa etini yiyen. bir gün bir yumurta kalkar ben farklı olmak istemiyorum, kimse de kimseden farklı olmasın der, ben kırılıyorsam sen de kırıl der, senden omlet oluyorsa benden sadece haşlanmış yumurta olmasın der, seni renkli renkli boyayıp eğleniyorlarsa beni arabalara atıp kırmasınlar der, sen de ben de tavuktan çıkıyoruz der ve işte o zaman o yumurta ipana ile fırçalanmadan sirke dolu bardağa atılır. moda sıcaklığında bir yumurta ve ipana'nın inanılmaz etkisi.*
çoğumuzun hiç görmediği tarafıdır. hangimiz yumurtayı elimize alıp da harş harş fırçaladık ki? başka işimiz kalmadı da, bir de her gün "anaaa! yumurtayı fırçalamayı unuttum." diye telaşa düşeceğiz. manyak derler adama.