13 Kasım 1918 tarihi müttefik devletlerin istanbul’ a girdiği günlere tekabül etmekteydi. ingiliz donanmasına ait zırhlılar istanbul Boğazına girip buraya demirlemiş toplarını Osmanlı Devletinin merkezi karargâhı olan Dolmabahçe Sarayına çevirmişti. Durum hiç de iç açıcı değildi. Devlet tüm siyasi ve mülki idareleri ile işgal güçlerine teslim olmuş ve ağır şatlar içeren Mondoros Mütarekesi hükümleri çerçevesi içerisinde işgalci Müttefik Devletlerden gelecek direktiflere boyun bükmekten başkaca bir varlık gösteremiyordu. işte bu sırada yaveri Salih Bozok’un gözyaşları içinde Mustafa Kemal'e dönerek Boğaza demirlemiş ingiliz zırhlılarını göstermesi üzerine Mustafa Kemal: “Geldikleri gibi giderler” demiş böylelikle ülkenin bir gün yüce Türk milletinin gücüyle bağımsızlığına kavuşacağına dair inancı dile getirmiştir
el bab'tan sonra menbiç'e yöneleceğimizi düşünmüyorum.
muhtemel hedef rakka olacaktır.
ve rakka'da da en az bir el bab kadar daha kayba uğrayacağız gibi gelmekte bana.
ha menbiç'in rakka'dan katbekat kolay düşeceğine emin olunuz. ancak oraya yöneleceğimizi sanmıyorum.
fiili hedef ışid değil ypg olursa bu defa neden direkt fırat'ın batısındaki afrin değilde, menbiç diye sorulabilir.
madem kırmızı çizgi fırat'ın batısı.
türk silahlı kuvvetleri rakka, menbiç uğraşmasın; girsin afrin'e bu iş kökten çözülsün.
edit: menbiç fırat'ın batısında lakin ayn el arab'a (kobani) zaten komşu bir kasaba. ypg'nin doğudan ilerleyerek ulaşmak istediği batı kasabası afrin'dir.