yozgat'a biraz mecburiyetten biraz da farklı hayallerle giden (bir insan yozgat ile ilgili niye yüksek beklenti içine girer ki zaten, belli ki çaresizlik düşürmüş yolunu *) yavuz'un; gazinoda alışılmışın dışında tür müzik deneyip de umduğunu bulamayıp, üstüne bir de kendiyle getirdiği öğrencisi neşe'yi yarı yolda bırakmak istememesiyle doğan umutsuzluğunu ve zorluklarını konu alan fazıl coşkun filmi.
--spoiler--
parasızlıktan düğün salonunda sahneye çıkıp da l ete indien okuması kahkaha attırdı. *
--spoiler--
izlemeniz için merak uyandıran bir diğer unsursa; filmdeki hiç bir karakteri sevmeyeceksiniz, insan biraz kendine yakın hisseder-benimser de bu filmde o yok.
"radyocu(insan-ı)kamil" karakterinin bin bir değişik türüyle karşılaşmış biri olarak bolca tebessüm etmemi sağlamış filmdir.
uzun zamandır böylesi incelikte bir türk filmi izlememiştim.
--spoiler--
"herkes şiir okuyabilir çok rahat. bir kere çok iyi şiir okuyabilmek için edebiyatı bilmen gerekiyor. yani çocukluğumdan beri şiir yazıyorum ben ve şairleri biliyorum. tevfik fikret ten tut orhan veli , mehmet akif , necip fazıl, nazım hikmet. nazım müthiş bir adam mesela. en son çıkan kitabı toplu şiirleri okudum inanılmaz etkiliyor beni .
ilk uzun metrajlı filmi uzak ihtimal 'le başarılı bir iş çıkarmış mahmut fazıl coşkun 'un 2011 sonlarında çıkması beklenen filmi. yozgat 'ta yaşayan bir berber kalfasının kente gelen bir şarkıcıyla ilişkisine taşraya özgü ahlaki zeminden bakma eksenine ışık tutuyormuş film. beklemedeyiz.
Yönetmenin ilk filmi Uzak ihtimal'i de beğenmiştim.Yine farklı bir senaryo var,bu sefer yönetmenliğinin üstüne koymuş.Ercan Kesal,Ayça Damgacı,Tansu Biçer ve Nadir Sarıbacak'ın üstün oyunculuk performansları da eklenince oldukça tatlı bir film çıkmış ortaya.Bana göre filmin en başarılı tarafı karakterleriydi.Hepsi de arayış içinde olan ve ilginç karakterlerdi.
izlenesi bir türk filmi. konuşmalar bazen tam duyulamıyor, o da olsa daha keyifle izlenebilirdi. yalnız maddi bir getiri için değil, aynı zamanda ortamdan uzaklaşıp kafayı da dağıtmak için yozgat'a turneye gelen hayatı sorunlu bir (orta yaşlarda) ses sanatçısı ile onun peşine takılıp vokal yapmaya gelen bir kızın yozgat'taki macerasını konu alıyor. hikaye çok karmaşık değil, ama yurdumdaki yaşam tarzları ve sanatçı sorunsalları üzerine kafa yordurmayı başarıyor.
ince esprilerini unutmayacağım film oldu.
filmden çıkmış o sürekli dönen şarkıyı mırıldanıyorken önümüzdeki çift bize dönüp kahkaha atarak "siz de mi yozgat blues izlediniz?" dedi. "çok mu belli ediyoruz" derken mutlu bir akşam diledik birbirimize ve yola devam ettik. sanırım bu diyalog da beni tavlayan bir unsur oldu.
filmi izleyin. özellikle adamın arabeskle mücadelesi ve her seferinde yenilmesi biraz size dokunacaktır.
kadınla iletişim kuramayan adamın neden böyle bir fedakarlık yaptığından henüz emin değilim ben aşk hissetmedim doğrusu. belki biraz adam da ait olma duygusu kendini gösterirken tökezledi diyebilirim.
Size ağzınız bir karış açık kalacak demiyorum fakat izleseniz fena olmaz diyorum. Filmi teknik yönde eleştirecek vasfım yok fakat bir peruğa anlam yüklenmiş ve bunu seyirci kafası karışmadan alımlayabiliyorsa ortada iyi bir anlatım var diyebiliriz.