taa diplerdeyken beni çekip çıkartan, bir güzel sallayan, doğru yola sokan, bıkmadan usanmadan her gün her gün bana bir şeyler anlatıp yüzümü güldüren, sonra ise arkasına bakmadan çekip giden kişinin yokluğuna hiç alışamayacağım herhalde. birde herkeste o'nu aramak yok mu,en çokta o koyuyor işte.
anneanne...yarın memlekete gideceğim ama evine gitmek gelmeyecek içimden. öldüğünü bir türlü unutamadığıma kızıyorum içten içe. oysa 1 saatliğine unutsam da evine gitsem orada umuduyla öyle çok isterdim ki onu orada bulmayı ve boynuna sarılmayı. sarılamazdık hatta o öyle güzel sarardı ki tek başınA yüklenirdi sarılmayı. kapının önünde otururken huysuzca, bastonunu tutarken dalgınca ve beni gördüğü an basamaklarda kızıl saçından yüzüne düşen gülümsemeye sokuldukça içim bir tuhaf olurdu. kışları istanbula gelirdi, evin neşesi olurdu. yaz kış içimden kaybolmayan sevinçti. yokluğuna hiç alışamadım hiç.birçok şeyin yokluğu ucundan kıyısından dokunur geçerdi, onunki çok derinden dokundu. 2 yıldır geçmek bilmedi. geçmeyecek de biliyorum. ben oraya her gittiğimde kapının eşiğindeki boşluk içime oturacak...
Babam,ne zaman canım sıkılsa arardım sövsem bile sağa sola dinlerdi gülerdi yer yer haklı bulurdu eleştirirse bile dinlerdi şimdi ise rehberde numarası mevcut sadece kendisi değil.