sözlükte insan sınıflandırıp, "biz ve siz" mantaliteli başlıklar açmaları. eleştirdikleri kişileri eleştirirken yobaz ve faşist olmaları. hakaretten başka bir şey yazamamaları.
ikisinin tek ortak noktası hoş olmayan şeyler olmalarıdır. çünkü yobazlık ve faşizm birbirinden çok uzak şeylerdir. kelime anlamı olarak yobaz, "bir şeye körü körüne bağlı kimse" manasına da geldiğinden faşizmle bu özelliği benzetilebilir.
ULKELERI ADINA BiŞEY YAPTIKLARINA KENDiLERiNi iNANDIRMIŞ OLMALARI AMA ZARAR VERDiKLERiNI GORMEMELERI, SONUCUNA YILLARDIR KATLANMAKTAYIZ VE KATLANICAZ GiBi DE GÖZÜKÜYOR.
zengin olanlar:bilincsiz halki kandirmayi ve onlarin emeklerini kullanarak daha fazla zenginlesmeyi iyi bilirler.
fakir olanlar:kandirilmaya cok uygundurlar.
devamlı ön yargıya ve hakarete maruz kalmaları.
muhafazakar ve milliyetçi için açılan başlıkta, yobaz ve faşist olarak yapılan tasfirde bunu kanıtlar niteliktedir vesselam.
not: komüniste vatan haini denmesinide tasvip etmiyorum.
yanlış açılmış bir başlıktır, normalde dogrudur ama türkiye gerçeginde yobaz, müslümanlara hakaret ve aşagılama için söylenen bir kelime oldugu için yanlıştır çünkü bir müslümanın faşist olabilmesi mümkün degildir.faşistse müslüman degildir.
ama burdaki yobaz ulusalcılar için kullanılmışsa cuk oturmustur, onunla da ortak nokta diye bir veri yoktur çünkü ulusalcılık başlı başına faşizmin tanımıdır, en güzle örnegidir, bir faşistin nasıl olması gerektiginin örnegidir.giyim kuşam dayatan, din ögrenmesine ve uygulamasına karısan gücü yeterse yasaklayan askeri darbe dönemleri ve onun uşagı alçak bünyeler faşisttir ve bu ülkemizin bugün geri kalmışlıgının simgesidir. okullarına darbecilerin ismini veren faşist degilde nedir, darbecileri asması gereken makam olan anayasa mahkemesi anaysasının ırzına gecip sonrada öldüren zevata elinmize saglık demeye kutlamaya gittigi bir ülkede, anaysası silah zoru ile iptal edilmiş bir mahkeme,darbeden sonra kapatılmayan tek kurum olarak tarihe geçmiş ve bizden ne istersiniz sorusuna," yerimiz dar" gibi rezilce bir istekle, kapatılmış bir sendikanın binası tahsis edilmiş ve geçip oraya da oturmus bir krumlar bütünü ile komedi malzemesi bir durumdur.
ortak olmayan noktaları sayılmaya çalışılsa daha kolay olurdu kanaatindeyim.
zorunlu tanım şeysi için şöyle yapalım; ortak olmayan noktalarından hayli fazldır.
fakat faşizmden ve yobaz kelimesinden ne anladığımız çok önemli.
türkiye'de her dindar insan "yobaz", her vatansever "faşist" olarak damgalandığı için, kafamızdaki genel geçer "faşist" ve "yobaz" anlamlarıyla yola çıkmamak gerektir.
eğer tanımlamalarımızı bir ideolojiyi yahut dinin inananlarını rencide etmek, yaftalamak için yapıyorsak, o noktada yobazlaşıyoruz demektir.
faşist nedir?
faşizm deyince; hemen birilerini fırınlamak, milliyetçilik gelmemeli akıllara.
faşizmin tanımı en basit haliyle şu olsa gerektir; kendi genetiği üzerinden "güzelliği" (doğruluğu, iyiyi) tanımlamak.
yani kendini kendi olduğu için beğenen ve üstün bulan demektir. evet, ego.
bachmann'ın enfes bir sözü vardır;
"faşizm için yanı başımızda patlayan bombaları beklemeye gerek yok. faşizm, kendi içimizde, ben'lerimiz arasında başlıyor önce."
yani yobazın anlamı olan; bir şeye körü körüne inanmak, bağlanmak vs tanımlamaları bu noktada faşizmle çok örtüşür.
çünkü bir şeye körü körüne bağlanmak cahilliğin ve bencilliğin sonucunda olabilecek bi şeydir.
kendini başkalarını yok sayacak derecede üstün (güzel, doğru, iyi) olarak tanımlamanın devamı, kendisi gibi olmayanları (fikren) yok saymanın ötesinde, varlık olarak da kabul edememe boyutuna geldiğinde, o hikayelerini dinlediğimiz, insanlığı fırınlama canavarlığına dönüşür.
bir insan kendi inancını "doğru" kabul ettiği için o inancı seçmiştir. (inanç deyince sadece islamiyeti anlamayalım. her yaşam tarzı bir inancın yahut inançsızlığın tezahürüdür. dolayısıyla tanımlamalarıızı yaparken belli bir kesimi hedef almamalıyız)
fakat işin değiştiği nokta, başkalarına bu inancı, dünya görüşünü dayatmaya çalışmaktır.
ve evet, bu şey faşizmin ve yobazlığın göstergesidir. klasik olucak ama; insana insan olduğu için değer ve kıymet veremediğimiz sürece, bu hataya bir yerde mutlaka düşeriz, düşüyoruz.