anladık ki biz duygusal bir ülkeyiz. biz kötü filmler yaptık, yeşilçam rezaletti dediğimizde kaldıramayan bir ülkeyiz. üstelik o dönem oyuncularına tek bir kötü laf etmemişken bunu yapan bir ülkeyiz. film izleyip bu porno diyen bir ülkeyiz. devam edelim.
biraz parasızlıktansa, biraz da halkın beklentisine yeterli gelen ve halkın beklenti sınırlarını zorlamayan film yapma durumunda olmaktan kaynaklı bir hal. en "yeşilçam filmi" diye bildiğimiz filmlerin senaristi bülent oran ile yapılan bir söyleşiyi dinlediğimde, adamın birikimi ve buna rağmen neden bu tarz senaryolar yazdığı konusunda dumura uğramıştım. ha yine de iyi örnekler yok mudur, yer yer vardır tabii ki.