büyük bir merakla beklediğim 23 ocak 2009 da vizyona girecek olan film. yönetmen peyton reed başrol jim carrey. film türkçeye her şeye evet diyen adam olarak çevrilmiş.
kısacık fragmaniyle yarmayı başarmış bir film.heyecanla beklemekteyim.jim carrey'in oynadığı her filmin orjinal bi senaryosu oluyor.kaçırmamak lazım derim ben.
her koşulda sadece ilginç ve özgün senaryolarda rol alan jim carrey insanının oynadığı son film. mutlaka izlenesi bir filmdir zira, eternal sunshine of the spotless mind ve number 23 ten sonra jim carrey bir the mask çekse bile oturulup izlenir, vurucu bir nokta aranır...
çok güzel, çok sıcak çok sempatik bir film. izleyin. hatta sevdicekle izleyin. açıkcası jim carrey'den tereddütlerim vardı. eski başarılarından sonra bir dönem düşüşe geçtiği biliniyor. ancak bu film neredeyse jim carrey'in eski filmleri kadar eğlenceli, o kadar sıcak, o kadar sempatik. yes!
fragmanında --spoiler-- internet sitelerinde gezerken birden karşısına çıkan "penisinizi büyütmek ister misiniz" sorusuna mecburen evet diyerek --spoiler-- , kısa süreli gülme krizine sokan film.
baştan sona dolu dolu kahkahalar vadeden, yeri geldiğinde gülmekten gözlerden yaş getiren, altyazıya takılmayıp da söz oyunlarına dayalı esprileri de yakalarsanız keyfi ikiye katlayacağınız şahane bir komedi filmi. güldürürken düşündürenlerden değil safi komedi. süper.
--spoiler--
-how are you doing man?
- well, just hanging...
--spoiler--
son dönemlerde türk sinemasında izlediğimiz bayağı komedi filmlerinden sonra ilaç gibi gelmiştir. filmin biraz derinine inerek düşünürsek, toplumların en büyük sorunu haline gelmeye başlayan asosyalliğe göndermelerde bulunulmuştur bu filmde. insanların o ya da bu sebeplerden dolayı hiç bir aktiviteye katılmaması ve sonunda yalnız kalması.
filmde özellikle abes isteklerden sonra gelen evetler çok güldürüyor. yaşlı kadının seks isteği ve takma dişleri gibi.
ayrıca filmde aşırı reklam vardı.
jim carrey yaşlanmış bir de onu gördük. olsun varsın biz ona herhali ile güleriz.
jim carry'i seviyoruz. hele o bantlı hali yok mu. kardeşimsin.
filmde gündelik hayatımıza çok ince göndermeler var. hepimizden biraz anlatmış senaryo izleyicilere; iş yerimizin bunaltıcı havası, sosyal çevremizin aynı insanlarla sınırlı kalması, yalnızlık ve elbette tozlu raflardaki aşk.
tam bu saydıklarımızın ortasında da susturulmuş, zincirlerini kıramamış bir alt benlik; korkak ve çaresiz.
jim carrey güldürürken, içimizdeki sızıyı da ortaya çıkartmayı çok iyi başarıyor bu yapıtında.
--spoiler--
intihar eden adamı kurtardığı sahnenin sonunda dayanamayıp bir adet el çırptım. kişisel kanaatim filmin en güzel bölümüydü.
--spoiler--
rahatlıkla, şu sıralar sinemalarda izlenebilecek en güzel film denebilir.
pek gönüllü olmasam da arkadaşların istekleri yüzünden girdiğim, mamafih çok hoş iki saat geçirmemi sağlamış şukela tadında filmdir. bu arada evet jim carreynin yaşlandığı da gözümden kaçmadı.
edit: hangi birini sayayım. komple değiştirdim neredeyse entryi*