bugün

“insanların gerçek çıkarlarını bilmemeleri yüzünden kötülük yaptıklarını ilk kez kim ortaya attı, kim böyle akıllıca bir söz etti? sözüm ona insanoğlunun kafası aydınlar, gerçek çıkarları gözlerinin önüne serilirse burnunu kirli işlere sokmaktan geri durarak, bir anda soylu, temiz yürekli biri olur çıkarmış. bunun nedeni de, aydınlanıp gerçek çıkarlarını yalnız ve yalnız iyilik yapmakta görmesiymiş. hiç kimse bile bile kendi aleyhine hareket edemeyeceğine göre, tek çıkar yol iyilik yapmakmış… hey gidi çocuk; saf, temiz yürekli bebek! dünya kurulalı beri insanların yalnız kişisel çıkarlarına göre davrandıkları görülmüş müdür? insanların bile bile, yani gerçek çıkarlarını iyice anladıkları halde, bunları ikinci plana itip kimsenin zorlamadığı başka yollara, bir sürü karışık, tehlikeli işlere atıldıklarını gösteren milyonlarca örneğe ne demeli? evet, insanlar kendilerine gösterilen yolun tam tersine, canlarının istediği yöne yürümüşler; akıl almaz, çetin, neredeyse karanlık yollarda yürümek için direnmişlerdir. dik kafalılık, direnmek onlara çıkarlarından daha tatlı geliyor anlaşılan… çıkar! nedir bu çıkar denen şey? insanoğlunun çıkarının nerede olduğunu kesinlikle belirtebilir misiniz?”
bloglarda ünlü olunca parasıyla kitap çıkaran, yazarımsı aytuğ akdoğan'ın, sosyal medyadaki en yüzeysel edebiyat ve psikoloji sayfalarındaki yazıları kopyalayarak ''hazır''ladığı edebiyat/kitap programı. izleyicileri genelde ergenlerden oluşur. bu ergenlere göre programın özelliği; izleyicilerinin sorgulayan, okuyan insanlar olmasıdır. fakat bu sorgulayan, okuyan insanlar, facebookta paylaşmayanın dayak yediği ezber içeriklerden aytuğ akdoğan sayesinde haberdar olmuşlardır. bu programın en büyük youtube kanallarından birinde yer alması ise çok tıklanmasını ve programın meşruluk kazanmasını sağlamaktadır. bu arada aytuğ, programda twitter'dan ünlü olup kitap çıkaranlara çok kızar...
Başıma bir şey gelmeyecekse sıkıcı bulduğum kitaptır.

Şuan yeni başladım gerçi, fikrim değişirse editlerim.

Edit: fikrim değişti. ilk bölüm alabildiğine sıkıcıyken, arkası bir o kadar akıcı ve etkileyici. Dosto çok enteresan bir karakter.
Ufkumu genişleten kitap. Evet. Teşekkürler.
telefon çekmiyor.
''şimdi köşeme çekildim, hiçbir şey olmayı başaramamış, yalnızca bir aptal olabilmiş akıllı biri olduğum için öfkeli bir teselliyle kendimi avutuyorum.”
Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız...

(bkz: dostoyevski)
-söyleyin bana, bir insanın sırf kendi çıkarlarını bilmemesi yüzünden kötülük yaptığını ilk söyleyen, ilk iddia eden kimdi?
-çıkar! nedir çıkar? ya bazı durumlarda insanın çıkarı aslında hiç de yararına olmayan kötü bir şeyi istemekse?
-rica ederim, uygarlık bizim neyimizi yumuşatmış?
-peki nasıl olur da bütün o bilgeler insanların hep normal ve akılcı yararlar için uğraşmak zorunda olduğunu düşünürler?
AZ ÖNCE okuduğum eser. Olm nasıl desem ki, tam bir psikolojik tespit romanı. betimleme fakiri ama betimleme şart mı sanki?
facebook'ta bir sayfadır. deprem ve olası depremler hakkında bilgi verir.
bir rivayete göre dostoyevski öldükten uzun yıllar sonra evinin bodrum katında sakladığı kişisel el yazmaları bulunmuştur. sonra o notlar kitap olmuştur. ve o kitap yeraltından notlar'dır.
Elimizden kitaplarımızı ve hayallerimizi alsalar öylece ortada kalakalacağız.
Okunması gereken eserlerden biridir. Dostoyevski’nin tarzını anlamak ayrıca dönemi anlamak için ideal iki eserinden biridir. Ayrıca yok bodrumda notlar bulunmuş oradan derlenmiş ne kadar meraklısınız romantik hikayeler uydurmaya. Adam 1881’de vefat etti eser 1864’de basıma girdi. Evet.
"bana en çok dokunan, suçlu olsam da olmasam da her zaman bir çeşit tabiat kanununa uyar gibi, herkesten önce kendimi suçlu görmemdi."
“ben hasta bir adamım diye vurucu bir gerçeklikle başlayan, sonrasında ise hepimizin hasta olduğunu ispatlayan dostoyevski kitabı.

ilk bölümde karakterin manifestosu yer alır kş bu bölüm felsefi bir bölümdür. ikinci bölümde ilk bölümdeki manifestonun uygulamalı hali anlatılır bize. karakterde bir mercedes hırsı varken gerçek hayata yansıması tofaş kadardır.

kitap tam olarak anlatılamaz. ama alıntılar kitap hakkında ipucu verir. buyrun:

“ben kendi hayatımda, sizin cesaret edemeyip yarıda bıraktığınız şeyleri sonuna kadar götürdüm, o kadar; üstelik siz tabansızlığınıza ölçülü davranmak diyor, böylece kendi kendinizi aldatarak avunuyorsunuz. buna göre ben sizden daha ''canlı''yım.”

“duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa, kendimi parçalayacak değilim tabii. ama önümde duvar var diye ona boyun eğmeyi de kabullenemem.”

“bırakmıyorlar... iyi... iyi olamıyorum.”

“kim olursa olsun, insan daima, her yerde akılla çıkarın buyurduğu gibi değil, canının istediği gibi hareket etmeyi sever; arzuların çıkarımıza tamamen ters düşmesi de mümkün, hatta bazen zorunludur.”

“bakın,yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim.fakat kümes beni yağmurdan korudu diye,şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam.bana gülecek, hatta böyle bir durumda sarayla kümes arasında bir fark olmadığını söyleyeceksiniz.evet, hayatta tek gayemiz ıslanmamak olsaydı, dediğiniz doğruydu diye cevap veririm ben de.”
söylendiği gibi, dostoyevski'nin ne kadar ezilmiş, kompleksli ve çekilmez bir psikolojisi olduğunu gözler önüne seren eseridir.
görsel
insanı anlatan ve varoluşçuluk felsefesinin temel taşı kabul edilen kitap.
insanı anlatıyor. Hepimizden birşeyler anlatıyor.
hayatı boyunca bir böcek bile olmayı beceremeyen ama bazen aslan kesilebilen bir yeraltı adamının hikayesini anlatan kitap.
(bkz: egzistansiyalizm)
Ayrıca "yeraltından notlar ASPEG" youtube kanalını ziyaret etmenizi tavsiye ederim, Türkiye'de mağaracılık nedir, nasıl yapılır ve kimler yapar sorularına cevaplar bulabilirsiniz. yüzlerce metre derinlikteki mağaralar hakkında bilgiler ve oldukça sürükleyici belgesellere ulaşabilirsiniz.

https://www.youtube.com/c.../UC4u-hpCe-eFo847s7McUN-Q (youtube kanalı) sadece 299 aboneleri var.
Dostoyevski'nin bir klasik olarak kabul edilen,1864 yılında Petersburg'da basılmış olan kısa romanı.
Dostoyevski’nin büyük eserlerinin başlangıcı niteliğindeki kitap. An itibariyle ölüler evinden anıları okumaktayım, biter bitmez buna başlayacağım.
Bir dinozor fosilinin, yerin altındayken insanları gözlemleyerek, iyiliği ve kötülüğü mizahi dille anlattığı günlük. Sonra biri bulup basmıştı galiba.
anlatımı tertemiz olan kitap. okurken adeta eski bir dostumla konuşuyormuş hissi yarattı bende, bana tavsiyelerde bulundu. hem de en gerekli zamanda.

tarihsel açıdan, dostoyevski’nin büyük eserlerinin başlangıcı niteliğindedir.

kitapta yer alan bazı sözler:

“her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık.”

“acı çeken kimse inlemekten zevk alır; almasa inlemesini pekâlâ tutardı.”

“bir kere kendini duygularına kaptır, bir anlığına şuurunu susturup, düşünmeden, esas aramadan hakaret et, nefret et, birini sev, daha doğrusu boş durmamak için bir şeyler yap bakalım. en geç öbür gün bu bilinçli kandırmaca yüzünden kendi kendini küçümsemeye başlarsın.”
“Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.”

Yeraltından Notlar, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski