türkiye de insanları kandırmanın yeni varyasyonlarından bir tanesi olduğundan dolayı, sadece "eziklik abidesi" olarak değil de, "yeni eziklik abidesi" olarak tanımladığım şu naçizane başlık, türkiye de son yıllarda atağa kalkan sinemanın aslında gereksiz insanların kandırılması üzerine inşa edildiğini ima etmektedir.
bildiğiniz üzere yıllar önce "eşkiya" adlı film ile türk sineması yeniden ayağa kalkmış ve "biz de güzel filmler çekebiliriz" düşüncesi hasıl olmuştur. amaç insanları gaza getirip batmakta olan türk sinemasını ayağa kaldırmak olan bu şahlanışın kimse farkında olmadığı için normal olarak destek verdiler.
amaç: türkiye de sinema "insanların parasını çalmanın güzel bir yolu" dur. yani bir film çekilir ve insanlar gaza getirilir. sonra milyonlar gidip bu filmi izler, filmin senaristinden yönetmenine herkes fazlasıyla para kazanır, film bi boka benzemese bile gaza gelen kitlenin izlemesi onlara yeterli olduğu için, hiç zarar etmezler. bu noktada "gerzek sinema izleyicisi" nin rolü büyüktür. çünkü bir film türk filmi ise hemen izlemeye koşarlar, film boktandır belki ama yinede kendini izlettirmiştir.
bu nedenle bu ülkede sinema hiçbir zaman gelişemeyecek.
bazı sinema yazarları da, yönetmenlerden senaristlerden aldığı para karşılığı filmi öve öve bitiremezler, bu nedenle de bazı iyi izleyiciler de filmi izlerler ve kar artmış olur.
Bilinçli sinema izleyicisi olsaydık, bir film boktan olduğu zaman o senaristin veya o yönetmenin filmlerini asla izlemeseydik, boktan bir film için iyi yorumu yapan bir sinema eleştirmeninin bir daha asla yorumlarını okumasaydık, bugün türkiye de film çekmek isteyen birisi oturup adam akıllı senaryolar, adam akıllı oyuncularla film çeker ve türk sineması bu şekilde büyür gelişirdi.
tabi böyle bir kitle hiçbir zaman olmayacağı için ilk çıkacak filme güruh halinde gidilip bir boka benzemeyen filmlere para kazandırmaya ve sinemanın yerinde saymasına devam edilecektir.
hiçbir değeri olmadığı halde türkiye de ses getiren (bahsi geçen kitlenin söylemidir bu) bazı filmler.
(bkz: emret komutanım şah mat)
bu tarz filmler yüzünden eziklikten,saçmalıklardan kurtulamayacağız işte.
ayrıca tum film afişleri aynı neredeyse başrol önde artistlik bi poz,arkada yardımcı roller.bunları aşın artık.
bu ezikliğin üstüne birde darbe kötüdür, yaşasın "demograsiii" mesajıyla bol ajitasyon ekledinmiydi ahanda sana yaşlıların ve çocukların sömür sömür sömürüldüğü (örn. beyaz melek) ağlak filmler buketi. tabi ki hakkını vermek lazım babam ve oğlum bayağı bir zengin etmiştir selpakçıları, sinema çıkışlarında iki gözü iki çeşme poz vermekte moda ayrıcana cikis olmuduydu al sana para basan film. sanattı, yenilikti, kaliteydi geç bunları hocam. paso duygu sömürüsü aaa dur bir dakika zaten türk milleti'nin dini duygularını da sömürenler bollll (reyting %46,5) almamışmıydı. ha o zaman normaldiirr.
bu iş ekonomiye benzer aslen. namuslu ekonomi politikası uygulanmaz ise kötü para iyi parayı kovar; kötü yatırımcı da iyi yatırımcıyı kovar örnek: türkiye.
kanımca sanatta da durum böyledir kötü sanat iyi sanatı kovmuştur. örneğin recep ivedik filmi 1 milyondan fazla kişi izlemiş, ama daha dünkü gün ödül alan yumurta filmi acaba kaç kişi tarafından izlenmiş? 50-60 bin kişi bilemedin 100 bin kişi. adamın biri film çekiyor, geyiriyor, osuruyor, hakaret, küfür ediyor, yaptığı magandlığı sevimli bir hale büründürüyor ve milyonlarca izleyiciyi sinemaya toplayabiliyor; ama diğer tarafta ödül alan filmin esamesi okunmuyor... sonuçta kötü sanat iyi sanatı kovuyor!
şimdi çıkıp diyebilirler: "ya kardeşim ivedik komedi işi, insanlar gülmek için gidyor, gülmesin mi insanlar?" gülsün elebtte ama ana teması küfüre, osuruğa dayalı şeylere değil.
suavi süalp gibi senaristlerin kıymetinin bilinmediği -aslında merhumun elinde binbir marifet vardır- haldun taner'in küstürüldüğü bir ortamda hıyartoluğun ve acıların cocuklugunun prim yapması kacınılmazdir. yesilcam zihniyetinin bastacı edildiği üzerine devam etmesine rey verildiği sinemamiz gündelik ihtiraslara yenik düstüğü için havanda su dövmektedir. alan razı satan razı ...
geçen zamanlar içerisinde "haydi nereden patlatalım şimdi" diye el ovuşturan sinemacılar peydah olmuştur. allah ne verdiyse yatırmışlardı sinemaya, halen öyle gerçi. ancak cüneyt arkın 'ın bir serzenişi vardı, 80 'li yıllarda teknik pek düşmüştü çünkü paraları hüzünlü, kişneyen, acıklı ve ateşli yüzler götürüyordu, kendisi dahil. şimdi sinema sevgisinden içleri pır pır eden bu insanlar sinemamızın bu halinden hiç mi pay çıkarmıyorlar kendilerine. sinema için soyunurken iyiydi de 10 kişi toplanıp 2 yeni nesil kamera mı alamadınız? ama mikrofonlara " ay ben sinemayı düşündükçe ıstıranca yoğurdu gibi oluyorum, sankilim beşikte sallıyorlar, atem tutem ben seni parçası kulaklarımda yankılanıyor, o kadar şey oluyorum yaneee" demesini iyi biliyorlar.
bakın şimdi gelinen duruma. al başına belayı şimdi avanak kuzenler diye bir film çıkacak, çılgın dershane filan çıktı bir iki tane, maskeli beşler diye eski bir seri tekrar prodüksiyonlandı, ne oldu bunlardan, ya hababam sınıfı? komedi vazgeçilmez tabi saymakla da bitmez... üzerine korku furyası bastı piyasayı, yok duygusal tribal bilmem neler... övünebilenler övünsün tabi.
yazıklar olsun dedirten önermedir.
(bkz: ağır roman)
(bkz: masumiyet)
(bkz: canım kardeşim)
(bkz: yol)
bu mudur eziklik? bırakın artık şu aşağılık kompleksini de filmleri izlerken seçici olmayı deneyin.