- bu bebek hiç babasına benzemiyor!
- bizim osman çok şakacıdır, kusuruna bakmayın siz lütfen.
- ne şakası be... yarım saattir yakından inceliyorum, en ufak benzerlik yok!
- biz artık kalkalım, geç oldu.
- ne geçi ya, saat daha dört.
- yürü allahın cezası yürü.
- ne dedim ki ben şimdi ya!
zaten ilk birkaç ay bu mümkün değildir. ki zaten "baba" da bu olayın (baba olduğunun) farkında olmaz birkaç ay... daha sonra ikisi de normale döner. bebek babaya da benzemeye başlar; baba da "baba" olduğunun farkına varır ve tarif edilmez bir rüyanın içinde bulur kendisini.
bebek doğmuştur, sarıp sarmalayıp annenin kucağına verilir. o esnada ya akrabalardan birisi ya da yabancı biri sevmek bahanesiyle bebeğe yaklaşır. şöyle bir bakar bakar sonra patlatır bombayı:
- bu hiç babasına benzemiyor.
etraftakiler espri zannedip zoraki gülerler ama özellikle babanın içine bir şüphe düşer.
- ulan acaba benzemiyor mu hakkaten. bu aralar yanıma da pek sokulmuyor zaten, bir haltlar etmesin bu kadın...
böylece eleman taşı atar, çıkarması 40 akıllıya düşer.