dur diyemezsin gidene, gidemezsin ardından...üzülürsün, üzmekten korkarsın..zindan olmuşsa hayat perde aralansın istersin bir ışık sızsın istersin içeri..ama hep karanlıktasındır..
her gün belirli periyodik aralıklarla ağladığın ve önüne gelen herkese durumu tüm detaylarıyla anlatıp, "ben haklıyım demi?" diye çektiğin acıyı ve gözyaşlarını meşrulaştırmaya çalıştığın, berbat bir dönemdir.
tek bildiğim, yaşınız kadar aşık olsanızda her aşk acısı kendi çapında bir ilktir. alışılmaz bu illete. tekrar tekrar ölürsünüz giden her sevgilinin ardından. tek ilacı zamandır. sürünürsünüz, ama asla alışamazsınız.
sürekli uyumak ve unutmak istersin,sana verilen hiçbir tavsiye ilaç olmaz içindeki yaraya. çözümü unutmakdır,akabinde yeni bir ilişkiye başlayarak karşı tarafın hayatını zehir etmekten kaçınılmalıdır.
henüz olup olmadığımı bilmediğim için, bu acının bu satüye girip giremeyeceğinden pek de emin olmadığım acıdır. madem yeni başladınız alışmadan kurtulun bundan. aman aman uzak durun. tü kaka pis...
çekmemenin en garanti 2. yolu vaktiyle babam tarafından keşfedilmiş lakin fazla sallanmamıştır. erkekler için tasarlanmış bu teoriye göre ilişkideki ilk sıkıntıda taraflardan 'sen' olanı ilişkiye esrarcengiz bir şekilde son vermelidir. söz konusu aşk acı verecek anatomiye sahip değilse, karşı taraftan gelen 'neden' sorusuyla tekrar filizlenecektir. eğer gelmesi muhtemel 'neden' sorusu yine de acı doğuracaksa babam der ki 'senden akıllı ya da o an daha akıllı davranan sadist kadını durduramazsın.'
ask acisi, toyluk isidir.ama yasanmalidir. aslinda cok aci cekildiginde bos gururu bir yere kaldirip hemen derdin dermanina ulasilmalidir. bir kere daha denenmelidir. ama karsi taraf israrla acidan gebersende sana donmuycem diyorsa isin daha da kolaylasir.az hasarla unutmaya baslarsin.
kendinize bir tokat atın yeni hatun arayışına girin veya da bekar ve Dırdırsız hayatın keyfine varın.
Neymiş efendim yeni ilişkiye başlamak için hazır olmak lazımmış, yok böyle bir şey, takılın, eğlenin aşk meşk gibi derinliği olduğu sanılan ancak bir basit bir duygusal iluzyona kendinizi kaptırmayın.
Erkek adam aşık olur olur da o da evleneceği hatuna olur ne işiniz var yaklaşık 16 yaşından 26 yaşına kadar aşık olmaya manyak mısınız?
bırakın hatun milleti düşünsün ne yapacağını.
Gerçi dediklerimi dinlemeyeceksiniz.
O yüzden gurur denilen şeyin de O beni sevmiyor ben onu seviyorum durumundan farklı bir durum içerdiğini biliniz. O sizi sevmese veya da sizin için fedakarlık yapmayı göze alamasa bile sizin delikanlıca sevginiz ve fedakarlığınız sizin en büyük gururunuz olsun. Bu mantıkla burnunuzu çok sürtersiniz ama ilerleyen zamanlarda duygusuzlaşınca ulan ben delikanlı adammışım aşık olmuşum birilerine çabalamışım diyebilecek ve gururlanacaksınız.
öncelikle sakinleşin. hemen telefona ve alkole saldırmayın. beyninizin içinde iki ses duyacaksınız. biri aşk diğeri de gururun sesidir. bu nedenle birbirine zıt iki ses arasında kaybolabilirsiniz. sesleri daha çok karıştırmamak için alkolden uzak durun. olayları mümkün olduğunca gerçekçi görmeye çalışın. kendinizi "aslında seviyor ama bu, şu, o nedenlerle böyle yapıyor" gibi düşünceler ile tatmin etmeye çalışmayın. bu şekilde düşünürseniz aşık olduğunuz kişi bir süre sonra bir obsesyona dönüşür. gerçeği kabul edin. sizi artık sevmediği gerçeğini kabul edin. kızgınlığınızı yenin. mağduriyet hissiyatından ve kendinize acımaktan kesinlikle uzak durun.
şimdi olaylara daha olumlu bir şekilde bakın. artık özgürsünüz. artık uzun zamandır planladığınız ama zaman ayıramadığınız faaliyetlere zaman ayırabilirsiniz. spora başlayın, bir yabancı dil öğrenin, yeni insanlar ile tanışın. hemen birisi ile çıkmak için acele etmeyin. özgürlüğün tadını çıkarın. ayrılık sonrası yaşadınız eksiklik duygusu bittikten sonra, kendinizi tek başınıza tam olarak hissettiğiniz zaman yeni bir ilişkiye hazırsınız demektir. bu hissiyata ulaştığınız zaman zaten birileri ile kendiliğinden yakınlaşmaya başlıyorsunuz.
yeni başlayanlar için aşk acısı
yepyeni bir kurs bu
ücreti hayatınız
not almadan
iliklere işleyerek anlayacaksınız
bu dersin ilk konusu yalnızlık
geceler boyu hissettirmeden ağlayacaksınız
sonra bir umursamazlık
kendinizi dünyanın merkezinde
sanacaksınız
sonra daha da kötü olacak her şey
anılar öyle bir geçecek ki gözlerinizden
ıslanmadan kirpikleriniz
hıçkırıklar tutmadan ağlamadan
gün geçirmeyecek
aşka darılacaksınız.
yalnız kalacaksınız
sızlayarak iliklerinize işleyerek yalnızlık
"neden ben" diyeceksiniz ya bir gece
yalnızlık diplomasını almaya
hak kazanacaksınız.
her acı gibi bu da insanı olgunlaştırıp büyütecektir. bundan sonrası için daha da güçlü olacaksınız. bunları bilin yeter, gerisi mi? ne yazık ki zamana kalıyor...
aşk acısı bağırtan, ağlatan, böğürten pis bi acı türüdür. bir yerinizi canavarlar kemiriyormuş gibi acı duyarsınız. delireceğinizi sanırsınız. ölmek istersiniz. o ilk haftalar, bakın günler demiyorum ha, haftalar diyorum geçmek bilmez. her sabah bok gibi kalkarsınız. yine sabah oldu, onsuz yeni bir gün daha başlıyor diye kıvranırsınız. çok acır. gerçekten ve herkeste çok acır. herhalde prens charles ile kuzey irlandalı köylü christopher efendinin aynı ölçüde hissedip hissebilecekleri tek acı türü budur. sınıfsız, ülkesiz bir acıdır. her insan türü sevdiğinden ayrıldığında bu acıyı tadar. aşk acısının ne olduğunu bilmemek demek hiç aşık olmamış olmak demektir. öküzoğluöküz olmak demektir.
pekiyi, hikaye burada biter mi? bitmez. biten şey aşk acısıdır. tüm acılar gibi geçer, gider. o geçer, o da biter. insanoğlu denilen çapanoğlu bu acıyı da kanıklar bir vakit sonra ve başlar başka aşklara yelken açmaya. hiç akıllanmaz. bir daha aşık olur, bir daha köpeğe döner, acıyla ulur. sonra iyileşir iyileşmez yine baştan sar.
ilk defa aşk acısı yaşamaktır.
en önemlisi ve en zoru kendinizi onu aramamak için tutmaya çalışmanızdır. bu biraz kriz gibidir aslında; ilk kriz çok ağır geçer, en zorudur ve atlattınız mı ilkini, ikincisi az biraz daha kolaydır. böyle bikaç kere arama isteğinizi engellediğinizi gördükçe kendinizde de bi güç hissetmeye başlarsınız ve artık bu krizler çok azalmaya başlar.
gururun ve aşkın çarpışmasıdır aslında içinizde yaşananlar. adlandıramazsınız önce ama hangisi baskınsa, kişilik özelliklerinizde etkendir buna biraz, o kazanır sonunda.
başlamamak tabi ki ama düştünüz bir kere bu derde, çekiceksiniz başka yolu yok.. zaman geçince azalıyor ya da yeni biri gelene kadar. tek sorun uzatmamak, toparlanmak, yenilenmek.
büyük ihtimalle "yok aaabi bunun gibi bi acı yaşayamam" diyeceksiniz.
sonra başka bi kız. sonra başka bi ayrılış.
bu sefer "yok aabi bu cok fena en fenası" diyeceksiniz.
sonra....
insanın hayatının ağzına s.çan hadisedir. zamanla azalmaz sadece acıyla yaşamak öğrenilir. ilk birkaç gün çok kötüdür. hıçkıra hıçkıra avcunu ısıra ısıra ağlarsın. en zoruda geceleridir. gündüz bir şekilde geçerde geceler boğucudur. ne yapıyo, ne ediyor, uyuyor mu, şu an o da beni düşünüyor mu, diye delirircisine düşünülür. artık sabahları ıslak yastıkla uyanmak olağan hale gelmiştir. bütün bu sıkıntılara rağmen giden geri dönmez zaten dönmemelidir.
aşk acısını henüz bünyesinde sindirememiş aşkın var olduğunu düşünen ve hala buna inanan kişinin ayrıldığı anda karşılaştığı durumdur.Hiç bitmeyecek sanılan aşklarda bile yaşanabilir, bünyenin hazırlıklı olması diye birşey yoktur.Her seferinde başka bir aşkın yanılgısına düşer kişi ve herseferinde yeni başlamış gibi olur bu acıya , taki biri gelip hayallerini yıkana kadar. Sonra oturup ellerinde kalan acıya bakar gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan birdaha aşık olamayacağına dair yeminler eder,bir dejavu olarak bu anı daha sonra tekrar tekrar yaşar çünkü aşk mutlu ettiği kadar bittiğinde canını da yakar.