bugün

başlığın uzun hali şu aslında: yeni ayakkabı aldığınızda eski ayakkabınızın daha eski gelmesi

ayağınızdaki taş gibi ayakkabıyla girersiniz bir ayakkabı mağazasına. ayağınızdaki ayakkabı hala her yerde rahatlıkla giyilebilecek kadar sağlamdır aslında ama hem alternatif olması amacıyla hem de belki çok beğenmiş olmanız sebebiyle vitrinde gördüğünüz o ayakkabıyı denersiniz. sadece 2 dakika ayağınızda kalır ayakkabı ve sonrasında kendi ayakkabılarınızı tekrar giyersiniz. fakat o iki dakikalık süre 2 ay, 2 yıl etkisi yaratır sanki bünyede. 2 dakika önce çıkardığınız ayakkabılar çok daha eskimiş, yıpranmış görünür size.
çocukluğun utançları arasındadır.

vakti zamanında bir yazlık birde kışlık olmak üzere (bunlar genelde bayram zamanlarına denk getirilirdi) 2 tane ayakkabı alınırdı sene boyunca.

çocuksun illaki eskiyordu ayakkabılar ama ayakkabıcının sana verdiği ayakkabıları denerken, yanda duran ayakkabılarının hali içler acısı olurdu.

aynaya bakarken, o ayakkabıların yanına getirmezdim eski ayakkabılarımı.

gerçi şimdi bile öyle. ayakkabıcıya girince ayağınızda dün aldığınız ayakkabı bile olsa bir eğreti duruyor.
bir ayakkabı için gurur kırıcı, hayata dair iç burkan bir detaydır.

bir ayakkabıyı ancak bir mevsim giyebilen bir ayakkabı canavarı olarak bütün ayakkabılarımın başına gelen durumdur. ne zaman yeni bir ayakkabı alsam ayağımdakini çıkarır, yenisini giyer çıkarım mağazadan. diğerini de gözüm görmez artık ve çöpe atılmak üzere ya orada bırakırım ya da kendi ellerimle sonsuzluğa gönderirim.
hiç düşünmediğim bi önerme. evet ya kesinlikle doğru. vay aq ne dikkatli adamlar var. buyrun sizde tebrik edin.