altında yatan hormonal ya da yapısal bir sağlık sorunu yoksa obezitenin bir numaralı nedenidir. yemek yeme bağımlıları bağımlılıklarının bilincinde olmadıkları için tüketmeye ve her geçen gün kendi içlerinde büyüyen bir çözümsüzlüğe koşar adım ilerlemeye devam ederler. obezitenin bağımlılıklarının bir sonucu olduğunu kendilerine itiraf ettikleri anda çözüm için ilk adımı da atmış olurlar.
kontrol edilemez bir şekilde yemek yeme ve aşırı kilo almayla sonuçlanan bir yeme bozukluğudur.
normal yeme alışkanlıkları olan insanlar, "azcık boğazını tutsun canım o da!" diyip; bu insanları çok rahat yargılayabilirler.
ancak kazın ayağı öyle değildir işte. sen, önündeki dondurma kasesinden 2 kaşık alıp "artık yemek istemiyorum" diyip kenara bırakabilirsin, ancak dolapta dondurma olduğunu bilen bir yemek bağımlısının tek düşündüğü "dolaptaki dondurmadır" ve onu tamamen yeyip bitirmeden başka herhangi bir şey düşünemez ya da yapamaz!
bununla mücadele etmiş ve yenmeyi başarmış biri olarak, yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ki belki benim yaşadığım şeyleri yaşayan ve bir çıkış yolu arayan birilerine umut verebilirim.
ilk denememde önce, 20 kilo zayıfladım; sonra 30 kilo geri aldım.
Hem yemeğe âşıktım hem de nefret ediyordum. Üniversiteye başladığımda artık 100 kilonun üzerindeydim. "Âşıklarım" sayısızdı artık. Mc Donaldstan Burger Kinge, KFCden, Pizza hata, Dominnos pizza'ya, litrelerce kolaya, ice tea'ye, çikolatalara, pastalara, cipslere, kebaplara, tatlılara, çerezlere, gofretlere, hamur işlerine, kilo kilo dondurmalara, biralara... Hepsi de artık en yakın dostumdu.
Sabah uyandığımda yemek düşünüyor, akşam yatarken yemekleri hayal ediyordum. Tüm paramı aburcubura yatırmaktan harçlıksız kalıyordum. Her gün poşetler dolusu abur cubur alışverişi yaptığım için market kasiyerleri bile dehşetle benim sepetime gözlerini dikip, beni alttan alttan süzüyorlardı. Ben de o bakışlardan kaçmak için her gün farklı bir marketten alışveriş yapıyordum ve böylece tanınmıyordum artık.
Haftada 4-5 gün yemek siparişi veriyordum ya da hamburgerlerimi paket yaptırıp evde gizlice yiyordum. Çoğu zaman sırt çantamla gidiyordum bu alışverişlere. o abur cuburları tıkınırken gözüm dönüyordu. çiğnemeden yutuyordum lokmalarımı. sonrasında da büyük bir pişmanlık duyuyordum. ağladığım bile oluyordu!
Aldıklarımı kimse görsün istemiyordum. Kovalarla tavuk kızartması yiyor ya da hamburger menüleri ikişer ikişer götürüyordum. Ellerimde o yemek poşetleriyle bir an önce eve atmak için kendimi, dakikaları adımlarımı sayıyordum. Yemek yerken kapı çalsa açamıyordum. Kimseler görmesin istiyordum beni. Gizli gizli yiyordum yemeklerimi, tıpkı bir alkolik gibi!
Tezgâhının altında sakladığı votka şişesinden bir yudum alıp yerine saklayan, sonra televizyonun karşısına geçen, 20 saniye sonra tekrar mutfağa gidip votkasını sakladığı yerden çıkarıp bir yudum daha içen ve yine aynı yere saklayan; sonra yine oturma odasına giden, o şişenin dibini görene kadar mutfakla oda arasında mekik dokuyan bir alkolikten farkım yoktu!
Bütün atıştırmalıklarımı dolaplara tezgâhların altına saklıyordum. Kimse evime gelmesin mutfağıma girmesin istiyordum. Habersiz kapıma gelen bir arkadaşım olursa kapı deliğinden bakıyor ve evde yokmuşum gibi yapıyordum. Çöplerimi bile geceleri atıyordum. Tek başına yaşayan bir kadının evsel atık miktarı insanları hayrete düşürebilirdi çünkü! Tek düşündüğüm, önemsediğim, aklım, fikrim, her şeyim yemek yemekteydi.
24 yaşında 113 kilo olmuştum. kendinden hefret eden, bir genç kadın! ve bir gün artık bunun son olduğunu ve hayata tutunmam gerektiğinin farkına vardım.
kendimi sevmeyi, kendime değer vermeyi öğrenmek zorundaydım ve ben de mutlu olmak istiyordum.
yemek, insan gibi nasıl yenir; kendime öğrettim.
spor nasıl yapılır öğrendim. araştırdım. okudum. protein ve egzersiz nedir öğrendim.
günlük tükettiğim kalorileri saydım.
10 metre koşamayan, 2 km tempolu yürüyemeyen morbit obez bu kızı; 5 km'yi 30 dka'da koşabilen bir kiza cevirdim!
öğlene kadar uyuyan ben, sabah 6:30 da kalkıp; 6 km koşan bir kadın oldum!
tam 40 kilo zayıfladım ve beden kitle endeksim "MORBiT OBEZ" den, "NORMAL" sıralamasına düştü.
hala her gün, yediklerimle ve egzersizimle mücadele ediyorum.
sağda solda zayıflama mucizeleri aramaktan vaz geçin! çünkü böyle bir mucize yok!
kimse 1 gecede 10 kilo zayıflayamaz! çünkü kimse 1 gecede 10 kilo da alamaz!
sabırlı olun!
ama yarın daha geç olmadan şu an bir adım atın ve mesela dolabınızdaki kolayı dökün! markete gittiğinizde çikolata almayın!
gerçeğinizle yüzleşin!
bu bir klişe biliyorum ama, EĞER BEN YAPABiLDiYSEM; HERKES YAPABiLiR!
ya millet hala karatay hoca yı can kulağıyla bi kez olsun dinlememiş.
yemek yemeye bağımlılık demek yanlıştır çünkü bağımlılık irade dışı bişeydir ve zararlıdır.
yemek yemek normal bir ihtiyaçtır ve yemek yemek obezite ile sonuçlanmaz. tabi bu ne yediğinize bağlı.
eğer yedikleriniz, buğday, pirinç, tatlı meyve, şeker kökenliyse şişman da olursunuz, obez de.
ama yedikleriniz. et, baklagil, sebze ve yağ kökenliyse ne şişmanlarsınız ne de obez olursunuz ve de doyana kadar yersiniz.
uzun zuzun anlatmıyım, mekanizmayı, canan hoca yı yutubda izleyin. ya da okuyun.
ülkede yada bulunduğum ankara sularında yeterli aktivite olmadığı için sürekli bir yemek kovalama durumu var. bir gün telefon çalıyor ''hadi kardeşim şunu yemeye gidelim'' bir gün çalıyor. ''çok güzel yemek yaptım akşam bizdesin'' sabah oluyor ''dönerin ilk kesimine yetişelim''. her gün birileri mutlaka yemekle ilgili bir teklifle geliyor. ''fena sucuk aldım sana geliyorum'' diyen var. ya birader aldıysan siktir git evinde ye amına koyayım ya. çok yemek övüyorum her gördüğümü herkese atıyorum millet beni aç sanıyor herhalde. insantagramım bile güzel kadın götü göstermiyor bana. nerde et haşlama, kentucky chicken var dayıyor ağzıma.
tamam hadi önemli insan eşiyle dostuyla otursun yemek yesin vakit geçirsin okeyim de. her gün her gün kusacam artık. 5 öğün yemek yiyorum. 60 kilo bile değilim göbeğim çıktı ya. bağımlı oldumm bağımlııııı. uyurken canım karbonhidrat çekiyor. sabaha uyanınca insanın canı et çeker mi? danayı canlıyken sırtından kıtlarım öyle bir ağız sulanması.
bıraktım yemek övmeyi bugün yaşananlardan sonra, sondu. yemek yapan beni çağırıp övdürtüyor. sikeyim artık öğünleri atıştırarak, afrika'da ki aç çocukları düşünerek geçireceğim.
Kendimde olduğunu düşündüğüm bağımlılık. Yemeklerle duygusal bağ kuruyorum. Eskiden hic böyle biri değildim. Rejim yaparken çok mutsuz oluyorum. Çok mutsuzum. Sürekli bir şeyler yesem mutlu olacağım sanki. Sonuna kadar direnip bu bağımlılıktan kurtulmam lazım.