en az yemek yemek kadar zevkli olabilen aktivite... müdahele edilmediği sürece eğlenceli ve huzur verici; zamanla uydurduğunuz enteresan karışımları çocuğunuz gibi sevmeye başlıyorsunuz;
Bir yerde okumustum amerika da depresyon hastalarına yemek pişirin diyormış ve olumlu geri dönüşler oluyormuş. Yemek yapmak da gerçekten terapi gibi birsey. Tadından çok o kokular beni benden alıyor hatta belki bu yüzden pasta yaomayi sevmiyoru. Gitgide el lezzetimin arttığı sevdiğim hobim. Gerçi hobi de değil ben yapmasam kim yemek yapcak ki bana. Bu sevgime biraz ara versem iyi olcak kimse bravo çok güzel yemek yapıyorsun diye diyetisyen hizmeti vermiyor
Emek verilen herşey insanda beklenti yaratır. Küçük şeylerdir fakat önemlidir. Hatırlıyorum da. eskiden keman çalardım çalmamı çok istemişti bi arkadaşım. gözlerimi kapatıp çalmaya başladım açtığımda arkadaşım telefonla konuşuyordu birininde ilgisiz olduğunu gördüm . nefret ettim. saf nefret. birdaha bu kemanın sesini duymayacaksın demiştim öyle de oldu. hep başkalarına çaldım yemeklerde çaldım ama ona birdaha keman çalmadım. yemek yapmak bazılarınız için günlük sıradan bir eylem olabilir fakat benim hayatım. bu bölümden mezun oluyorum artık. herşey bununla bağlandı hayatımda. emek verdiğim herşey gibi bu da benim emeğim sadece bir yemek değil yenilen. beğenilmek güzel şeydir. beğenilmemek de geliştirir . ama ortaya attiğin emeğin bir "hiç" görülmesini henüz kaldırabilmiş değilim. Malesef ki.tıpkı devasa bir düğün pastası yapmak ve onu olabildiğince ince detaylarla süslemek gibi sonra da onun parampaça edilmesi gibi. bizler için yemek yapmak herşeydir
fazla çalışmıyorum... 8 saati bazen yarım saat geçiyor. genelde erken gittiğimi de varsayarsak 9 saat de çalıştığım oluyor.
işten çıkıyorum, hiçbir şey yapmaya halim kalmıyor. daha ziyade canım istemiyor. galiba ertesi güne yorgun başlamaktan korkuyorum.
eve geliyorum. bir şeyler pişiriyorum. daha basit, hemen yenebilecek, hafif. mornay, penne, tavuk falan. iyi geliyor.
sonra masaya oturuyorum. okumaya başlıyorum. daha doğrusu aramaya... yeni bir sos, yeni bir tarif, yeni bir teknik, yeni restoranlar, daha iyi olabilecek her şey.
bir sürü not tutuyorum. ikiye doğru hep uykum gelmiş oluyor. ama o arada yine pişirmek istiyorum.
ertesi günü düşünüyorum... hemen başlamak istiyorum. yarısı denyo diyebileceğin bir alay adamın arasında çok sinirleneceğimi, muhtemelen tepki koymadan çözüm üreterek devam edeceğimi biliyorum. hiçbir şeye isyan edemeyeceğimi, kimseye sus artık be orospu ağızlı herif, az adam ol diyemeyeceğimi bile bile tekrar koşa koşa oraya gitmek istiyorum.
bütün gün gelip gidecek bulaşık, öküzce kullanılıp ağzı bile kapatılmaya tenezzül edilmeyen bir sürü hazırlık, ota boka fikir beyan eden garson, pişen her türlü et ürününe usulen sormaya bile gerek görmeden dalan bulaşıkçı, kilosu yüzünden herhangi ciddi mutfakta görev alması imkansız olmasına rağmen herkese kulp takan soğukçu, burnundan kıl aldırmayan hayat okulu adamcıkları, onlarca benle hiç alakası olmayan ama sorumluluk sahibi iki dakka daha kıçını yerinden aman oynatmasın diye benim yapmam gereken iş...
yine hepsi orda olacak.
ama bonfileler, arborio pirinci, parmesan, roll ekmek, tavalar, kevgirler, fırın, somon, maşalar, ocak, denenecek yeni soslar... onlar da orda olacak ve ben yine onları seveceğim.
içimde bu mutfaktaki yüz çeşit saçmalığa taşıdığım nefret yine her bir siparişe özenmeye, bir insanın boğazından geçeceğinin mutluluğu ve heyecanıyla elimden gelen en iyi şeyi yapma tutkuma dönüşecek.
benim gibi düşünen her abi ve kardeşe yardım etmek, düşünmeyenlerin de ayılıklarını elimden geldiğince engellemeye çalışmak için savaşacağım.
yemek yapmak muhteşem. yemek yapabilmek edinilebilir olan çok az üstün yetenekten biri.
bir erkek yemek yapabiliyorsa, hele de güzel yapabiliyorsa, evlilikten sonra tüm mutfak işleri üzerine yıkılır.
başlarda, "aşkımmm sen daha güzel yapiyosuun"la başlar, ilerleyen zamanda, "hayat müşterek, sen yemek yap ben ortalığı toplarım"a evrilir hafif kavis çizerek. nihayetinde, "ya madem yapıyosun, şu arkanı da topla, bıktım mutfaaan pisliinden" olur. amenna dersiniz, "aman ağzımızın tadı kaçmasın" evresindedir çünkü evlilik. haa, bitti mi, haayır!
"ben süpürüyosam sen de paspas yapacaksın" çok yakındadır.
şu günlerde uğraştığım şeydir. işin olmadığında ve vaktin varsa evde yapılabilecek en güzel şey.
bulaşıklar içinse tavsiyem biriktirmeyin işinizin bittiğini hemen sudan geçirip koyun makineye yok bekletiyim dersen dağ gibi bulaşık oluyor kalıntılar kuruyor falan sonra yemek yapanın vay haline.
denemeyen erkeğe uzaktan zor görünür. öğrenci hayatında öyle bir öğrenirsiniz ki yemek yapmayı asıl sorunun yemek yapmak değil bulaşık yıkamak olduğu ortaya çıkar.
pilavdır, kuymaktır, balıktır. haşlamadır fasülyedir. patetes salatasıdır. bir yaprak sarma elde açılan mantı olmadıkça her erkek isterse zorlanmadan yapabilir.