alinin sürekli yaşadığı gelgitlerinin birinde, öğrencilik yıllarındaki* eylemlerine katılmış arkadaş grubundan, bir kız görünür ve kaybolur. bir kaç defa daha olur bu, rüya ile gerçek arasında. sonunda kızın yüzü olcaya dönüşür, ama sadece bir saniyeliğine. sonra tamamen kaybolur. ali panikle havva anaya gelir.
- birileri vardı değil mi anne?öyle tek başıma değildim ben.anne biri vardı biri.zayıf ama güzel biri.ama biri vardı değil mi?!eve girip çıkan biri.zayıf ama oldukça güzel biri.
dizinin ilerleyen bölümlerinde bu kızın aliyi polislere ihbara eden eski kız arkadaşı olduğunu görürüz.
bir başka bölümde alinin 70li yıllardaki bir fotoğrafını görürüz. böyle parkalı atkılı siyah beyaz. arkasında şöyle yazar.
" öyle geçerdik ki kaldırımları sanki bu düşenler biz değiliz! "
rumuzumu seçmemi sağlayan dizidir. ilişkiler, dostluklar ve dizide geçen diyaloglarla kimilerinin ve benim aklımda özel bir yer edinmiştir. bu dizi de tıpkı ikinci bahar gibi sonraki dönemlere birçok oyuncu yetiştirmiştir. örnek vermek gerekirse en popülerinden başlayalım: özgü namal.
Türkiye'de çekilmiş dizilerin yüzakı olan dizidir. istanbul Fener dolaylarında bir mahalle yaşantısını konu alır. En dikkate değer ayrıntı Zuhal Olcay ve Itır Esen'in kadın olarak yaşadıkları trajediyi yenmeye çalışmaları, sürekli yaşam mücadelesine devam etmeleridir. Mahallede yaşanan aşklar ve yaşam savaşı, eski duyarlılıklar da kayda değerdir. Uğur Polat'ın canlandırdığı eski devrimci karakterin yaşadığı travmaların da dünle bugün arasında, kaybolan yaşamlarla kaybolmaya devam edenler arasında köprü kurduğunu düşünürüm hep.
türk televizyonlarındaki son kaliteli dizilerden birisiydi. sırf müzikleri bile insanı alır başka diyarlara götürürdü. oyunculuklar yapay değil doğaldı. ne zaman ki bol ağalı, bol silahlı diziler çıkmaya başladı işte o zaman bu dizilerin önemi gözümde daha da büyüdü.
uzun bolumlerce uyuz olunan bir mahalle serserisinin bile, havva ana'nin sonradan ortaya cikan yigenine asik olmasi sonucu, icimizi isitmasina sebep olmus, muhtesem senaryosu ve yonetmeniyle gonullere taht kurmus trt dizisi..
Ali'nin (Ugur Polat) bi bölümünde Olcay'a (Zuhal Olcay) soylediği şu repliği ben de birinden çok duyasım gelmiştir hep:
Ali: Yüregimdeki hangi resme baksam senin yüzünü görüyorum Olcay...
dizide hatırlanacağı üzere ömer(Ruhi Sarı) havva'nın (Meral Okay) torunu rolündedir.hemen hemen izleyen herkesin aklına "sevgi ancak bu kadar güzel ifade edilir" cümlesini getiren bir diyalog da yanlış hatırlamıyorsam aşağıdaki gibiydi..
havva (Meral Okay) kalp ameliyatı geçirecektir,
Omer: şimdi senin kabini mi açacaklar iyi olup olmadığını anlamak için? oysa yüzüne baksalar kafi..
kanaltürk'de çarşamba akşamları yeniden yayınlanmaya başlamış olan dizi. incelikli senaryosu ve iyi oyuncuları ile ikinci kez izlemeye değer. ev sahibi havva rolündeki meral okay'ın oyunculuğu dikkat çekici. yaşamın acılarını bolca tatmış ama ekşimemiş biri havva.
gelmiş geçmiş en iyi türk dizlerinden biri. hüznün en çok yakıştığı dizi bu diziydi galiba, müziklerinden miydi, karakterlerin kalenderliğindenmiydi bilinmez ama pazartesi akşamları bu diziyi izleyip arkasından rakı sofrası kurası gelirdi insanın. içki içmeyen ben bile böyle düşünüyorsam içenler kesin bunu gerçekleştirmiştir.
baştan sona meral okay kokan,kanımca trt'de değil de daha iyi tanıtımının yapılabileceği bir kanalda yayınlansaydı en az ikinci bahar kadar çok izlenecek ve bukadar çabuk bitmeyecekti