dizinin güzel olmasının nedenlerinden biri, oyuncuların tiyatro kökenli olup tiyatroda da beraber oynamalarıdır. zaten senaryonun yazımında da oyunculardan birkaçı vardır.
karakterlerden her birinin farklı yanları vardır ve keyifle izlemeyi sağlar. kullandıkları dil ise sade, eğlendiren güzel bir dil. sahnelerinde eğlendiren, bazen o dönemki ve genel sorunları eleştiren, bazen hislerin öyle bir sade halini ve derin hallerini anlatırlar, tartışmaları olsa bile keyifli atışmalardır bunlar.
süre açısından da uzun bir dizi değildir ve bu da tat almayı sağlıyor bu da güzel yanlarından biri dizinin. dizide yapılan şakalar da farklı eğlendiriyor ve diyaloglarını da seviyorum dizinin. sevgiyi teslimiyeti aidiyeti anlatan güzel replikleri de vardır ve onları da koymak gerek tabi. keyifle izlenecek güzel bir dizi günümüzdeki dizilerden fazlasıyla iyi ve giyim konusunda filan da çekildiği dönem güzelmiş.
+ "Sıfır bir değer değildir. Bir sayı bile değildir. Anca başka bir sayının yanına gelince değer yaratır. Tıpkı sevda gibi. Sevdanın da tek başına bir değeri yok. ille de biri olmalı. Sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır, sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür."
- "Sen ne güzel şeyler söylüyorsun böyle Haydar. "
+ "Biri dese ki sevdamı al, kendine ekle, bir ömürle çarp sonra sonsuza eşitle. Yine değeri sıfır mı olur senin için?"
“Bu sevdanın sonu yok Haydar" demiştin bana. Unuttun mu? Doğruymuş. Bu sevda sonsuz emmioğlu. Ucu bucağı yok. Hatta onun Armağan’a bile ihtiyacı yok. Nereye gitsem Armağan benimle. Ben tepeden tırnağa Armağan kestim zaten. Aynada kendime baksam yeter karşımda hep onu görüyorum. Böyle daha iyi emmioğlu bir gün çekip gittiğini görmektense hep benimle kaldığını yaşamak daha iyi."
Haydar: "Üşüdün mü? Titriyorsun."
Armağan: "Bütün bunların yaşanması gerekiyor muydu, ha?"
Haydar: "Bana neden kızdığını söyle armağan."
Armağan: "Çünkü o zavallı kızın canını yaktın."
Haydar: "Canını yakmak için ne yaptım?"
Armağan: "Onu bu gece neden yalnız bıraktın, ha? Neden?"
Haydar: "Sana bakmaya çıkmıştım."
Armağan: "Bana mı?.inanmıyorum. orada sana deli gibi aşık ve yardıma ihtiyacı olan bir kız varken sen bana bakmaya çıkmıştın, ha? Öyle mi?"
Haydar: "Evet. Benim de yardıma ihtiyacım vardı. O çocuğa "evet" dedin mi?"
Armağan: "Bu seni neden ilgilendiriyor?"
Haydar: "Çünkü "evet" demeni istemiyorum."
Armağan: "Bak Haydar."
Haydar: "Dedin mi? Cevap ver."
Armağan: "Demedim ama demeyeceğim anlamına da gelmez."
Haydar: "Ben... Seni seviyorum Armağan!"
Armağan: "Ne?"
Haydar: "Seni seviyorum dedim. Seni doğduğum, nefes aldığım günden beri, toprağa sıcağı avuçladığından beri, ağacın dibine oturup yaktığım türkülerden beri seviyorum. Hiç görmeden bildiğim, görünce tanıdığımsın. Yanımda yokken sen bende varsın, yanımda varken ben sende yok oluyorum. işte söyledim Armağan. iki yıllık sessizliğimin mührünü söküp attım. Gerisi sana kalmış."
(Armağan gitmek ister, Haydar onu kolundan yakalar.)
Haydar: "Dur, bir şey demeden yollamam seni."
Armağan: "Sana ne diyeyim, bilmiyorum."
Haydar: "Bana neden kızgın olduğunu söyleyeceksin."
Armağan: "Söyledim ya. iclal'e acı çektirdin."
Haydar: "iclal benim onu kardeş gibi sevdiğimi biliyordu."
Armağan: "Sana duyduğu aşk hoşuna gidiyordu. Sana dokunması, sana sarılması."
Haydar: "Hayır, rezzan hocam içindi. peki sen niye beni iclal'e doğru ittin?"
Armağan: "Ben vicdanımın sesini dinledim."
Haydar: "Diğer bacılar dururken niye en çok sen bağrına bastın?"
Armağan: "Çünkü çok çaresizdi."
Haydar: "Sen iclal'i kıskandın."
Armağan: "Madem böyle düşünüyorsun, onu niye eve getirdin?"
Haydar: "Söyle armağan. iclal'i kıskandın değil mi?"
Armağan: "Hayır!"
Haydar: "Kıskandığın için vicdanın seni ayıpladı değil mi?"
Armağan: "Çünkü sen benimdin, benim parçamdın onun değil."
Haydar: "Sana son defa soruyorum, bir daha da sormayacağım. "Benim bir parçamsın" ne demek Armağan?"
(Armağan tekrar gitmek ister, Haydar yine tutar ve soruyu tekrarlar.)
Haydar: "Ne demek armağan?"
Armağan: "Kabul etmekten deliler gibi korktuğum, kırk kilide vurup sakladığım herşey demek. Yitirdiğim çocukluğumdan saklı kalan masumiyet demek. Bir türlü yol bulup da yüreğimden dilime gelmeyen o cümle demek. Ben de seni seviyorum haydar demek, ben de seni seviyorum demek."
Çok güzel diyalogların da geçtiği, ailecek izlenebilecek iç ısıtan trt dizisidir.
Haydar ve armağan merdiven dibinde otururlarken armağan der ki:
"Aşk, meşk bunların benim için değeri sıfır."
haydar iki basamak iner armağanın yanına doğru ve:
"sıfır bir değer değildir. bir sayı bile degildir. ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır, tıpkı sevda gibi. sevdanın da tek başına değeri yok. ille de biri olmalı. sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır. sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür.
sana dese ki biri, "sevdamı al, kendine ekle, bir ömür ile çarp, sonra sonsuza eşitle". yine değeri sıfır mı olur senin için?"
Babannemin kankası vardı meryem teyze. Bizim mahallede oturuyordu bize yakın bir yerde. inekleri vardı. Onun ineklerinin sütlerinin de çok emeği var büyümemde. ineklerinin birisinin alnında 7 yazıyordu. Diğerinde ise yıldız simgesi vardı. isimlerini üzerlerinde bulunan sayılardan ve sembollerden almıştı inekcikler. Bu arada boyama falan değil doğuştan.
kaç yıl geçmesine rağmen tekrar izlediğim tek dizidir.
tiyatroda beraber oynayan oyuncuların bir araya gelerek oluşturduğu bir dizidir. her karakter ayrı bir güzeldi ancak armağan karakteri benim için başkaydı.
sanırım içlerinden bir tek eşofmanlı hoca meşhur oldu. şimdi eşofmanlı hoca orada adı neydi hayırlamıyorum. kızlardan birine aşık, oğlanlardan birinin akrabasıydı.
Kızlı erkekli evleri yasaklamaya çalışan zihniyetin daha ülkemize yerleşmediği dönemlerin efsane dizisi. Hala izlenir ve hala gülünür cinsten.. Hele no 309ları gördükten sonra 4 elle sarılınacak cinsten bir dizi..
erkekler ve kadınlar arasında saflık ve sevda kelimeleriyle kodlanan ama aslen gerçekdışı, cinsiyetsiz ve özürlü bir ilişki şekli resmeden dizi. keşküle kaşık atmalı bir şeyler. kız olsa kün feyekün kızı olurdu sanırım.