hızlı adımlarla yolda yürürken onlar ağır aksak arkamızda kalırlar,
kimi baston desteği ile kimi de yanındakine yaslanır.
bir zamanların elinden her iş gelen insanı yine küçüklük zamanlarına doğru dönmeye başlar.
artık yokuş hep aşağı doğrudur,
bir gün bende böyle olacağım diye düşünürüz içimizden korkarak
sanki hiç gelmeyecekmiş gibi uzak görünsede aslında zaman çabukça bizi de birine ya da bastona tutuşturacaktır.
Ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için, hayat hiç bitmeyecekmiş gibi gelir.
Ama hiçbir şey çok tekrarlamaz kendini
Aslında çok az tekrarlar
Çocukluğunuzun bir öğleden sonrasını,
öyle ki, hayatınızı onsuz düşünemediğiniz,
sizi derinden etkilemiş bir öğleden sonrayı,
daha kaç kez anımsayabilirsiniz ki?
belki dört, beş kez daha
belki o kadar bile değil
dolunayın çıkışını daha kaç kez izleyebileceksiniz?
belki yirmi
ama yine de herşey, sonsuzmuş gibi gelir..
çölde çay adlı filmin finaliden alıntı.
dan brown bi karakterinde vurgulamıştı yanlış hatırlamıyosam. 30 lu yaşlarında genç sayılan bir profesör. benim yaşlı halimi göremeyeceksiniz, hep böyle hatırlayacaksınız diyip intihar etmişti.