Tercihe bağlı yaşayacağınız dönemdir.
Ya yaşlanırsınız ya da enerjinizi, algınızı, yenilenme dürtünüzü köreltmeden sadece yaş alırsınız.
Seçim sizindir.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
yaşlanmaya çoğu insan biyolojik yaşlılık olarak bakar ancak asıl olan ruhun yaşlanmasıdır. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi irlandalı oyun yazarı George Bernard Shaw bu durumu; ''Yaşlandığımız için oyun oynamayı bırakmayız, oyun oynamayı bıraktığımız için yaşlanırız.'' diyerek özetler.
olayı dramatik yönden değil de bilimsel yönden ele alırsak şöyle bir tablo çıkıyor; hücresel bazda yaşlanmayı durdurmak pek mümkün değil. sizin devamlı bölünen hücrelerinizdeki kromozomlarınızın uç kısımlarındaki telomer bölgelerinden her bölünmede 50 ile 200 arası nükleotid kırpılıyor ve azalıyor. bu da haliyle hücreyi yaşlanma ardından da mortalite fazına sokuyor. sonrası malum.
telomerleri koruyup kırpılmasını belki önleyebilirsiniz ama olayın içindeki tek parametre bu da değil.
enteresan işler.
-yaş almak olayı. maksat güzel yaş almak.
edit: başlık üzerime kaldığından saçmalamış gibi görünüyorum ama çok ciddi şeyler yazdım.
istemediğimdir. Yaşlanmaktan korktuğum için değil yaşlanacak kadar uzun yaşamak istemediğim içindir. 30 35 gibi ölmek istiyorum bunun için dua ediyorum hatta. Kazık çakacak değiliz şu lanet dünyaya.
Daha yirmi yaşında olmama rağmen yaşamaya başladığım durumdur. Saçlarım ve sakallarım beyazlamaya başladı, ruhen ve fiziken de kendimi olduğum yaşın ötesinde hissediyorum o kadar yoruldum o kadar bezdim ki sanki 200 yıldır hayattaymışım gibi geliyor.