insana hata yapma payını elinden alan hede. Eskiden bir hata yapsan bir yanlış yapsan gencim küçüğüm der geçerdin. Ancak yaşlandıkça gencim ben olur öyle diyemiyorsun çünkü artık genç değilsin çocuk hiç değilsin.
birilerine muhtaç olmadan ve ayağa düşüp kendi değerini yitirmeden yaşanabiliyorsa, buna paralel, erken bunama olmadan hayatını sürdürebiliyorsa kişi ne alâ yaşlılık.
seni direk düğünlere çağıyorlar falan... çocukluğunda sevdiğim küçük kuzenleri çocukları falan oluyo onları seviyon... bi tuhaf oluyo.
harçlık verince seviniyolar neyim.
yok yavrum, yakinda emekli olup yavsak patronlara hastir cekme imkanina sahip oldugunu bilmek cok hos bir fikir.... iyi ki genc olup ta " nolur beni ise al patron" demiyorum. patron, anan icin özel yaglar hazirladim, anani yolla lan...
Ota boka sarıyor, her konuya burnunuzu sokuyor, ahkâm kesiyor, milletin özene bezene aldığı kararları sorgulamayı kendinizde hak görüyorsanız, yaşlanmış ve aynı zamanda musibet, aksi bir yaşlı oldunuz demektir. Düşman başına!
Bir de yaş alanlar vardır. Dayım gibi meselâ.
Adam yetmişine dayandı, hoppidi hoppidi dünyayı gezmeye, gitar çalmaya, esprileriyle bizi altımıza işettirmeye devam ediyor.
Adam tasa sevmiyor, mızmızlığı sevmiyor, şikayeti sevmiyor.
Ömre ömür katan tayfadan...
Millet çoluğa çocuğa karistikca cesitli abla teyze gibi sifatlar olmaya basladikca kendisini hissettiren gerçek. Bir durun ya. Genciz daha biz ne cabuk abla teyze olduk!