çocuklarınıza bakmak yerine, çocuklarınızın size bakması, onların sağlığı ile ilgilenirken, onların sizin sağlığınızla ilgilenmesi, onlara tavsiyelerde bulunup, yol gösterirken, artık birşey söyleyememe, mevsimlere göre fiziki rahatsızlıkların ortaya çıkması, hoşlanacağın herhangi birşeyin kalmaması, ilgi alanının olamayışı gibi durumlarla yaşamak durumunda olmaktır.
hiç bir şeyin geri döndürülemeyeceğini bilerek ve sonun yaklaştığını hissederek, yaşamata gaye bulumamaktır bazen. arkadaşların ölüm haberlerini alarak psikolojik yıkım yaşamaktır. gençlik anılarını anlatrak şu anki haline üzülmektir. ihtiyaç hissettiğin anda kendi işini kendin görmeye çalışırken karşılaştığın zorluklara yenik düşmektir.
zordur velhasıl... genç yaşta ölünmedikçe, hepimizin yaşayacağı bunalımlarla dolu anları yaşamaktır.
fiziksel olarak çökmek, yıpranmaktır, ruhsal olarak enkaz olmaktır.
aradığı T-short ü bulunca nasıl da sevinmişti mağzada hemen aceleyle denedi biraz düşündükten sonra gülümseyerek '' çok güzel'' dedi arkadaşı sonra tezcanlı haftlardır o T-short ü arayan arkadaş onun için çok anlam ifade ettiğini onca zamandır aradığını söylüyordu . T-shortle farklılaşma çabasına girişmişti artık kurtarılamazdı onca T-shortle farklılaşan vardı ki sıradanlaştığından haberi bile yoktu bende o sırada T-short lere bakarken çok klasik bir T-short görüp aklımdan şunlar geçiyordu şimdi çok farklı T-short alacağım marjinal olacağım 25 yaşlarıma geldiğimde T-short yakalı konuma gelicek ayağıma timberland ayakkabı çoktan geçmiş olucak farkında olmadan sonrasında 30 lu yaşlarıma doğru yaklaştığımda o T-short e bir cep eklenecek içine sigarave çakmak koymaktan genişlemiş pantolan ketene dönecek ve ya canvas sonra yaşlanmaya başlayacağım T-short yavaş yavaş hükmünü kaybedecek ve pantolon içine sokulacak kemer aşırı derece sıkılacak ve timberland ayakkabım yine farkında olmadan sırf rahatlığı için tercih edilmiş hayvan kadar bir spor ayakkabıya dönüşecek ( erkekte ayakkabı çok önemlidir akımının öncülerinden biri olarak bu halime acıyacağım ) sonra günler geçtikçe T-short folloşlaşacak ve pantolon beli seviyem göbek seviyesini aşmış nerdeyse ğögüsüme kadar çekmiş elimdeki çift okeye seviniyor olacaktım sonra birden irkildim ve daha sonra içimden batmaması vay be zamanında ne T-shortlere ne anlamlar yüklemiştim dememek için kasaya doğru koşarak gittim belki de ayrıntıya çok takılıyordum ama umursamadım ....
Kromozomlarımızın uç kısmındaki telomerlerimizin her replikasyon sonucu azalan 150 200 nükleotidi sonucu oluşan doğal süreç. Tıp dünyasının yıllarca ortadan kaldırmak istediği bir süreçtir. bunun için çeşitli şeyler denemiştir fakat mümkün olmamıştır.Enzimlerle inhibitörlerle, genlerle oynamıştır. Ama boş. gelsinler ben onlara söyleyeyim. islam dinine göre tıbbın çözemeyeceği iki şeyden biridir. Diğeriyse ölümdür.
garanti bankasının extra genç kampanyasının nasıl bir şey olduğunu incelerken başvuru sınırının 18-23 yaş arası olduğunu görmem ile ilk defa tattığım duygu. tamam 2 seneyle geçtik ama olsun insan ilk defasında tuhaf hissediyormuş.
bugün hatırladığım 98 dünya kupası olsun tsubasa olsun pokemon olsun ulan yaş daha 21 ama ne anladım bu işten dedirten fiil dün değil miydi sanki o 1998 dünya kupası, nerde kaldı 2002 deki mohikan traşı* , ronaldo saçı; bildiniz mi atari vardı ? hani yaşlılar der ya nerde o eski bayramlar biz mi büyüdük yoksa kirlenen dünya mı?
eğer inaçlıysa maneviyata hiç olmadığı kadar dönmesidir. (bedeninden umudunu kesip ruhunu sonsuz kılma isteği diyebiliriz.)kahkahalarının azaldığı; yaşanmışlıkların,hüzünleri çoğaltığı hey gidi gençlik dedirten dönemdir.
henüz çok genç olmama rağmen korktuğum şey hergün aynaya baktığımda aman allahım yaşlanmamalıyım bu yüz buruşamaz diyorum. kötü bence, yok oluyorsun sonunda.kötü sonla biten hadise.
minibüse,otobüse binince yer verilmesi sebebiyle her geçen gün daha bir anlaşılır hale gelen yaşamsal özellik. saçların beyazlamasından bahsetmiyorum bile.
geçenlerde, yaşadığım şehirdeki üniversite öğrencilerinin çıkarmış oldukları aylık bir dergi için yazı gönderdim. açıkçası yazıyı öğrenciler rica ettiler benden. ben de kendilerini kırmak istemedim. bir yazı yazıp da bir arkadaşa gönderdim. o da derginin sorumlularına iletecekti.
iletmiş yazıyı. yazıyı sevmiş derginin sorumluları. ilettiği kişiler artık derginin editörleri midir yoksa maddi finansörleri mi bilmem. bir şekilde sevmişler yazımı. yayınlamaya da karar vermişler. fakat yazının altındaki yaş kısmından sınıfta kalmışım. yaşım 29 olduğu için, yaş sınırının 26 olduğu bu derginin her hangi bir sayısında her hangi bir yazım yayınlanmayacakmış. ne kadar iyi yazarsam yazayım. yazılarımın içeriği ne kadar dolu olursa olsun benim yazdığım hiçbir şey bir mana ifade etmeyecekmiş.
çünkü; onların gözünde yaşlıyım ben. yaşanmışlık doluyum. onlar, kalbi ve duyguları toy bir adam arıyorlar. onlar, heyecanlı bir ergen arıyorlar.
bilmiyorlar oysa, yaşlılık yaşanmışlıktan gelir. benim yaşanmışlığım yok. daha bir kadının sağ elini sımsıkı tutup da yaşadığım şehrin ana caddesinde yürüyemedim ben. daha bir kadının kasıklarına gömülemedim çırılçıplak. daha bir kadının sırtını öpemedim seviştikten sonra. daha bir kadına, ömrümün 29 yılının her hangi bir gününü sonuna kadar sunamadım.
bunu bilemedi o genç yürekler. yorgunluğumu yaşanmışlığa yordular. oysa benim yorgunluğum, yaşanmamışlık kokuyor. leş gibi hem de.