yaşarken ölmek

acılar, caresizlikler, terk edilişler, mutsuzluklar karşında, tanımlanmaya çalışılan oluş.
nefsini öldürmek yöntemiyle de gerçekleşebilir.
belki de bin kere ölmek. gerçekten ölmek isteyip de ölememek.
Fonda aldırma gonul aldırma sarkısın iyi gidecegini dusundugum ruhun olmesi hayattan soguması sadece bedenen yasama bicimi.bir nevi bitkisel hayat
hayattaki bazi aci donum noktasi olaylarin insan uzerinde biraktigi surekli hissiyatin ismi.bu donum noktalarinin her birisiyle kisinin icindeki bir baska 'ben' olur. en aci veren tarafi ise kisinin kalan hayati boyunca bu olu 'ben'lerle yasamak zorunda olusudur.
ben öldüm...ama yaşıyorum...
ruhumu yitirdim bir terkedil'iş kazasında...biraz canım acımadı değil...geçti sonra...
hiç birşey hissetmiyorum şu an..gerçekten...
törenle toprağa verdiler ruhumu... gömdüler.."isyan şarkılarım" çalıyordu fonda...
üzerine ben de birkaç kürek toprak attım...yazık oldu.ruhumu uğurlayan cemaate şöyle bir baktım...annem babam bacım arkadaşlarım hiç kimse yoktu...
kimseyi tanımıyordum...acaba dedim..ama baktım ruhuzar taşına isim doğruydu...

sonra baktım köşede birkaç tanıdık yüz,
hayatımdan geçmiş ya da bir maalesef parantezinde geçememiş kızları gördüm...
sayenizde demek istedim,,, vazgeçtim sonra..boşverdim...

"daha cok gencti diyen" yaşlı bir teyzeyle gözgöze geldim..
ıstırabın yaşı olmaz dedim...sustu...sen kimsin demedi...
ruhumu gömdüm...bedenim sapasağlam...burdayım....
düşününce komik geliyor ...gülmek istiyorum ...ama beceremiyorum...
ruhumu gömdüm...

çiçek gondermeyin, onun yerine 'karşılıksız aşk acıları çekenler derneği'ne
ya da 'yitip giden hayallerin ardından boş gözlerle hayatı seyredenler vakfı'na
bağısta bulunun dememe rağmen, birkaç çelenk vardı ruhumun cenazesinde...
bi tanesi dikkatimi çekti...
simsiyah çiçekler vardı...ortasında tek bir solmuş karanfil...
ve altında şöyle yazıyordu silik harflerle ruh dibini aydınlatmaz...

muhtarlıktan kaydımı sildirdim...hiç bir seçimde adım okunmayacak artık..
ikametgah adresimi artık bir muamma...
zilim zaten çalışmıyordu, cama vuranlara da bakmam artık...
telefon çalıyor bazen, buyrun o'ydum bir zamanlar diyerek açıyorum...

telleri kopmuş yaralı bir gitar gibiyim artık...
yenilerini takamıyorum ve manalı bir ses çıkaramıyorum...

ben öldüm...ama yaşıyorum...
unutulmak, bir insana veren en büyük acıdır. acıyı çektikçe hayatla bağ falan kalmaz yaşarsınız hayat fonksiyonlarınız tamam ama bunu ilgilendiren insan sizi unutmuştur bir kere. o saatten sonra yaşamışım ne olmuş yaşamamışım ne...
nefes almabilecek kadar guclu,olebilecek kadar gucsuz olma durumu. (bkz: platonik ask)
"insanların yüzde doksanı yaşamaz; sadece vardırlar."

oscar wilde...
buyuk ihtimalle kamyon arkası lafıdır.
bir şair ve rapçinin hikayesidir bu. "uzak diyarlarda..."diye başlar.

"yaşamak hızlı bir ölme biçimidir"
"sağlığa en zararlı şeyse yaşamak"

n'oldu. şekillendi mi kafanda?
ümit yaşar oğuzcan'ın bir daha ölmek şiirinde çok güzel anlatılmıştır.

"...
cenazeme çiçek göndermeyin
çünkü o zaman tabutumda olmayacağım
kalabalık arasında sizde varsınız
bilin ki yanınızdayım
mezarlığa kadar yürüyeceğiz el ele
avuçlarımızda bütün sıcaklığımız
öyle şiirler okuyacağım ki size
öldüğüme inanmayacaksınız

bembeyaz bir kefene saracaksınız beni
ölmeyeceğim
tahta bir tabuta koyacaksınız beni
ölmeyeceğim
üzerime toprak atacaksınız kürek kürek
yine ölmeyeceğim
sonra sağır sessizliği içinde zamanın
bir bir bırakıp gideceksiniz beni
ölmekten beter olacağım

demek o beni sevmiyor
demek o beni anlamıyor
bana içkimi verin
bana kadehimi verin
bana ellerimi verin
onun şerefine kadeh kaldırır gibi
bir daha
bir daha ölmek istiyorum!"
(bkz: yasayan ölü)
' doğum halinde olmayan herşey, ölmekle meşguldür. '
(bkz: aynalar)

"hüznüm sizde görünür
saçım beyaz örülür
yaşarken de ölünür

söyletmen beni
ağlatman beni
aynalar aynalar"
yaşamıyorken ölmenin namümkün olmasından mütevvellit doğal ölüm halidir.
hukuk okumak.
budizm felsefesinde bulunan bir görüş. budistler yaşarken kendilerini öldürürler, bazıları her gün bunu yapar. öldürdükleri elbette bedenleri değil egolarıdır. ölümden korkan sadece egodur, bedenin ve zihnin ölümden korkmaz. egoyu öldürürsen ölümü rahat karşılarsın. ama bana sorarsanız bu ego öldürme işi bana göre değil. ben egomu seviyorum. *
2009 ekonomik krizinden sonra, genelde insanlarda görülen durum.
büyük bir kayıp ile birlikte gelen üzücü şeydir.
yaşar ne yaşar ne yaşamazı hatırlatan durum.
sevdigin birinin olmesiyle muhtemelen defalarca yasanacak aci ama muhtemel seylerden biri. guclu ve akilli insanlar bundan ders cikarip bundan sonraki hayatlarina dustukleri yerden kalkarak devam ederler, belki de bu kaos ortamindan guclu seyler bulup, onlari hayatlarina katarak yollarina devam ederler. bazen de bazi olumlerden sonra kisi kendini toparlayamaz, dagilir, eger kaybedilen sey buyukse.
ulkemdeki duyarli azinligin ve bir coklarinin defalarca yasadigi duygudur; trafikte, siyasette,kadinsa cogu yerde, etnik azinliksa her arbedede, orda burda... bir de bu durumun tersi vardir, beyin orgazmi da denebilecek siradan bir zamanda dirilmek de denebilecek şeyler... aklima ilk gelenler tutku, ask,sex, muthis bir konser, insanliga katilmis bir sey vb vb...
Yaşar'ken ölmek diye de anlaşılabilen başlık.
(bkz: ben)
(bkz: yeter artık!!)
herhangi bir olay sonrası kişinin depresyona girip, yemeden içmeden kesilmesidir.

bir sürü şey yazılabilir, ama en önemlisi sevgilidir. sevgili boktan bir sebep yüzünden kaybedilmişse, bedenin toprak olmasına gerek yoktur. zaten kişi ölmüştür, nefesini sevdiğine alıp, sevdiğine vermektedir.
içten gülünemeyen anlardır.