bugün

görsel

Sesi, müziği, sözleri ve o eşsiz yorumu hepsi ayrı ayrı insanın ruhuna işleyen sanatçı...

dinlemekten bıkmadığım adamdır.
şarkıları süper şarkıcı.birkaç tanesini yazalım;

masal
acıtmıyor sevdan
ah sen
aldanırım
beni unutma
beş dakika bekle git
birtanem
divane
gözler aynı sen
hatırla
mazim değil
gel benimle
kumralım
kuşlar
onun vedası
sevda yükleri
vakit yok gemi kalkıyor
yalancı bahar
yaprağın kaderi
Bütün aşklara yazılmış gibi duran ama o aşkı büyüten şarkılarını söylediği kadına saygı duyuyorum.
masalları da seviyorum.
onun vedası

https://youtu.be/Bs-ma1wNRWM
divane albümü yeni çıkmıştı ki bu benim ortaokul yıllarıma denk gelir. duyar duymaz büyülenmiştim o çatallı ses, akdeniz melodileri... hemen harçlıkları biriktirip aynı albümden iki tane aldım biri dinlemelik diğeri saklamalık kötü günler için.diğerinde herhangi bir zaiyat olursa korkusuyla.

anladım ki ben içten içe romantiğin tekiyim. bir sabah okula gitmek için evden çıktım ve bisikletiyle kapıda bekleyen arkadaşıma ben gelmiyorum dedim. neye dayanarak ne cesaretle onu hiç bilmiyorum. genelde öyle olur lojman bebelerinde biri gelir diğerini alır ya terkide ya didonda okula gidilir. işe giden babalar anneler öğretmenler keza.

yaklaşık 150 metre ötedeki parka gittim. elimde matematik defteri arasında bir dergi röportajından bulup not aldığım yaşar günaçgün açık adresi. mektuplar yazılırdı o zamanlar. halaskar gazi caddesinde oturuyordu adrese dair hatırladığım tek şey bu. oturdum çardak altındaki masaya. başladım kareli deftere mektup yazmaya. kaptırmışım, şöyle gözlerimi defterden ayırdığımda çardağın bir bacağındaki boş efes şişesi dikkatimi çekti. kalktım usul usul çöpe atmak için elimi boş şişeye göre güdülemiştim ki o an o kutu külçe gibi geldi bana. dolu hiç açılmamış. küçüğüm bir an telaşlandım o şişeyle aynı karede bulunma korkusuyla hemen güllerin dibine dökmeye başladım. dökmeden de atmıyorum zararlı ya hani başka bebecikler denk gelmesin diye. hala insan olduğumuz yıllarda böyleymişiz demek ki. köpük köpük sardı gülün dibini. ardından çöpe atıp ortalığı kolaçan ettikten sonra yazmaya devam ettim. mektubum bitti, babaların mesaisinin ve derslerin başlama vaktini bekledikten sona postaneye gidip zarfımı aldım mektubumu postaladım. ne heyecanlı bir gündü benim için okuldan kaçmıştım ilk kez evim 100 metre okulum 250. bir tel örgünün içindeyim nereye kadar uzaklaşabilirdim üstelik. doğruca spor salonuna gittim ve koca gün orda geçti.

yaklaşık 3 hafta sonra taaa diyarbakıra evimize bir mektup geldi. babam getirmişti. evvveeet yaşardan=) kısa değil üstelik kocaman bir sayfa yanında imzalı bir resim üstelik istememiştim bile ne cömertçe bir davranış değil mi=) gözüm gibi baktığım, zarfının yıttığım parçasını bile sakladığım o mektup yinelenen bir başka taşınma merasimi sırasında hiç oldu. yok oldu. belki de çöp oldu. ne kadar üzüldüğümü anlatabileceğimi sanmıyorum. ya o yalnız kaldım hissi....tarifsizdi.

dikkatsiz anneme, koli bandı sesine, karton kutu kokularına selamlar.
aldanırım şarkısına bayılırım.
Soyadımın bütün harflerini atıyorum.
bu albüm ; en güzel yerinde bitirilmişse eğer kaybedilmeye değer aşklara adanmıştır.
ve bu albüm ; güneşin yavaş yavaş kuzeye çekilirken akdeniz'de bıraktığı iki şeye : aşk'a ve şiir'e ithaf olunmuştur.
ve de bu albüm ; üzerinde isimlerini okuduğunuz , ya da kalbimizde durup , yazmayı unuttuğumuz , yürek mangallarımızın kömürlerine kıvılcımlar saçan , tüm dostlarım ve dostlarımıza teşekkür ederken ,
iki omuzumda varolan melek sayısını dörde çıkaran tanrım ,
yukarıdan seyreden babam , iyi ki de doğurmuş anam ,
vazgeçemediğim tek kadın ; sedam , koskocaman ailem ,
dev gibi şair cemal süreyya ve tüm şairlere...
yaşadığım çocuksu, platonik , eksik, erken, gençken,
zamansız,
evet derken hayır aşklara,geldin değiştirdin tüm anılarımı diyebileceğim aşklara, ayrılmanın vahşi tadına, ezgiler tarafından satın alınmış yüreğim, çıkan her güneş, yaktığım her mum, kaybettiğim her şey, emeğin her türlüsü,
sevdanın en acısı ve sen canım hepsinden önemlisi,
alınyazımın tek okunaklı yeri,sana,sırf sana,
sırf varlığınla bu zalim dünyaya kattığın güzellik için sana adanmıştır...
ah ne çok sevmişim seni...
sen desem seni bilir misiniz
sen diye bir desen çizebilir misiniz
bir mesken bulamadım kalbime
büyük aşklar vardir bilir misiniz??
Yaşar.
dun gece kutahya konserini izlemis oldugum ve insani costuran sahsiyet.kendisi hakkında tum fikirlerimi degistirdi helal olsun..hele bir sarkisinda perkusyondaki * gonzalez le bir duet yapti ki ispanyolca-turkce felaket oldu..firsatiniz olur da yakininizda olursa kacirmayin bu adami derim.

edit:ayrica muzik hayatinin 10. yiliymis,bir 10 yil daha gecirip siire donmek istiyomus*.
ilk çocuklarını tıbbın gelişmediği bir dönemde bulaşıcı hastalıklardan toprağa veren bir ailenin, "yaşasın, büyük adam olsun" temennisiyle ikinci çocuklarına verdikleri isim olabilir.
Aldanırım şarkısının hastasıyım.
çok güzel kolaj yapar sanatçısıdır. cezayir menekşesi şarkısına sonradan eklediği bölümü ekleyelim de tam olsun.

dağda bir avcı kulubesi kadar mahsurum (ü.yaşar oğuzcan)
ben sana mecburum (attilla ilhan)
senin sesin melek sesi (cemal süreya)
gözlerin cezayir menekşesi (ece ayhan)
her şairden bir mısra alıp öyle güzel şarkılar yapar ki...

hay aksi...
" Seni severdim" düetindeki yorumuyla her dinlediğimde beni büyülüyor. O nasıl bir ses tonu ahh, işte böyle seslere aşığım.
https://m.youtube.com/watch?v=XbIj-EuUHtQ
Bir ara fanı olacak kadar çok dinlediğim şarkıcı. Her şarkını öylesine bir ezberledim ki, bir gün olur da konserine denk gelirim şöyle bağır çağır söyleyeyim. Özellikle de "kumralım ve birtanem".
Bir zamanlar Ege nin rakibiydi.
seviyorum ben bu adamı. o yırtılmak üzere gibi duran kumaş sesini seviyorum.

arada kötü şarkılar da yapıyor, bazı şarkıları kötü de söylüyor, itici de. ama seviyorum. arada bi durup yaşar dinleyeyim diyorum.
sanırım şarkı halinde kal, kayıkçı, masal, beni koyup gitme, cezayir menekşesinin hatrına.