yaşamak

entry430 galeri15
    401.
  1. Hani böyle hapşırmak istersiniz de birden o hapşırma isteğiniz gider ve bir ifade alırsınız ya. işte yaşamak bu olmalı.
    1 ...
  2. 400.
  3. Dostoyevski'ye göre:
    Acı ve korkunun karşılığında verilmiştir.
    0 ...
  4. 399.
  5. Kimin ne ictigini ya da kimi siktigini elestirmekten daha fazlasi olan zaman dilimi. Birakin gari bu isleri. Yok icki harammis yok zina gunahmis. Bunu herkes biliyor. Siz kendi dalganiza bakin.
    1 ...
  6. 398.
  7. Kitap vardı inekli bişeydi. Bilen yeşillendirsin
    0 ...
  8. 397.
  9. Hiç kolay değil,
    Uçurumun kıyısında yürümek kadar baş döndürücü, bir hayale kapılıp da yanmak kadar olası...

    Nefes almak kadar kolay,
    nefes alabilmek kadar yıpratıcı ...
    5 ...
  10. 396.
  11. artık yaşamak istemiyorum. onların istediği gibi yaşamak hiç istemiyorum. başım dönüyor. sabahtan beri hiç bir şey yemedim. şimdi de içiyorum. oysa onlar da içiyorlar. karşılarında oturan kızlara birşeyler anlatıyorlar. ben anlatmak falan istemiyorum. sonum geldi. kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum. yeni bir dil yaratmak, beni kendime anlatacak bir dil. çok denediler ama allahtan ne dediklerini bilmiyorum. hiç bir geleneğin mirasçısı değilim. olmaz diyorlar, isyan ediyorum. az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş, mirası reddediyorum. ben karagöz falan değilim. herkes birikmiş bizi seyrediyor. dağılın, kukla oynatmıyoruz burada: acı çekiyoruz.
    1 ...
  12. 394.
  13. "...Ve son olarak, en büyük talihsizliklerde bile olsa, kimsenin kimseyi gerçekten düşünecek hali kalmamıştı. Çünkü birisini gerçekten düşünmek, başka hiçbir şeyle; ne temizlik, ne uçan sinek, ne yemekler, ne kaşıntılar, hiçbir şeyle ilgilenmeden onu her dakika düşünmektir. Ama sinekler ve kaşıntılar hep vardır. işte bu nedenle yaşamak zordur..."

    (Veba - Albert Camus, S.238)
    4 ...
  14. 394.
  15. 392.
  16. "...Eğer yaşamak kelimesinin manası her şeyden mahrum olmak ve ıstırap çekmekse, her an küçülmek ve bunu nefsinde her lahza duymaksa, bir türlü aşamayacağı bir çemberin içinde durmadan çırpınmaksa, şüphesiz ben de, benimkiler de en derin şekilde yaşıyorduk. Yok, bu kelimenin içinde biraz ruh ve imkan genişliği, birtakım hakları duymak, o içten sevinmeler, dışa karşı bir parçacık güven, etrafınızla müsavi şartlar içinde rahat bir karşılaşma filan varsa, o zaman iş çok değişir..."

    (Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar)
    3 ...
  17. 391.
  18. Başka hiçbir şey yaşamaktan ve yaşar gözükmekten daha güzel değildir; Gözlerin açıkken gündüzü, gözlerin kapalıyken geceyi yaşarsın. Ara yerdesin, en küçük bir ölüm kıpırtısıyla fark ettiğin ince bir köprüdesin.
    3 ...
  19. 389.
  20. insan en çok sevince ve sevilince alıyor yaşamanın tadını. sevmek ve sevilmeniz dileğiyle..
    3 ...
  21. 388.
  22. Kıyısına yaklaştığınız talihsiz durumlarda değerini anladığınızdır.

    O hani beylik lafları edip, mangalda kül bırakmadığımız anlar vardır ya, yok efenim öleyim de kurtulayım, yok efenim bıktım bu hayattan, yok ölsem gam yemem...vs..
    O öyle olmuyor işte!
    Sahiden dikilince karşınıza ölüm, daha hazır değilim, şimdi olmaz deyu deyu kanlı gözyaşları döker insan.

    Yaşamak güzeldir, ölüme güzellemeler yapıp, yaşamanın kalbini kırmayın!
    3 ...
  23. 388.
  24. yani. evet. yaşamak. güzel bir kelime de ben bilmiyorum sanırsam...
    1 ...
  25. 387.
  26. Yaşamaya vaktim yok,ölmeyi beklemek için.
    1 ...
  27. 386.
  28. Tadı tuzu yok gibi sanki, yavan gibi. Salamura peynir gibi biraz kayış böyle. Hani ne yaparsan yap olmuyor gibi.

    Modern çağın suçu hepsi. Tüm içgüdülerimiz aç kaldı olanlar oldu.
    1 ...
  29. 385.
  30. hunharca yaşıyor herkes.
    cennet bahçesinde gibisiniz.
    hep yaptığınız işi yapıyor gibisiniz.
    ustaca uyanıyorsunuz bence.
    zarif hareketlerle günü tamamlıyorsunuz. bana bir sürü tırı vırı gibi görünen işi akşama zor yetiştiriyor gibisiniz ama hiç uzatmıyorsunuz. akşam yine incelikle eve gidiyorsunuz yada 2 kadeh atmaya. sonra uyuyorsunuz. muhtemelen orada sıkıntı çekmiyorsunuz. bebekler gibi uyuyorsunuz.

    nasıl sürdürüyorsunuz? motivasyonunuz ne? ne için yaşıyorsunuz?
    ölçüyorsunuz değil mi? o kafaların arkasında bazen kaliteli bazen salakça bir sürü şeyi evirip çeviriyorsunuz değil mi? hesap yapıp en şeyini buluyorsunuz işte.

    unutuyor musunuz? siz de acı çektiniz kesin. geçti mi? ne çabuk. başkaları acı çekiyor, kesin görünce içiniz cız ediyor. sonra unutuyor musunuz abi?
    sustalı hafızalar değil mi? "o" bunu hatırlayınca siz şunu hatırlıyorsunuz değil mi?

    allah aşkına kontrol etmediğiniz birşey var mı? kendiliğinden, içinizden gelen, hayattan soğutan ama arkaya itemediğiniz?
    1 ...
  31. 385.
  32. beklentiye girmeyen hayatta kalır.
    1 ...
  33. 384.
  34. Milyarlarca canlının yaptığı ancak hala özel görülen olgudur. Ancak ölümün yanında esamesi okunmaz.
    3 ...
  35. 383.
  36. önemli olan yaşamak değil bir mikrop dahil her canlı yaşayabilir.önemli olan mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmek ve ben bunu başaramıyorum.
    0 ...
  37. 382.
  38. yaşamak, ele geçen parayı kitap ve dergilere yatırmaktır.

    meydanın orta yerinde, güvercin­lere yem vermektir.

    şehrin işlek caddelerinde, bisiklete binmektir.

    ekranlara inat yaşamaktır.

    mütevazı bir kulübeyi lüks bir daireye tercih etmektir.

    bir yetimi sevindirmek, ihtiyar bir amcaya hatır sor­maktır.

    aya, yıldızlara ve güneşe bakmaktır.

    mona roza’yı oku­maktır.

    çoğu zaman meteliksiz kalmak, para bulduğunda da "yemekler benden” demektir.

    iki kişiden biri kaybedecek­se, kazanan olmaktan imtina etmektir.

    tenhalarda hüzünlenmektir.
    3 ...
  39. 381.
  40. Mücadeledir, hırstır, savaştır...
    3 ...
  41. 380.
  42. Dağ ne kadar yüce olsa, yol üstünden aşar...
    2 ...
  43. 379.
  44. Bir ileri iki geri dans etmektir.
    1 ...
  45. 378.
  46. 377.
© 2025 uludağ sözlük