Gökyüzünü kaybetmiş bir kuş gibi Üzgün yorgun vede kırgınım hayata.. iğne atsan yere düşmez tenhaların var kalbimde... Aynadaki hatta sudaki aksin bile kayıp... Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken.. Başka şişelerden şarap olmuşuz.. Başka hayatlarda harap olmuşuz... Biz seninle bir denizin iki aşık balığı iken... Başka sularda yüzüp durmuşuz... Başka kıyılara vurmuşuz Eflatun..
edit: oğlum ruh hastası mısınız nesiniz? niye eksiliyorsunuz lan?
anlamsızlaşma sebebi zamanın daha hızlı geçtiğini anlamakla başlar.çocukken dünyada orta yaş ve üzerinde paralel evrende yaşamınızı sürdürürsünüz.bunun üzerine psikolojik sürtüşmeler eklenince, sorunlarınıza odaklanır ve zamanı unutursunuz.
hala var olan belirsizliklerin anlamsızlığıdır. oysa insan para kazanmaya, kendi başına yaşayamaya başladığı an tüm sorunlar bitecek sanıyor.
Meğer o zaman başlıyormuş..
puff, kıpsss..
Aşırı yorgunluk, her şeyden bıkmışlık, hiçbir şeyin heyecan vermemesi, uyumaktan bile sıkılmak, bazen sadece bi poğaca bi meyve suyu kahvaltı yapmak, kalabalıktan gerilmek, çocuk sesine tahammülsüzlük, gelecek endişesi.
3. Entrye katılıyorum. Yaptıklarımdan değil ama yapamadıklarımdan pişman olduğum oldu. Şimdi Yirmili yaşlarımda olsaydım daha az çalışır , hayatı daha az ciddiye alırdım. Daha fazla dost edinirdim. O zaman para bir hedefti çünkü yoktu ve sahip olmam gerekiyordu. şimdi orta yaşlarda görüyorum ki şükredip çalıştığın sürece zaten bir şekilde az veya çok oluyormuş. O yüzden tekdüze yaşamamak lazım hayatı , her anın keyfini çıkarmak lazım. Geç olmamakla beraber ben öyle yapıyorum ve hayat daha az anlamsız geliyor
Altmış yaşına yakın emekli oluyorsun. Ee sonrasında yaşayacağın maksimum 20 yıl. Bunun kaç yılında sağlıklı olacaksın. E ne anladım bu işten. Anca iyi bir yol arkadaşı bu hayatı çekilebilir kılabilir.
Anlamsızlaşan demeyelim de, anlam yüklediğiniz kavramların sırası değişiyor. Yıllar önce, ölüm kalım savaşı verdiğiniz duygu ya da tanımların önemi ve hissettirdikleri, yerini başka duygulara bırakıyor.
Daha dingin, daha sakin, huzurdan yana olan duygulara...
Bence birinci nedeni küçüklüğümüzde gördüğümüz bir çok şeyin değişmesi yada yok olmasıdır. Alışkanlıklar, gelenekler ve en önemlisi o zamanlar yanımızda olupta şu an olmayan kişiler. Kalabalık olduğunu düşündüğümüz çevremizin git gide küçülmesi. Yalnızlaşmamız. insanların, ailelerin birbirinden kopması başka yerlere başka şehirlere dağılmaları. Küçükken Bayramda El öpmeye gittiğiniz evde yaşayan 6 kişilik ailenin şu an iki yada tek üyeye düşmüş olması. O evdekilerin başka şehirlerde olup o bayram gelememesi gibi.
insan büyüdükçe yalnızmı kalıyor ne der sunay akın. Çok doğru buluyorum zira biz yaşlandıkça zaten bizden daha yaşlı olan çok sevdiğimiz insanlarda yaşlanıyor. Bunu şuna da bağlayabiliriz belki. Küçükken ben şöyle olucam böyle olucam şu okulu kazanıp bu işi yapıcam dediğimiz insanların artık hayatta olmayışı yada bunları artık umursamıyor oluşu da hayatın bizim için anlamsızlaşmasına sebep oluyordur belki. Çünki kendini ispat etmek başarılı olduğunu kanıtlamayı istemek yada ben eskiden böyleydim ama şu an çok değiştim işde buradayım görün demek ve hayatınızda çok önemli yerlerde bulunan kişilerce takdir edilmek duygusunu da yaşarız içimizde. Bu insanların bir şekilde artık hayatımızda olmayışı da bizim şevkimizi kırar çünki yaptıklarımızı görecek insanlar artık yoktur.
Son olarak da bizim yaşlanıyor olmamız gelir. işlerin planladığımız gibi gitmeyişi, 25 yaşında ulaşmayı düşündüğümüz hedeflerimize 35-40 yaşında ulaşmamız fazla vakit kaybettiğimizi düşünüp yine şevkimizin kırılmAsına yol açabilir. Yaşlılık belirtileri, beyAzlamaya başlayan saçlar, halı sahada kan ter içinde kalışımız, aşırı yorgunluk gibi belirtiler performansımızı olumsuz etkiler ve bizi aşşağıya çeker. Sonra başlarız artık fazla kasmamam gerek demeye. Zaten yaşlandık ve bazı planladığımız hedeflere de ulaşamadık, bu artık böyle gider, bu saatten sonra artık bundan iyisi can sağlığı deriz kendi kendimize. Gitgide azalan enerjimizin bize hayatımızın anlamsızlaştığını söylemesini dinleriz.
Lise hatta üniversite dönemine kadar büyük hedefler, idaelleriniz oluyor,bunun için hep bir koşturmaca içersinde ilerliyorsunuz ve zaman sizin için agır işlerken üniversite bittikten sonra hedeflediğiniz o büyük adamı hiç bir zaman olmayacagınızı görüyorsunuz ve bundan sonra zaman cok cabuk ilerliyor herşey bir rutin içersinde ellerinizden kayıp gidiyor..
26 yaş için diyebileceklerim ;
Artık bilmiyorum,bilemiyorum diyorum ne oluyorsa etrafımda ne bitiyorsa tepki veremiyor anlıyor ama yorum yapamıyorum,kelimeler dökülmüyor artık dilimden susuyorum..
Ne yazdığımı ve ne yazacağımı da bilmiyorum
Bilinmezlikte dolanıyorum bu depresyon mu değil efendim değil kendimi bulamıyorum ve yeniden susuyorum..