çok dramatize olacak ama insan içindeki her türlü pisliğin ve kötülüğün o yağmurla temizlendiğini hisseder. şu an güzel bir fırtına için sağ kolumu verirdim. hatta yağmur yağarken dışarı çıkabilmek için komple hayatımı verirdim ama çok kıymetli olmazdı, dolayısıyla tek bir damla düşmüyor işte.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1440702/+
Tuhaf duyguların en masumane olduğu anlardır. Yağmuru pencereden izlerken, damlaların sesini hissedersiniz. Ve o anda o yağmur sanki sadece siz pencereden izleyin diye yağmaktadır. Evet.
Ayrı ayrı düşüyor damlalar ve birleşiyor yere değdiginde. Tıpkı ayrı hayatlar yaşayıp, toprak altında birleşen insanlar gibi. Kimisi çatıya denk gelip erken veda ediyor, kimisi de saksıya denk gelip ölürken başkasına can veriyor.
Kendimi düşünüyorum. Nasıl olacak? Diyorum. Birini mi bekliyorum? Biri beni mi bekliyor? Kısmet denilen nerededir? Gelmek için neyi bekler? O da beni düşünür mü?
En son Hoşlandığım kız geliyor aklıma. Aynı şehirde yaşıyoruz. Aynı gökyüzüne bakıyoruz. Aynı yağmurda ıslanıyoruz. Onun ev yolu, benim iş yolum. Her gün aynı binaları, Billboardları ve aynı seyyar satıcıları görüyoruz. Çoğu şeyimiz aynı olsa da; aynı filme gidemiyoruz, aynı masada yemek yiyemiyoruz, aynı şarkıda hüzünlenemiyoruz, aynı bardaktan su; içemiyoruz. Bunların hiçbirini yapamayacağız zaten.
Yağmurun suçu bu. Kederlendirdi beni. Ben, çatıya düşüp erken veda edenlerden olacağım. Sen ise, eminim ki bir çiçeğe hayat verenlerden olursun. O Çiçek olamadığım şu dünyanın da amk.
sempatik görünen bu eylem bir film karesi kadar karizmatik dursa da(elde fincan, fincanda çay, çayda şeker...) bir o kadar da samimiyetsizdir... hissedeceksin o yağmuru, iliklerine kadar ıslanacaksın, kaldırım kokusunu çekeceksin içine. ıslanacaksın biraz, belki de bayağı bayağı sıçana döneceksin.
bir mağazanın vitrininde göreceksin kendini. güleceksin haline. gözlerinden süzülen sağnağa rağmen. ne de olsa senin değil o yaşlar, gerçek değil. kaçışan insanları göreceksin, bir sığınak arayacak onlar sana gülerek. umursamayacaksın, sen de onlara güleceksin. belki bir dostu göreceksin koşuştururken, selamını, sohbetini esirgemeyecek, ıslaklığına ortak edeceksin onu. başlarda küfür edecek sana kafasını omuzlarına gömerek. sonra anlayacak sadece ıslandığını ve eşlik edecek sana... bir yerlerde oturup çay içerken sular sızacak askıdaki kabanlarınızdan. beraber güleceksiniz birbirinize bakarak halinize. tekrar çıkacak ve ağır ağır yürüyeceksiniz yağmurun altında. ve birileri sizi izleyecek yağan yağmuru pencereden izlemek sureti ile...
eger universitede iseniz, ailenizden uzakta iseniz, bu eylemi yaparken metallicadan mama said dinlemeniz tavsiye olunur. daha bir anlamli oluyor sarki. alip goturuyor insani, sigara yaktiriyor*
şimdi hangi pencereden izlendiğle ilişik bir eylem aslında. kendi evinin penceresindeyse sorun yok da. ya o pencere başka pencereyse?
örneğin ;
iş yerindeki pencereyse, 'ahaa da sıçtım bu yağmurda nasıl çıkarım sokağa , ahh şemsiye de yok, beklicez ya...çükentayı arasam?hımm ona en son çok kızmıştım. pipican ı arasam amann yılışır şimdi bişey var sanar. of ...'
annesi ve babası misafirlikte olan sevgilinizin evinde ki pencereyse, 'bittim ben bittim, evlenmek zorunda kalırsam şimdi annesi babası gelir de... bi an önce karar vermeliyim baskıyla evlilik mi, yağmurda ıslanmak mı...s.kerim evliliği, ıslanırım a.q daha iyi.'
dışarı çıkıp iliklerine kadar ıslanmaya, çok istese bile onun tadına varmaya cesaret edemeyen kişilerin yaptığı eylemdir. bazıları için ise pencerenin kenarına ilişip yağmurun verdiği hüzünle,kişiyi birçok düşünceye sürükleyen,duygularını,yaşamını kağıtlara aktarabileceği ortamdır.
romantik insanların mutluluk kaynaklarından birisidir hele deniz kenarında bir yerdeyseniz yağmur tanelerinin denize düşüşünü izlemek daha bi mutlu eder insanı.
hele bi de soba varsa gürül gürül yanan...elinde bi limonlu kupa çay..dudağında bi sigara..bu keyife doyum olmaz işte!ama her yağmurda aklıma aynı şey gelir..iyi ki bi evim var...ya olmayanlar?