bugün

Bir yaz günüydü çatır çatı güneş var..Yürüyorum tek başıma.Etrafıma bakınıyorum kimsecikler yok..sonra birini görüyorum , bir erkek çocuğu , bana bakıyor uzaktan.biraz bakışıyoruz sonra kaçmaya başlıyor koşuyorum peşinden..dar sokaklardan bir sağa bir sola sapıyor yorulmak nedir bilmeksizin kaçıyor..sonra bir meydana çıkıyoruz..sanki tüm şehir oraya toplanmış meydan hıncahınç dolu.Bir anda silah sesi duyuyorum.bir sıcaklık hissediyorum veeee..uyanıyorum meğerse rüyaymış.:)
8 yaşındayım, elimde oyuncak bebek oyun oynamak için halamların binasının terasına çıkmıştım. Salıncak kuruluydu terasta, sallanmak için sürekli çıkardım. Çatıya merdiven dayamışlar o zaman bende cesaret doğduğumdan itibaren var ya merdivenleri çıkıp çatıya oturdum, kiremitlerin üzerine. 5 katlı bina... Ayaklarımı sallandırdım aşağı doğru. Karşı binadan halamın komşuları pencereden beni o şekilde görünce 'kız intihar ediyor' diye koştur koştur halama söylemiş. Halam da bir telaşla yanıma geldi beni görünce o da telaşlandı. Diziler de olur ya "hadi elini ver bana kızım" dediğini hatırlıyorum. Halam da dünya tatlısı bir kadındır. Başkası olsa emanetim diye sinirlenip tokatı yapıştırırdı. Ama hiç kızmadı bilhassa kucağına alıp eve inmiştik. Hâlâ bir araya geldiğimizde bunu anlatıp anlatıp güler. Cesur kızım diye sever beni...
Şırnak kato dağı civarında bir tepede timimle birlikte mevzi alıp geceyi geçirmiştik. Gün ağarıp hava aydinlandığında kahvaltı için çukur kazıp ateş yakmaya çalışırken bütün gece kıçımın altında bir mayınla uyuduğumu farketmiştim. Niyeyse patlamamıştı. Dizlerinin bağı çözülmek nedir dibine kadar hissettiğim yegane andır.
Bizim bina yanıyordu,sokaklar dar oldugundan itfaiye cok gec gelmişti 30 dakika beklemiştik.

Alevler yükselmeye başlamıştı 5. Katta oturuyoruz 3.kata kadar gelmişti girişte çıkmıştı yangın ve binada işe yaramayan elbiseler falan duruyordu bu yüzden daha çok büyümüştü.

Alevler yükseldiğinden artik itfaiyeden umudu kesmiştim yanarak ölmektense atayim kendimi aşağıya diye düşünürken itfaiye gelip kurtarmıştı.

Buda boyle bir anı.
Bir Yaz gecesi 02:00 civarı, Otobanda scooter ile giderken sol tarafımızdan Uzunca bir tır korna çalarak geçmişti.
Tırın Rüzgarında fena sallanmıştık.
Ben motorun arkasındaydım. işte o 7-8 saniye ölüyoruz sandık. Arkadaşla çığlık atmıştık. Şükür ki devrilmedik.
Stuttgart 2006, inişte türbülans, çok irtifa kaybettik, lufthansa'ydı kaptan pas geçti, güneş batmıştı gece inişiydi, gene ocak ayıydı galiba. Sis vardı göz gözü görmüyordu, kimse renk vermiyodu, ama çıt çıkmıyordu uçakta.

Ancak sonradan anladım ki gayet normalmiş, boşuna panik yapmışız, ben o zamanlar uçaklardan şimdiki kadar iyi anlamıyordum. Kaptan'ın orda yaptığı şeyin gayet normal bir prosedür olduğunu bilmiyordum.

Ama o an öleceğim, sanmıştım.
Sen bizim yaşadığımızı mı sanıyorsun?
Gecen mekani tariyolardi arada kaldim.
- sağ omuz boşluğumda baş parmağım kadar büyük, yuvarlak bir yara izi var. ciddi bir kaza gibi bir şey atlattım.
- trafikte 3-4 kez büyük şeyler atlattım.. nedenler: bolu dağı'nın zirvesinde şiddetli tipi, falan filan gibi benden bağımsız nedenler..
- çocukluğumda büyük bir trafik kazası geçirdik. ben ölmedim ama arabadakilerin yarısı hayatını kaybetti..
- halamın yatıyla gezintiye çıktık, kaptan dalgayı doğru alamadı, tekne o kadar yattı ki, elime neredeyse su değecekti.. tekne dediysem 16-17 metre falan, şehir hatları vapuru kadar bir şeydi, nasıl toparladık, bilmiyorum.
- bir kaç kere 7mg civarı deprem yaşadım.
- brüksel'den dönerken uçak düşme tehlikesi geçirdi, bir ay boyunca kabuslar gördüm. hala uçağa binmemek için büyük mücadele veririm.
Geçen sene bu zamanlar depremde, bina başımıza yıkılacak diye bekledik kapı pencerelerden gacır gucur sesler geliyordu. Bitince aşağı indik bidaha, öğlen olunca eve çıktık bir daha şiddetli deprem sonra zaten 20 gün camide kaldık.
Covid geçirdim. Ama şükür ki entübe olmadım.
çok deprem yaşadım ama 12 kasım 1999 düzce depremi. istanbul bağcılar albayrak sitesi'ndeydim. 7 katlı binanın 6. katındaydım. buraya kadarmış diye içimden geçirdim. ama çekeceğimiz çile varmış, hâlâ yaşıyorum. buna yaşamak denirse...
Okula bile gitmezken köyümüzde tarlaya gidecektik.
Römorka bindik.
Kapaklardan 2 tanesi açıktı.
Nasıl oldu hatırlamıyorum ama düştüm.
Baya Bi burnum kanadı.
Biz olsak hastaneye götürdük ufaklığı, neyse; burnuma eski Bi bez parçası tıkıştırdılar ve tarlaya gittik.

ikincisi de amip dizanteri olmuştum, ölüyorum sanarken hastane acil serviste doktor ve hemşire konuşuyordu, hemen 16 potasyum dedi doktor, hemşire itiraz etti, yapmazsan ölecek dedi.
Böyle duymuştum.
yeni doğduğum zamanlarda baya açlık savaşı vermişim. annem bilinçsiz, babamın zaten umrunda değilmişim. normal kiloda doğduğum halde epey zayıflamışım. ölmemiş olmam bir mucize anlatılanlara göre.
onun dışında 2 yaşımdayken 3. kattan düştüm. ölmemişim yine.
yine küçükken boğulma tehlikesi geçirdim. o zaman gerçekten ölecek gibi hissetmiştim.
bir keresinde zehirlenmiştim. eğer geç gitmiş olsak ölebilirmişim.
bunlar dışında birkaç defa ciddili araba kazası geçirme yolunda hamlelerim oldu. mesela bir keresinde istanbul'da köpekten korktuğum için araba trafiğinin çok olduğu bir yerde yola atladım.
yokuş aşağı mal gibi koşup hızımı alamadığım için ölüme doğru koştuğumu söyleyebilirim. kuzenim tuttuğu halde dizimi çok fena yaralamıştım. şimdilik aklıma gelenler bunlar.
bir keresinde ben otobüs durağına gitmiştim ama o zaman ortaokulluydum. 2 şerit mi ne durmuştu ama 3. şerit durmamıştı diye az kalsın bana araba çarpacaktı. sonra sürücü de bana söylenmişti o zaman ama 2 şerit durmuş sen niye durmuyorsun yani. jet hızıyla gidiyordu. ben de hemen koşmuştum.
Geçen ay bisikletim ile şehirde bisiklet camiasından arkadaşlarım ile turlarken taksi çarptı. Sağ kaburgamda bir adet çatlak mevcut onun dışında iyiyim,
bilindik bir caddeden geçerken grubun rahat ve emniyetli geçiş için 4 yol ağzını kapattım o esnada sağından bir anda caddeye fırlayan taksi, yolun ortasında bisikleti ile duran koskoca beni görmeyerek döndüğü gibi çarptı. Bilincin kapanır gibi oldu bi görüntü daraldı derken grup içinde sevdiğim bir doktor abim müdahale etti. Ambulans felan derken 1 çatlak ile kurtardık paçayı.Daha sonra bizzat şehrin valisi tarafından grubun güvenli sürüşü için motorsikletli trafik polisi tahsis ettiler. Kendilerinde burdan tekrar teşekkür ederim.
Okulun yemekhanesinde pidenin yanında verilen yeşillik boğazıma takıldı, nefessiz kaldım ayaklarım titremeye başladı.neyseki iki öğretmen arkadaş sırtıma vurarak kurtardı.
2 aylık bebekken ağır bir havale geçirmişim. Öleceğim sanıp başımda kuran okuması için hoca bile getirmişler. Hoca kör cahil biri çıkmamış Allah'tan. kızmış hastaneye götürün diye. Haftalarca hastanede yaşam mücadelesi verip hasarsız bir şekilde atlamışım hastalığı.

Daha bebekken Uğruna bu kadar mücadele ettiğim hayat bu muydu diye arada sorgulamıyor değilim.
7. Sınıftayken arkadaşımla kaldırımda yürürken 1 metre önümüze toprak saksı düşüp paramparça olmuştu o an ucuz yırtmıştım.
Bi de depremde hissetmiştim asıl ölümü burda hissetmiştim,yaşamın ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu,10 parmağımla yaşamak istediğimi vs vs.
Aslında ölüme en çok yaklaşılan an, ölümden önceki andır. Kişilerin başına extreme olaylar geldikten sonra yaşıyor olmaları ölüme yaklaştıkları anlamına gelmez. Trafik kazasında ölmeden önce durakta sakin sakin bekleyen kişi ölüme çok yakındır. Ölüm bir kere gerçekleşir...
BazEn azralin soğuk nefesini çok yakınımda hissediyorum ama henüz benim için gelmedi.
sene 2006 gemilerde kullanılan işaret fişeği elimde patladı o zaman 19 yaşındayım el paramparça kıyma olmuş sağ göz görmüyor sağ dizimden aşşağı kemik görünüyor her an kan kaybından gidebilirdim ordan sağ çıkmam mucize gibiydi.
E-5’te seyahat edinilen her andır.
Trafik kazası nedeniyle kafam yüzüm kırılmış, sak ve epidural kanama (beyin kanamaları) geçirmişim. Nrş opere etmek istememiş. Anestezi asistanı iş arkadaşlarımın ısrarı ile opere edilmişim.
Ölüme en yakın olduğum an, yangın merdiveninde depreme yakalanmaktı. Çok şükür ölüm bana hiç daha yakın olmadı.