araba lastiginin iki yanindan cubuk gecirip araba surer gibi surmek, toplu saklambac, beyblade, taso, su maymunu, kar yagdiginda posetlerle kaymak, cs 1.6, gta vice city, bakugan, hot wheels oyuncak arabalar...
Küçükken banyo yaptıktan sonra babam önüne oturtur önce saçlarımı tarar, fön makinesiyle de kuruturdu. Saçlarımla oynanınca hemen uykum geldiği için babam kuruturken gözlerim kapanırdı. Babam sık sık fön makinesini durdururdu seslenirdi bana. Gözümü bir açardım ki şekilli şekilli kurumuş saçlarım.
Keşke yeniden çocuk olabilsek. Ne kadar huzurlu ve safmış her şey.
alaturka tuvaletin deliğine düşmem ve kaşımı yarmam. yalan değildir gerçektir. 5 6 yaşlarındayken büyük abdestimi yaptığım sırada gördüğüm karıncayı cömlemeye çalışırken deliğe doğru düşüp sol kaşımı patlatmıştım. ama iyi ki patlatmışım çünkü hastanede böbreğimde ki sorunu öğrenmemize vesile olmuştu ve ameliyat olmuştum.
Çocukluğunuza dair en eski hatırladığiniz olay neyse hayatiniz o olaydan ibarettir. Örneğin övgü aldığınız bir olayı hatirliyorsaniz ömrünüzce ovulecek işlere imza atarsiniz. Velhasıl çocukluktan akılda kalanlar önemli azizim.
• yeni traş olunca babamın yanağında uyumak.
• Kuzenlerimde kalayım diye uyuyormuş gibi yapmak.
• Annemin halasının bana cigulinin taklidini yaptırıp durması.
• Babamın çocuğu olmayan kuzeni ve eşinin ben seviyorum diye her hafta bize tulumba tatlısı alarak gelmeleri.
• Ablamın ilkokuldaki sarışın arkadaşına aşık olup karşıdan karşıya geçerken onun elini tutmam. -sevgili deniz.-
• Annemin aldığı tüp çikolatayı gece yastığımın altından çıkarıp uyku arasında yemem.
• Çenemdeki çukuru görmek için anne ve babamın beni kafalarına estikçe ağlatması.
• Ablamın ağladığını gördüğümde benim de ağlamam.
• babaannem korkuyor diye oyuncak yılanı sürekli onun yolunun üzerine koymam.
Okuldan çıkar çıkmaz daha eve varmadan önlügü çıkarıp cantaya depistirdigim, eve vardığımda iceriye girmeden cantayı kapıdan usulca koyup dogru toprak sahaya kostugum gunlerdi..
Futbolcu kartlarım, tasolarım, misketlerim oldugu gunlerdi..
Babamın, aa buraya bisiklet bırakmışlar, kim koymus bunu buraya deyip, bi bin bakalım kullanabiliyo musun dedigi gunlerdi mesela..
Evin icinde meşin topla oynarken kırdıgım vazonun açıklamasını nasıl yapacağımı kara kara düşündüğüm hatta bagrinti yemeyeyim diye erkenden yataga girdigim gunlerdi..
arada bir sahil tarafındaki otel inşaatından bakır kablo ve demirleri çalıp hurdacıya satmak, total' in petrol tankerinin "dolu" yazısını "boş"a çevirmek gibi piçlikler yapardık.
ulan bildiğin suç işleyip milletin hayatını riske atıyormuşuz.
Aklımdan çıkmayan anım var. 7 yaşında bir defa bakkaldan boş kola şişelerini aşırıp, aynı bakkala vermiştik. Depozito olarak çekirdek almıştık azcık. Gidip bir duvarın üstünde yemiştik. Hayır bunu 1 defa yaptık da iyi yakalanmadık.önce bakkal döverdi zaten. Ailem duysa bir araba da babamdan dayak yerdim. Kepaze olmak cabası. Fakir değildik çünkü.
Sanırım 3 kafadar, ufak çaplı heyecan aramıştık dizi filmlerden etkilenip. Çocuksun işte, planlanmış zekice süper soygun filmleri meşhurdu o dönem. 7 yaşında kusursuz soygun planlamışız demek ki. Çünkü yakalanmadık.
Şimdilerde ise hırsızlara hesap soracağım bir mesleğim olmak üzere.
Hayat garip gerçekten.
tozunu ciğerimize çeke çeke koşturduğumuz o toprak yollar. etrafı bağ bahçe. çeşit çeşit meyveleri dalından koparıp yediğimiz ağaçlar. ah o saksılardaki çiçeklerin sokağa yaydığı mis kokular. terli terli içtigimiz sular ve tabii ki bölüştüğümüz salçalı ekmek. ceplerimizi yırtan misketler, gazoz kapakları bir de bayram harçlığıyla mahallenin bakkalında içtiğimiz gazozlar ve tabii ki leblebi tozu. kızkaçıranlar, çatapatlar, körebeler, saklanbaçlar.. şimdi beton yığınlarıyla kaplı o sımsıcak mahalle.ne güzeldik be çocukken, niye büyüdük ki ?