annem hastaydı, epilepsi hastası, halen kurtulmuş değil.
her bayıldığında öldü sanırdım, çocukluk işte.
hatırladıkça gözlerim dolar.
insan zamanla alışıyor.. çok şükür artık bayılmıyor ilaçlar sayesinde,
ama bu hastalığıyla pek çok şeyde soğuk kanlı olmayı, soğuk kalmayı öğrendim.
ve annenin kıymetini.
küçüklüğümde savaş uçağından aşırı derecede korkmamdır. dışarda tepemden savaş uçağı geçtiğinde nerede olursam olayım eve kaçardım. annem ne oldu diye sorduğunda ise uçak geçti bomba atacak derdim. şirin bi ege kasabasında yaşıyordum, bomba,uçak nedir allaha şükür bilmem. bunlar aklımda büyük ihtimalle haberlerden falan kalmış olmalı ki bende böylesine büyük bir korku yaratmıştır.
edit: ayrıca karanlıkta kaldığımda kör olduğumu sanmam da onlarca çocukluk fobimden sadece ikincisidir efendim.
anaokulundayken gitme vakti geldiğinde aileler gelirdi çocukları almaya. her zaman erken gelen veliler, her zaman geç gelen veliler bir de ne idüğü belirsiz veliler vardı. benimki hep ne idüğü belirsiz veliydi. en yakın arkadaşım hep en erken giderdi. o gidince korkmaya başlardım, dünyada bir ben kalmışım gibi. annemin hiç gelmeyeceğini düşünmeye bile başlardım.