küçüklüğümde savaş uçağından aşırı derecede korkmamdır. dışarda tepemden savaş uçağı geçtiğinde nerede olursam olayım eve kaçardım. annem ne oldu diye sorduğunda ise uçak geçti bomba atacak derdim. şirin bi ege kasabasında yaşıyordum, bomba,uçak nedir allaha şükür bilmem. bunlar aklımda büyük ihtimalle haberlerden falan kalmış olmalı ki bende böylesine büyük bir korku yaratmıştır.
edit: ayrıca karanlıkta kaldığımda kör olduğumu sanmam da onlarca çocukluk fobimden sadece ikincisidir efendim.
karanlık. adrenalin patlaması ve bilinen bütün ayetlerin okunması. çok şükür bu fobiden kurtulup ateist oldum. allahla benim aramda kimseye hesap vermek zorunda değilim gibi hissediyorum.
annem hastaydı, epilepsi hastası, halen kurtulmuş değil.
her bayıldığında öldü sanırdım, çocukluk işte.
hatırladıkça gözlerim dolar.
insan zamanla alışıyor.. çok şükür artık bayılmıyor ilaçlar sayesinde,
ama bu hastalığıyla pek çok şeyde soğuk kanlı olmayı, soğuk kalmayı öğrendim.
ve annenin kıymetini.
anaokulundayken gitme vakti geldiğinde aileler gelirdi çocukları almaya. her zaman erken gelen veliler, her zaman geç gelen veliler bir de ne idüğü belirsiz veliler vardı. benimki hep ne idüğü belirsiz veliydi. en yakın arkadaşım hep en erken giderdi. o gidince korkmaya başlardım, dünyada bir ben kalmışım gibi. annemin hiç gelmeyeceğini düşünmeye bile başlardım.
Kasırga, şimşek ve gök gürültüsü.
O zamanlar çocuktum ve iki katli ahşap evimiz vardı. Şiddetli rüzgarda evin camları, kapıları kendiliğinden açılır. Evin çatısı uçacak sanırdım. Gök gürültüsünde ev çatır çatır sallanır, yıkılacak gibi olurdu.
Kasırga ve gök gürültüsünü duymamak, her çaktığında şimşekleri görmemek için yorganın altına saklanırdım.
Kakamdan korkardım.klozette görünce kıçıma yapışan tuvalet kağıdıyla kaçardım.ama şimdi korkumla yüzleştim evet.aldım bohumu karşıma oturttum.aslında o kadar korkunç değil sadece kötü kokuyor.