yalnızlığıma on üzerinden beş veriyorum. zamanımın yarısı artık sadece benim. yaşasın yalnız değilken yalnız kalabilmek. kendimle çok mutluyum, sevgi kelebekleri gibiyiz ben ve kendim.
Yalnız kalamıyorum ama yalnız hissediyorum, belki bunun en büyük suçlusu benim, insanlardan yana bir şeyler hissediyorum, belki doğru belki yanlış, karşımdaki insan benden uzak kaçıyorsa, benimle iletişim geliştirmiyorsa, beni yok sayıyorsa, o insanın götünü kaldırmanın ne gereği var diyip muhabbeti minimum düzeyde tutuyorum.
Saçmasapan bir sürü insan var mesela çalıştığım yerde, niye bana samimi davranmayan insanla ilişkimi yakın tutayım ki? Ailem hep bana insan seçme, insan seçersen kiminle görüşeceksin ki derdi. Ancak ben içsel huzurum için, sağlığım için, en önemlisi mentalim için kaçıyorum bu tarz toksik iletişimlerden ve yapayalnız hissediyorum bir süre sonra.
Keşke kimseye muhtaç olmadığım, eyvallah etmek zorunda kalmayacağım bir işim olsa, ne bileyim yazılım işi ya da freelancer bir iş, herhangi bir şey. Şu an bu düşüncelerle herhangi bir işe konsantre olmakta zorlandığımı hissediyorum, bilmiyorum.. Benim gibi çok insan var..
"sen eğer yine istanbul'san
Senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
Gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
Bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir"