yazarların vücutlarında iz bırakan yaralar ve bu yaraların nasıl olustugunu anlatan hikayelerdir.
kendim başlayacak olursam; daha yeni yeni yürümeyi öğrendiğim sıralarda gittigimiz misafir evinde oynarken, yeni yürüyor olmanın da verdiği paytaklıkla dengemi kaybetmem ve halının üzerinde duran, fokur fokur kaynayan suyla dolu çaydanlığın üstüne düşmem sonucu boydan boya sağ bacağımın yanması ve akabinde kalan yanık izi. neyse ki ben büyüdükçe iz küçüldü ama yine de belli maalesef. dövme yaptırıp kapatmayı düşünüyorum. baktıkça içim acır halen.
yanları açık olan basketbol sahasında çift pota maç yapılırken dışarı çıkıcak olan topu ne pahasına olursa olsun çevirmek istemiştim. koştum topu çevirdim mutluyum artık ama neden hala yere düşmedim sorusu geldi aklıma havada , o andan sonra düşmüşüm , 6 metre sürüklenmişim yükseklik de bir buçuk metre falandı. sırtımda dikişlik bi yara olmuş ama kendi kapandı sonra diktirmeden. hayat boyu kalıcaktır diye düşünürüm. (düştüğümden 1 hafta sonra uçtuğum yere demirler konuldu kimse düşmesin diye o koydu bana asıl)
iz bırakanlar unutulmaz şarkısı eşliğinde anlatayım ben de..
sağ ayağımı çok seviyorum. en sevdiğim yaralarım hep orda. ablamın düğününde düşüp hayvanlar gibi kanattığım dizim ve maymun götüne benzeyen yarası, ilk oyunumda sahne arkasında pano desteklerine çarpmam ve çok acımasa da bana sanki " show must go on" edası yaşatan yara izim, küçükken sevdiğim halamın (küçükken sevdiğim) yanlışlıkla kızgın yağ döktüğü ayağım ve üzerinde alternatif tıbbın kapılarının açılması ... bunlar hep güzel şeyler.
yara izlerini çok severim. çirkin durmuyorlar, gerçekten yaşadığımı hissettiriyorlar.
sağ köprücük kemiğimden leğen kemiğimin sol ucuna kadar façam var. kendim attım. genişliği 3 parmak civarı. göbekten sonrası biraz inceliyor orada jilet yüzeysel kaçmış sonra 4 parmak gibi bi kalınlığa ulaşıyor. orası doruk. tatilde denizde çok heyvan gözüküyorum yumak yumak kıllarımın arasında çılgın faça izimle.
kafada sekiz gibi iz var ama direk kellede üçgen şekilde, harry potter'ın işaretine de benziyor çocukken ranzadan düşüp kafayı yardıydım onun akabinde oluştu.. seviyorum yine de keratayı bana çocukluğumu hatırlatıyor.
sağ ayağımın o büyük çıkıntılı yerinde derin bir yara var. küçükken kuzenim bisiklette taşırken beni ayağım zincire sıkışmış.garip bir yara izi.geçmedi gitti 15 yıldır.
sol bileğimin damarin biraz gerisinde 4-5 cm lik hızar şeridi izi. küçükken dükkanda bizimkilerin odun kesişini izlerken şerit kopar ve babam şeridi değiştirmek için hızarın ağzından şeridi çıkarır tam çıkardığı sırada şerit elinden kayar ve benim bileğe isabet eder sonrası malum hastane dikiş ve küçüklüğümden bi hatıra.
Belimin sol tarafındaki ameliyat izi. Aynı yerden iki sene arayla iki kere ameliyat olmamın ardından her ikisinde de contractubexe dört elle sarıldım ancak en fazla iki hafta dayanabildim.
polis olamamama sebep olan yara izleridir.
1- küçükken bisikletten düşme sonucu sol kol dirseğin iç kısmında 15 dikiş izi.
2- judo yaptığım yıllarda iller arası musabakalardan birisi sırasında judo elbisesinin * sol göğsümün altındaki deriyi yırtması sonucu oluşan iz. dikiş yok ama 3-5 cm genişliğinde bir iz var.
3- sevdiğim kızı rahatsız eden geri zekalıyı döverken ön 2 dişinin kırılması sebebiyle sol el baş parmağımda oluşan 3 cm genişliğinde ki kesik izidir. *
4- okuldayken tam sınıftan içeri gireceğim sırada kapıya tekme atan orospu çocuğu arkadaşım yüzünden ucu kopan sağ el yüzük parmağımın sinirlerin zedelenmesi sonucunda şu anda ucunu hissetmiyorum ve bazen anlayanlar oluyo parmağının ucu neden yok diye soruyorlar. o kadar aptalca birşey ki insan anlatmaya çekiniyo.
5- profesyönel bok yaptığım sıralarda maç esnasında kaşıma aldığım kroşe yüzünden atılan 2 dikiş izi ve aynı maçta rakibin yanağında açtığım yırtık sırasında elmacık kemiğimin sağ el işaret parmağındaki kapsülün patlaması sonucu çektiğim inanılmaz acı da cabası. *
4 sene falan önceydi yolculuğa çıkmadan önce annem çöpü vermişti çabuk at gel diye. ben de yokuş aşağı koşa koşa çöp atmaya gidiyorum çabuk olmalıyım ya. koşarken ayağım takıldı yuvarlana yuvarlana indim o yokuşu. üstüm başım yırtıldı her yerim yara bere tabii ama sağ dizimdeki kaldı geçmiyor. o halde çöpü de attım ama nasıl sorumluluk sahibiyim.
sağ omzumda 4-5 cm genişliğinde bir yanık izi
başımın üstünde bir yarık saçlarımdan dolayı gözükmese de varlığını biliyorum
bacaklarımdaki mevsimsel sinek ısırıkları.
-kafamdaki iki tane yarık izi. ama saçım öyle sık ki, yara izi gözükmüyor.
ilk yara ben köydeyken olmuştu. köy evlerini bilen bilir, giriş merdiveni içeriden olur genelde iki katlı oldukları için. neyse, ben ve iki kuzenim salıncak kurduk evin içine, yani o girişine. sonra ben sallanırken onlar salıncağı spiral gibi çevirdiler ve ben dedönmeye başladım. sonra kafamı deli gibi uzattım ve salıncaktayken kafamı kolona çarptım. o iz, kuzenlerimin eseri.
sonra öbür iz, annem yüzünden oldu. ben kardeşimle kavga etmiştim ve üzerine sıcak çay dökünce evden kçtım o anda. sonra baktım kimse beni önemsemiyor, minik minik taşları cama fırlattım. annem de sinirlenip yerden taş alıp bana atınca alnımdan biraz daha yukarıya isabet etti ve kafam kanadı.
sonra, omuzumda eskiden biraz dah büyük ama şimdi artık sadece benim fark edebildiğim bir iz var. o da şöyle oldu; bizim orası çok dik bir yokuşa sahip. oraya da merdiven yaptılar ve ben acele acele oradan geçerken merdivenlerden yuvarlandım. böyle işte. *