Carpisarak derken yani o yuruyor falan olacak. Ben de salak salak araba kullaniyor olacagim. Ne bileyim ayagimi gazda unutmus olacagim mesela. Yani artik hayata donerse benimdir, donmezse farkli dunyalarin insanlari oluruz.
aynı dershanedeydik satranç oynarken yanıma geldi izleyebilir miyim dedi sonra günler aylar geçtı arkadas olduk bir günde aşkını itiraf etti falan neyse bir ay geçmeden ayrıldım sözlük çok acı çekti çocuk ama geçti acısı sanırım aşık olunacak kadar iyi bir kadın değilim benden uzak dur demiştim ama dinlememişti neyse inşallah artık üzgün değildir.
Arkadaslarimla aramin bozulmasi. Evet bu sekilde tanistim onunla.
Kimsem yoktu, hic kimse benim yanimda degildi. Sonra bu sozluge uye oldum. Iyi ki de olmusum. Aylar gecti, onu bulabilmek icin aylarca bekledim. Ayni sirada ygs maratonu devam ediyordu tabii ki benim icin. Ygs bitmisti ve gercekten cok kotu gecmisti. Ygsden sonra yazdigi bir entry sayesinde onunla tanistim. Onun da sinavi iyi gecmemis ve benim yasadigim benzet seyleri yasamis sinav sirasinda. Bu sekilde muhabbet etmeye basladik. Sonra birbirimizi 2 ay boyunca her gun iyice tanıdık. Arada kilometreler bile vardi. Ama biz birbirimize o bozulmamasi gereken bozulmayacak sozu verdik. Biz sonsuzluga giden iki biletin sahibi olmuştuk.
O kadar mesafeye ragmen onun sehrine gittim. Aileden gizleyerek bunu yapmak buyuk caba ve fedakarlik gerektiriyor. Sirf onu gormek icin 800 kilometre fazladan gitmek zorunda kaldim. Ama onu gormek, ona bir an icin sarilmak her seye degerdi. Iste bu onu ilk gorusumdu.
Eger ben arkadaslariyla arasi bozulup kenarda kalan birisi olmasaydim, ygs kotu gecmeseydi onu asla taniyamazdim. Şu an bence baglari sıkı ve kolay kolay kopmayacak bir iliskimiz var. Yaklasik 4 aydir da suruyor. Ufak tefek seyler canimizi sıksa da biz kim oldugumuzu biliyoruz ve yola devam ediyoruz. Ben asla pes etmeyecegim.
Unutmayin, onemli olan nerede tanistiginiz degil kiminle tanistiginiz. Ve eger sorun mesafe ise size soruyorum nasil olur da kalbimin sahibi olan o kisi uzaklarda olmasina ragmen bana herkesten daha yakin olur?
Kıbrıs'ın en işlek caddesi dereboyu'nda fok(en iyi arkadaşım) ile beraber yarı ağlak bir şekilde kaldığım yurda doğru yürüyorduk. açık konuşmak gerekirse önlenemez fakirliğimin yine dem vurdu günlerdeyim. iş bu üstüne birde rahatsızım. Kulağım akıntı yapıyor iltihap, kan karışımı akıp duruyor. Canımın yanmasından çok tedavi olmadığımdan ötürü işlerimin aksıyacağı düşüncesi nabzımı yükseltiyor. Hem çalışıp hem okuduğum için bi' düzen akışım var. Hasta olma gibi de bi lüksüm söz konusu değil, çünkü iş başvurusu oldukça fazla olduğu için derdini anlatman da zorlaşıyor. Kaldı ki çıksan bi daha iş bulucaksın da, konumunu ayarlayacaksın da vs. Neyse bunlarla moralim tuzla buz zaten 2.5 ay maaşımı alamamış olmam, ilaç alamayacak olamamın çabası.
Velhasıl suratım beş karış, kötürüm gibi yürümemden olacak yol boyunca 3-5 kişi durup iyi olup olmadığımı, kaldığım yere bırakabileceklerini söylediler. Geleni gönderdim. Aslında tam olarak istediğim de buydu galiba. Beyaz atlı prensin (şahin dışında beyaz arabada olur) beni gelip kurtarması fakat gelen her tip o an gözüme o kadar değişik geldiki birine sesimi bile yükselttim en son sen kim oluyorsun dercesine.
Yurduma çok az kalmıştı ki kulağının ağrısı arttı. Sabaha kadar uyuyamayacağımı düşünüp tribe falan girdim. Bayılma numarası yapmayı düşünüyorum ki biri beni götürsün de sonra neyse parası ilk fırsatta geri dönüşünü yapayım. inan sözlük beni bu rakteye getiren hayatın ta kendisi. Çokta abartmadan dizlerimin üstüne çöküp sonrada soldan kaldırıma süzüldüm. Yüzüm sırılsıklam göz yaşlarından. Fok telaşla yardım çağırmak için yolun geldim gerisince koşturmaya başladı. Yolun az ilersinde durup cebinden çıkardığı keki yemeye başladığını sonradan öğrenecektim. (olanları onunla anlaşarak yapmadım, bu hareketi sizi şaşırtmasın Kızın mizacı bu)
Önce yanımdan bisiklet süren bir grup geçti bi müdahalede bulunmadılar Daha sonra bir yayan ile kaldırıma çıkan siyah spor arabadan inen iki çoçuk beni dürtmeye falan başladılar. Konuşulanları falan tâbi duyuyorum. Alkol koması falan diyorlar kendilerinden emin bi şekilde. Beni kucağa almak için izin alan çocuğu hemen tanıdım. Yolda yardımcı olmak için beni durduranlardan biri. iyi olduğma ikna olmamışlarsa demek ki takip etmişler. Doğruca hastaneye götürdüler. Yayanın suratını görmedim bile zaten. Acilden girdik iğne vurduktan sonra 15 dk kadar beklememi söyledi doktor. Çocuklar inşallah gitmemiştir diye dua ediyorum. Burda ulaşım 6 dan sonra bittiği için sabaha kadar beklemek zorunda kalırdım dahası kısa süreliğine de olsa kurtarıcılarıma teşekkür etmek istedim. Neyse ki çıkışta oturmuş sigara içiyorlardı. Tanıştık beni kucağına alan çocuğun arkadaşı (güney) oldukça yakışıklı bişey çıktı. Diğerinin adı yusuf. Muhabbeti nedense bi ara ilk yardıma getirdim. Bu gibi durumlarda en azından nasıl müdahale edileceğini falan anlattım. Bu geceyi en azından ağrısız geçireceğim için moralimi yüksek tutmaya çalışıyorum. Yusuf habire telefon konuşması için bizden uzaklaşıp duruyor. Meğer sevgilisi varmış. Güney bunu söyleyince içimden elhamdülillah dedim. Neden rahatsızlandığımı anlattım, alkol kullanmadığımı da söyledim. O da beni neden takip ettiklerini ilk nasıl dikkatlerini çektiğimi anlattı. Beyfendi arkadaşını göndermeyi tercih etmişti ama beni beğenen de buymuş tâbi muhabbet ilerledikçe anlattı hep. Sonra arabaya binip yola koyulduk Yusuf'un gelmesiyle. Telefonu arabanın şeysine bağlamışlar internetden müzik açıyorlar kafalarına göre. Benim müzik tarzıma o kadar yakın ki hal böyle olunca gırgır şamata arttı. Hiç eski fransız şarkılarını dinleyecek tipler değildiler dolayısıyla şaşırmadan edemedim. Sonra güney bana "biz buralarda zaten turluyorduk sende istersen bize katıl istediğin zaman seni bırakırız" dedi. içimden kabul etmek geldi zaten sabah olmak üzereydi ve ben uyuyamayacaktım, uyusamda erken kalkamayacaktım. Beni daha çok tanımak istediklerini de hissetmiştim. Kabul ettim.
Altlarında araba, müzik son ses, muhabbet tıkırında herkesin keyifi yerinde görünüyor. Ortak karar ile sahil kenarında durmaya karar verdik. Yusuf yine çalan telefona cevap vermek için uzaklaştı bizden. Biz de manzaranın keyfini çıkartıyorduk. Ben bi taşın üstüne çömdüm kısa bi süre sonra elime ıslaklık geldi iğrentiyle ürperdim birinin tükürüğüne dediğimi düşünerek. Güney telefonunun fenerini yakarak elime baktı. Bira şişesinin kırılmış camları ile elimi kesmişim. Dökülen kan canımı yakmıyordu. Direk peçeteyle falan bastırmaya kalkıştı. Yeminle ilk yardım bilgisi sıfır sıfır sıfır! içinden camı çıkardıktan sonra yan tarafta alkol alan çoçuklardan bir iki damla alkol istedim. Burası şov kısmıydı ne mânâysa.
Bi anda denize girmeye karar verdik. Yeni arkadaşlarımın arabada zaten havlu, mayo gibi gereçleri varmış. Üstümde ki şortum ve tişörtümle girdim bende. Suyun tadını çıkardıktan bir süre sonra yusuf doğruluk cesaretlik oyununu oynamak istedi. Ben bu çıkışına oldukça kızdım ama belli etmedim. Onu kendi silahıyla vurarak bu tekeliğini ödetmek istedim. Yaptımda önce denizden çıkardığım bi avuç kumu ona yedittirdim bir iki elden sonra da güneyle öpüştürdüm onu. Ha bide kız arkadaşı olup olamadığını bildiğim halde itiraf ettirdim ki en çok bozulduğu buydu. Oda güneyi öpmemi istedi. Bu benim için çok özel dedim bişi hissetmediğim biriyle Olamaz falan diye laf ebeliği yaptım baktım böğürüyor bi sonraki elde hayatı boyunca unutamayacağın bişi yaptırım diye tehdit ettm bunu söylerken aklımda hiç bişi yoktu. En son ayağımı öpmesinde anlaştık. Sonra ergenus sorulardan sıkılınca üşüdüm deyip çıkmak istediğimi söyledim. Baya eğlenmiştim. Aramızda iplerin benim elimde olduğuna dair bi hisse kapıldım. Şimdi düşünüyorumda aslında hep böyle hissetmemem gereken zamanlarda böyle hissederdim. Neyse.. konumuz bu değil.
Üstümde tükenmeyen bi enerji, bi ara
Arabayı otoyolda durdurup dans bile ettik.
Güney çok holş çocuktu ama yinede damdan düşer gibi bir ilişki düşünmedim. tanışma hadisemiz yeterli bi mazeret gelmedi.
O yuzden oldukca rahat bi hava takıldım. Bana bacanak dese şaşırmadım artık. Zaten sözde bayılmamamla ilgili dalga geçip duruyordu. Ben de bişi kayıtsız kalmamak için onun kafasıyla dalga geçmeye başladım. Başka bir şey bulamamıştım. Sonra ona;
"Hey, koca kafalı Güney! diye seslendim ona.
"Morria! Uğraşma şunla
Şu çocukla, kendi çapında o da. Baksana pek halim zaten hali. Hem ona haksızlık ediyorsun. Senin iyi olduğundan emin olmak isteyen oydu"
Diye konuşuyor yusuf'ta. Bende bıraktım onu kendi haline. Aman, banane zaten bunlardan, tipinden şuşundan bunundan? dedim,dilim birden bir karış dışarı çıkmış. Umrumda da değil hani, turşusunu kuracak değilim ya. Onun renginin tadına varıp sahip çıkmak isteyenler düşünsün! Yine başını salladı yakışıklı prensim, usulca göz kırptı bana. Dil çıkardım ona. Kelimenin tam anlamıyla anlaşmıştık sonunda.
Sırıttık birbirimize, çölde susuz kaldıktan sonra yolda bir şişe su bulmuş,o da ekşi çıkınca dilini bile değdirmemiş iki eski aşıklar gibi. Kolunu uzattı bana, birlikte çıktık yolculuğa, kol kola... Denizin sonuna doğru... Bizim denizimizin...
Olay kişi ve kahramanlar hayal ürünüdür. Teşekkürler.
izmirdeydim. Ablam ege üniversitesin de okuduğu için sık sık gider gelirdim o yıllar.
Orda oturan iki de kuzenım var, onlarama gelmiştim direk, beni kapıda karşıladığı gibi gel bi kahvaltı yapalım evde uğraşmayalım dedi amcamın oğlu, tamam demeye bile fırsatım kalmadı yolda buldum kendimi. Konak meydanına geldik bi kahvaltı yaptık oradaki bir mekanda oturuyoruz çay kahve sohbet muhabbet derken, Karşıyakaya geçelim mi diye sordu?
Uyar bana dedim neden olmasın...
Bindik vapura usul usul ilerliyoruz. Karşımda bi adam var bi kaç kez göz göze geldik gözlerimi kaçırdım.
(Her ne kadar sıcak kanlı konuşkan hatta arsız bi insan olsamda öyle düğünde dernekte arabada vapurda yolda orda burda bakışlarıyla kaşıkla gözüyle birini ayarlayacak kabiliyet yok bende. Yapamıyorum çünkü olmuyor...)
Neyse gidiyoruz karşılıklı oturmuşuz sohbet muhabbet ederken vapur olduğu yerde bi seneleri. Serdar (amcamın oğlu ) noluyor lan dedi. Bende refleks olarak tümsek vardı heralde demişim, aklım karşımda ki adamda ya...
Ne tümseği lan diye enseme bir tane patlattı Serdar. Ben şapşal gibi kalınca öyle o karşımdaki adamda gülmeye başladı. Hem bozuldum hem sinirlendim, hatta 5 10 dk dır kestiğim adama trip atarak kaşlarımı çattım.
Serdar o ara kaldı köşede su cay meyve suyu vs olan adamın yanına yanaşarak gözdeeeeee su soguk mu olsun normal mi diye bagırdı.
Aha dedim fırsat bu fırsat gözdeeeeee diye değil gözde k.... diye seslendi bana dedin. Soy ismimi de ekleyerek.
Tabi bizimkisi ne olduğunu anlamaya çalışırken Serdar neyin peşindesin kardeşş diyerek bana ufak bi göz dağı verdi. Ama sallamadım.
Neyse vapur kıyıya yanastı,ayaklandık hepimiz ufaktan yan yana gelir gibi olduk nasıl heyecanlandım ama o an görmeniz lazım. Tabi bizimkisi enayi mi çakmış davayı,inerken "elimden tuttu" sürükleyen sürükleye indirdi. beni.
Tabi ben inerken son bi bakış attım arkamı dönüp o kısa vapur aşkım da bana bakıyordu göz kırptı sadece kafasını sallayarak.
Tam iki gün sonra faysimi açtığımda ta ta ta tam beni bulmuştu iki gözümün çiçeği... nasıl mutlu oldum nasıl heyecanlandım anlatamam.
Bana söylediği ilk cümle şu oldu " yanında sevgilin varken başka bi erkeği kesmek yürek ister, tebrik ederim"
Ana nı avradını dedim içimden, tabi adam bizim kuzen olduğumuzu nerden bilecek ki?
Neyse durumu izah ettim zaten ben hemen benden çok o mutlu olmuştu bu durama ve iki gündür eklemediğim msj atmadığım gözde kalmamıştı be ohh şükür dedi.
Öyle böyle öyle böyle derkennnn inanabiliyor musunuz tam 4 sene sevgili olduk biz, ama onun kancık anası ezelden beri beni sevip benimseyemedi hatta son zamanlarda evlilik odaklı düşünüp görüştüğümüz için anası hep problem oluyordu hemde her geçen gün büyüyen bir problem.
Sonuç bir çoğunuzunumkinden farksız tabi ayrıldık bizde.
He yerle gök birleşse o adam seni sevmıyor dedirtemez bana kimse sevdi bal gibi sevdi o kancık anasıyla başedecek kadar güçlü olmasıda sevdi.
Şimdi bi kızı var adı gözde,Allah uzun ve güzel bir ömür versin.
içimde artık zerre kızgınlık kırgınlık kalmadı ona karşı.
Benden uzak sevdiklerine yalın olsun.