Şuan otobüs kartını kaybetmişim içimde çok kötü bir his var paso doluydu ilk defa doluydu kendimi çok kötü hissediyorum evlat acısı gibi bir şey be kardeşim hayatımda ilk defa bir kartım doluydu .
Uzun yolculuklar çekiyor içim.
Bilmediğim şehirlerde tepetaklak olmak istiyorum.
Sımsıcak çok alışık olduğum içecek olan çayı hiç tanımadığım insanlarla içmek istiyorum.
Hiç yürümediğim kadar yol yürümek istiyorum.
Ayaklarımın mecalini ölçmek istiyorum...
Hiç sevmediğim hiç kalbime sığmadığı kadar insan sevip kalbimin mecalini ölçmek istiyorum...
Kirpiklerimin her teli yağmurla buluşurken gözlerimi kapatıp göz yaşı gibi akmasını bekliyorum.
Dertlerimi, tasalarımı bana acı veren herşeyden ama herşeyden ıslanarak ve koşarak kurtulmak istiyorum...
Gözlerim kızarana altları morarana kadar çığlık çığlığa ağlamak istiyorum dar sokaklarda...
Alttan bir dersim var. Devam zorunluluğum yok ama hoca derse girmedim diye bırakabilir. Öte yandan aynı saatte herkesin başka bir dersi var ve ona girmek istiyorum. Bayağı bayağı ikilemin dibindeyim şu an.
sanki pazarciya “3 kilo domates ver ama curuk olmasin temizlerinden koy” demisim, “merak etme aapi hepsi taptaze bunlarin” deyip hizlica posete doldurmus da, eve gelip bakinca da hepsi curuk cikmis gibiyim bugun.
ailemin evinden kendi evime giderken bu şehri terk ediyormuş tribine girdim, kocaman iki çantayla bi büfede iki çay içip kalktım. uzaklara dalıyorum falan. halbuki bir saatlik metrobüs.
canım uzun yollar çekiyor, uzak dağlar, uzak evler.
Çok karışığım, bir yanım olabildiğince huzursuz ve yorgun. Diğer yanım mucizelere ve düşlerin gerçek olabileceğine hala inanıyor ve heyacanını koruyor. Bu iki yan arasında ben, eziliyorum.