yazarların çalışırken başından geçen olaylardır.
geçen hafta eniştenin yanındaki eleman işten çıkınca ve tanıdığı çalışmayan insanlardan biri ben olunca beni çağırdı ay başına kadar. tabi rica işi olduğu için gittim.* iş şuydu. sipariş veren yere damacana su götürmek. suculuk işte bildiğin. ve bunun yapılacağı yer yeşilköyyeşilyurt tarafları. altımda sucuların vazgeçilmez arabasu suzuki carry.*
arabayı anlatmak gerekirse; ilk olarak araba dönmüyor, direksiyon hidrolik olmadığından arada çok cebelleştim. araba bazen çalışmak istemiyor. ki bunun acısını benden evvel çalışan ön cama yumruk atıp kocaman bir çatlak bırakarak belirtmiş. vites geçmiyor. hatta direksiyon vitesin yanında aşırı hafif kalıyordu. pedallar tam basmıyor, insanın kendini kasması gerekiyor basabilmek için. ve el freni tutmuyor. tabi vites geçmemesi ve el freninin tutmaması birleşince araba kısa süreli kaymalara uğradı. iyi ki kaza bela yok.
yeşilköy yeşilyurt tarafının müşteri profili iyiydi denilebilir. eğer 4-5 kat su çıkarttıysanız ya da 2 damacana götürdüyseniz ve müşteriye sadece damacanayı değil, yanında 6 tane 0,5'lik pet şişede su da götürülüyordu illa ki ucunda ufak bir bahşiş oluyordu. hatta yaşlı ve tek başına yaşayan bir amca torunları için bimden aldığı gofretlerden vermişti bana. sevinmiştim lan. benim anlamadığım şey %85 civarında yaşlılara rastladım bu civarda. sanki yaşlılar için açılmış o güzelim sahil kenarı cafeleri gençler daha çok seviyordu. ama haftasonu ortalık genç kaynıyor, arabayı parkedecek yer bulamıyor insan. ve konu böylece trafiğe geliyor.
bu civarın trafiği haftasonu ve hava güzelse berbattır. hatta altımdaki göt kadar arabayla 2 arabanın ortasında kaldım biri mecburen çizilecek kıvama geldi. iyi ki böyle bir olay olmadan yırttım. arabalar audi tt ve lamborghiniydi. üç buçuktan dört attım sözlük. bu civarda adres bulmak kolay o adrese gidebilmek zordur. çünki sokaklar ve caddelerin hepsi tek yöndür. sadece 1 sokağa girebilmek için bile insan 3-4 sokak öteden dolaşabilir.
akşam iş bittiğinde insanın üzerinde bir ağırlık oluşuyordu sözlük. yorgunluk değil, cepteki 40 lirayı geçen değeri olan bozukluklar neden oluyordu buna.
Ekmeğinde olan yazarların kolay kolay unutmayacağı hatıralarıdır.
Anlatacağım da bir nevi Dramdır: Efendim yıl 2014, ben üniversitede cebimde harçlığım olsun diye girdiğim soslu dürümcü (bkz: frango) işinden, kardeş ülke Azarbaycanlı bir erin baskıcı ilgisinden ötürü çıkıyorum ve başka da olmayışıma üzülen olmuyor.
beş ay kadar önce, hastanedeyim okula gitmek için erken çıktım ki, sigaramı masanın üzerinde unutmuştum. telefonla uğraştığım için yavaş adımlarla yürüyordum ve odanın içinde iki tekniker ve bir sekreter beni çekiştiriyorlardı, beni görünce aralarından saygı duyduğum değer verdiğim benden yaşça çok büyük ve çok şey öğrendiğim adam yüzüme baktığı an kıpkırmızı oldu... hala yüzüme bakamaz ama ben unuttum abi sen de salla hepiniz aynısınız.
3 sene evvel bir firmada çalışıyorum. hem mühendis hem pazarlama ortaya karışık bir pozisyonum var firmada. evine doğalgaz tesisatı yaptırmak isteyen bir kadınla görüştük birgün. kadın hamile ama ben öyle büyük göbekli hamile görmedim hayatımda. ikizleri olacakmış. kocası yurtdışında mühendis. kadın kızının okulu nedeniyle bir yere gidememiş annesi gelmiş yanına yardım edeyim diye. çok tatlı ve kibar insanlar.
neyse efendim fiyatta anlaşıldı prosedürler anlatıldı proje falan derken işe başlanıldı bir sabah erkenden. çok iş de yok o vakit. kış vakti, ortalık sessiz, yağmur var iş yerinde masamda uyukluyorum inceden. telefon çaldı baktım usta. gevşek gevşek açtım telefonu he diye. usta ağlamaklı "abi gözünün çapağını yiyeyim acil gel bu kadın doguracak" dedi. tamam dedim basa bas gittim baktım kadın uzanmış kıpkırmızı. heyecandan hiç de aklıma gelmedi ambulans çağırmak. bir şekilde kadını attık bizim kıç kadar corsa'ya bastık en yakın hastaneye. ömrümden ömür gitti ama. acil kapısında durdum. indim arabadan "bahılaovv" diye bağırdım hemen içeri doğru. sedye falan getirdiler hemen aldılar içeri.
aşağıda ayak üstü birşeyler sordular kadının seceresiyle ilgili sonra yukarı biryerlere çıktık. klasik doğum bekleyen baba modunda bekliyorum kapıda. biri geldi x hanımın eşi misiniz diye. "yok ben mühendisim" dedim. nasıl mallaştıysam artık. neyse bizim patron kadının annesini alıp gelmiş. ağlamalar zırlamalar bekleyiş falan doktor çıktı. bebekler doğmuş, sağlıklılar, anne de sağlıklı sorun yok diye bilgi verdi bize. yemin ediyorum kendi çocuğum doğmuş gibi sevindim.
beklemeden döndüm ben ustaların başına. akşama kadar işler bitti kadın bebekle gelecek diye güzelce de temizledik çıktık. ertesi gün de gazını açtık kombisini servise açtırdık. işlem tamam. kocası geldi işyerine 2 gün sonra. ödemeyi yaptı. belki 100 kez teşekkür etmiştir. "aman efendim" edalarıyla faturasını verdik yolladık.
2 hafta sonra işyerine güzel bir çiçek ve ufak bir hediye kutusu geldi. güzel kaliteli bir saat bir de resim. mışıl mışıl uyuyan ikizler. arkasında da teşekkürler yazıyor sadece. hayatımda aldığım en güzel hediyelerden biridir. çiçeğe bakamadım ama saat duruyor. bir kez bile takmaya kıyamadım. hala kutusunda resimle beraber kendi firmamda, arkamdaki kitaplikta durur.
Hastanede danismada calisiyordum hasta karsilama randevu verme vs. Sigortamin yapilmadigini ogrenmistim. ilk is deneyimimdi aglamaya basladim ahahahah. Sonra bi hasta geldi randevu almak icin. Tatli bi teyzeydi. Neden agladigimi sordu. Bende onemli degil ben sizin randevunuzu vereyim dedim ve ekledim “ yani beni bi sanatci gibi dusunun. Nasilki onlar icleri kan agladiginda sarki soylemeye devam ediyorlar. Bende isimi yapmaliyim dedim ve gulmeye basladim”. Teyze anlamsizca yuzume bakti. Muhtemelen deli oldugumu dusundu. Ki zaten belkide deliyimdir. Unutmadigim ve komik buldugum anilarimdan biridir bu. Simdi yazarken bile epey eglendim.
Avm de çalışırken yaşadığım anıdır.
Hoş bir Bayan müşteriye uzun uzun anlatım yaparak tv satmıştım. Sıcakkanlı bir hatundu. Sohbet öyle sardı ki, Müşteri hizmetlerine gidip garanti belgesini bile ben onayladım. Hatta bu da yetmedi, alışveriş arabasıyla otoparka birlikte indik. Ürünü Bagaja ben yerleştirdim. Bunlar yaşanırken epeyce yakın temas halindeydik. Bir an arabaya atlayıp evine gidicez zannetmiştim. swh.