Kaçıncı sınıftım bilmiyorum Dersteyiz. Hocamız da biraz sert bir hoca. Ben de hep en arka tayfada erkeklerle takılan bi tiptim goy goy falan filan..
neyse o gün içimden ders dinlemek gelmişti. Arkadaki 2 arkadaşım sürekli 31 31 diyorlar, Ne diyosunuz diyorum gülüyorlar aq dalga geçiyorlar. En son sinirlendim bağırdım, hoca Noldu dedi “ hocam ya bunlar sürekli bana 31 31 diyorlar” dedim. Sonra bi güzel dayak yediler aq malları dksks o gün sonradan öğrendim tabi ne olduğunu..
Sınıfta bir çocuk vardı sınıfın en kisasiydi ve 6 yasindaydi.
Çocuk sınıf atlayarak bizim sınıfa gelmiş meğer süper zeka idi. Yaşına göre çok olgun ve mantıklı konuşuyordu.
Şimdi ne oldu acaba o çocuk gece gece merak ettim.
bizim sınıfta Ahmet vardı. kafası sivriydi. sınıfta en kısa boylu ahmetti. ama hoca talebelerin boyunu ölçerken kafamızın en üst noktasına cetveli denk getirip ölçerdi. bu yüzden Ahmet benden hep 3-4 cm uzun çıkardı amk. bakış açısının ne demek olduğunu o zamanlar anlamıştım.
Kurallara bağlı kalınmazsa günahkar olunacakmış hissi vardı. Başlıklar kurşun kırmızı kalemle, sayfanın başında iki parmak boşluk ( parmak koyup ölçme), defterin kıvrılmaması gerekiyor onun için ataç vs. Ne oldu yani şimdi? Daha özgür bir ortamda yetişmek için verdiğim mücadele hayatı biraz daha zorladı. Sınırları dar olan bir eğitim sisteminde sizde onlara göre yontulmuş oluyorsunuz. Dışarıya çıktıkça, yaş ilerledikçe hayatın bu kuralların dışında olduğunu anlıyorsunuz.
ilkokul 5. sınıf. beden eğitimi dersindeyiz. futbol oynuyoruz , kızlar ise ip atlamaca falan. her şey iyi gidiyordu. zilin çalmasına 8 dk falan kaldığını hocamız söyledi. neyse penaltı oldu falan topa bi gerildim sanırsın roberto carlos frikik kullanıyor. bir vurdum topa hacı top bir yana ayağımda ki spor ayakkabı bir yana. işin kötü tarafı spor ayakkabı ip atlayan kızların birinin kafasına denk geldi. dayak yedim ama kızdan ve hocadan değil. kızın bizimle aynı sınıftan olan iki abisinden. saygılar ilkokul.
1. Sınıfın ilk günü babam beni sınıfa bıraktı dedi ki oğul buralarda takıl hocana kulak ver zil çalıncada eve gel. Şayet kaçıncı zilden sonra gelmem gerektiğini teneffüs diye birşeyin olduğundan falan bahsetmedi 40 dk sonra zil çaldı zaten berbat bir ortam ilk dersten sonra koşa koşa eve geldim. Sen nasıl bir çocuksun diye geri gönderdi okula. Sanki suç bende.
benim ilkokul çok düz geçti, ama bir anım var evet...
tenefüste sınıfın mafyaları arkadaşımı tuvalete götürmüştü, korkutuyorlardı ve dövüyorlardı muhtemelen, ne yapıyor olabilir bu salaklar sanki... arkadaşım da sessiz biriydi. dedim ki arkadaş değil miyiz, gidiyim bi çıkışıyım şunlara, savunayım arkadaşımı. o gazla gittim, ki şunu söylemek zorundayım bütün ilkokul ve lisede kimseyle kavga etmedim, bu olay hariç. insanlara ciddi zarar veremeyen biriyim, kıyamıyorum gibi bir şey. böyle olunca bu mafyadan biri beni aldı, sınıfa kadar getirdi geri, eller omuzlarda birbirimize bakıyoruz.
ama, ben ne yapacağımı bilmiyorum tabii. ayaklarımla bacaklarına vurmaya falan çalıştım. o arada bu bana kafa attı.
o gün öğrendim ki, bazı insanların vicdanı yokmuş. kafaya vurmak nedir ya? insan mısınız lan!?
neyse sonra olayı babama söylemiştim, o da hocayı aramıştı, polisi aramakla tehdit etmişti, hoca da çocuğu tehdit etmişti ve konu kapanmıştı. bir daha hiçbir mafyaya bulaşmamıştım. bu arada yazıda mafya dediklerim kaba kuvveti benimsemiş ve kendini bir bok zanneden, hakaret etmek istediğim ama terbiyemi bozmayacağım gruplardır.
son olarak, koca yazıyı neden okudunuz bilmiyorum, ama teşekkürler.
sene 2002, ilkokul 3. sınıftaydım. sınıf başkanı kız, olur olmadık her bir şey söyleyeni tahtaya yazıyordu, konuşanlar diye. bende mahsus sordum sınıfta herkesin içinde, su içmekte yasak mı diye, beni tahtaya yazdı sırf bu yüzden. bende, ya biz deprem zedemiyiz, su bile içemiyoruz diye bağırdım mahsus yine. o zaman sınıfta en hoşlandığım ve güzel kız olan aslı, bu sözüme katıla katıla gülmüştü. hoşuma gitti tabii bu durum. sonrasında konuşanlar listesinde olup, öğretmenden avucuma cetvel yemek bile koymamıştı.swh. sonrası ise tam facia. veliler yani annelerimiz bizi son derste almaya geldiğinde, dersin son beş dakikası sınıfa girmişlerdi. aslı ise anneme, oğlunuz bizi çok güldürdü, büyüyünce stand upçı olsun diye yine güldü. ben yine sevinmiştim ama, kız resmen beni gülmek için görüyordu. gerçi çocukluk işte ne görecekte. bana hep gülüyordu niyeyse sadece. ertesi sene başka bir okula nakil olarak gitmişti zaten. geriye kalan bana bu yarım hikaye oldu.
ilkokul 1. Sınıfa giderken (5.5 yaşındaydım) merdivenlerden düşmüştüm. Ve tüm çocuklar paldır küldür merdivenleri koşarak inip beni ezmişlerdi.
ilk ve son izdihamımdı.
Sınıfın 1.si olan kız kısa boylu, çirpi bir şeydi. Aynı zamanda sınıf başkanıydı. Bir gün bir piyeste minik kuşu oynamak için sırtına kanat takmıştı. Baktım ağlıyor. Kanadı kırılmış.
Yanına yaklaşıp ahahahahah! Ne oldu minik kuş kanadın mı kırıldı dedim.
O küçücük kız ayağa kalkıp 30 numaralı ayaklarıyla beni en ön sıradan arka sıraya tekmeleye tekmeleye sürükledi.
Sonra 5 tane eksi! 10 tane eksi diye bağırıp sırasına oturdu.
sınıfta "acaip adamlar çetesi" kurdum. ceketlerimizi ters giydikten sonra ders arasında koridorda tek başına dolaşan kızları teker teker aramıza alıyor ve korkutuyorduk. yıl 1955.