geçen ay fındık toplarken a101 den aldığım 20 liralık powerbankın şarjı bitince patpatın aküsünden şarj etmeyi denedim. powerbank'ın şarj gösterge ışıkları hızlıca yanıp söndü. usb Çakmaklık adaptörünün içini açtım. yanık kokusu oluşmuştu.
1-2 saat sonra işlemi tekrar ettim. 10-15 dk sonra
powerbank tişört cebimde iken hızlıca ısınmaya başladı ve hemen fırlatıp attım yere. kutusu eridi.
Çakmaklık adaptörü bozuk olduğundan 5v yerine 12 v elektrik vermiş pwb ye amk.
en kötüsü motosiklet ile yolda kaza yapan diğer arabaların altına girmiştim. neyse ki motoru bilinçli yatırdım. motosiklet arabaların altına saplandı, kendim planladığım gibi aradaki boşluğa sürüklendim. full korumalı kıyafetle bana hiçbir şey olmadı. motosiklet hurda oldu. arabayı kaldırıp altından çıkarttılar.
yer balıkesir altınoluk, 2010 yılı, lise 2'nin yaz tatili, arkadaşımın ailesinin yanına gelmiştim 1 haftalığına. furkan'la bisikletlere atladık şahin deresi kanyonuna gidiyoruz. giderken ben önde gidiyordum halbuki yolu o biliyor, bana bir yerde "sağa dön" dedi, ben de yakınımda olan sağdaki küçük patikayı görmeyip ilerdeki büyük sağa doğru ilerledim. baktım ki önümde dereye doğru giden minik çaplı bir uçurum var, 2 saniye içinde sırasıyla önce "buraya düşmeden nasıl kurtulabilirim", o hızla oraya uçmamamın imkansız olduğunu görünce "buraya düşsem en az yaralanmayla düşüşü nasıl kurtarabilirim", yaralanmamanın imkansız olduğunu görünce de "ölmeden nasıl kurtulabilirim" diye düşündüm. kısa bir süre sonra oradan aşağı uçtum, düşüşüm ve yuvarlanmam durunca kendimi soğukkanlılıkla kontrol etmeye başladım.. "ölmedim, yaşıyorum, başımı çarpmamışım, kendimdeyim, kolumda birkaç çizik var, olsun, sağ bacağımda bileklerimde vs çizikler var, tamam oh ucuz atlatmışı....."
sol dizim paramparça. derinin her katmanını görebiliyorum, detaya girmeyeceğim. ileride dere kenarında yaşlı bir çift vardı, arabalarının ilkyardım çantasındaki gazlı bezi verdiler batikon döktük sardık vs dünyanın en dandik bandajıyla ben o gün kanyonu gezdim, bisiklet sürdüm, akşam dönerken de kerestecilerin köpekleri sürü halinde bizi kovaladılar, her pedalda yarayı zorladım.
sonrasında orada çok tipik bir iz kaldı. ama bu izi seviyorum, bana hatıra kaldı.
motosiklet kazası geçirdim sağ elimde sinir kaybı, parmakta bir kaç kırık az yarayla atlattım,, sıkıntılı bir 3 ay geçirdim.
bisikletle binerken yokuş aşşağı bisikletin freni koptu 200 metre civarı yokuş oldukça dikti
bisiklet daha fazla hızlanmadan kaldırıma çarpıp uçtum hafif kalça tarafından yaralandım 2-3 gün yere basmakta zorlandım.
faytonun arkasına asılayım derken ayağım kayıp belli bi mesafe sürüklendim yerde kafam yere çarpmasın diye bırakmıyorumda hala tutuyorum belli bir mesafe sürüklendikten sonra dayanamadım bırakdım neyse ki kafayı vurmadım ama dizlerim yara bere olmuştu.
4-5 yaşlarımdayken kaynar su ile yüzümün yarısı yanmıştı. nasıl yaşadım o acıyla bilmiyorum o süre, ondan sonra geçen sene bacağımı yaktım yine kaynar su ile. 3 hafta kımıldamadan yatmıştım.
Çocukken lunaparka gittiğimde bir alete binmiştim, adını unuttum şimdi. Sürekli dönen bir alet ve baş aşağı kalıyorsun kısa süre de olsa. Aletin kilidi normalde 'tık' edip kendini kilitliyor. Kilitlemeye çalışırken boynum sıkışmıştı ve otomatik kilitlendi o şekilde. iyi boynum kırılmamış.
Yine aynı şekilde geçen sene Avusturya-Viyana'da Prater lunaparkında 95 metrelik açılan zincirli salıncağa bindim. Beni tutan tek şey yukarıdan inen bir demirdi. Sonradan onun da kilitli olmadığını farkettim.
Geçen ay evde mercimek çorbası içerken çorbanın içinden serçe parmağımın uzunluğunda kırık cam parçası çıktı. Ağzıma almıştım gayriihtiyari çiğnemeye çalıştım ekmek sanıp. Son anda farkettim.
Bir kere de yengeç yakalamaya açılmıştık tekneyle. iztuzu'nun mavi yengeci meşhurdur, belki bilirisiniz. Neyse tuttuk mangala attık. Değişik bir kırma biçimi var o yengeci. Etini yutarken yanlışlıkla küçük kabuk parçasını da yutmaya çalışıp damağımı yardım. Baya tehlikeliydi korkmuştum o an.
5 yaşindayken ayagima kocaman araba teyibi duştu
6 yaşimda yanliş vurulan igneden az kala sakat kaliyodum
9 yaşimda apandist ameliyati oldum 1 saat gec gitseydik hastaneye olebilirdim
15 yaşimda go kartta ben bariyerlere carptim son surat gelen diger araba bana carpti nefessiz kaldim birkac dk.
Bir ay önce- çekyatın önüne oturup ödev yapma bahanesiyle tv izlerken annem 'nedön kardaşonon dersine yordom etmoyoson' diyerek kafama yemek masasındaki sandalyeyi fırlattı.
*cry*
70 80 km gibi süratle mondial Motorla giderken sollayıp geçen kamyonun tam önüme lastik kaplamasının fırlaması benim kaplamanın üstünden geçmemle iki tekerleğin aynı anda yerden kesilmesi hikmeti hüda ile tekrar aynı iki lastikle yola salimen konup düşmemeyi başarabilmek.
lisedeyken 3 arkadaş bisiklet için buluşmuştuk. biraz sürdükten sonra yokuştan aşağı inelim dedi bi arkadaş bende baya korktum dimdik 90 derecelik yokuş. neyse tamam dedim üç kişi son hızla yokuştan inerken benim konsantrasyon gitti. elleri pedaldan çektim benim bisiklet arkadaşın bisikletine yandan geçirdi. bu arkadaşın bisikleti uçup en öndeki arkadaşa çarptı. arkadaş bisikletten düşüp yokuşun sonuna kadar yuvarlandı üstüne benim bisiklet düştü. koştuk arkadan yüzü gözü kan içinde kalmış yerde yatıyodu. benim kolunda kırıldığını ya da burkulduğunu düşünmüştüm. kırılmış. o arkadaşta beyin kanamasından öldüğü haberi geldi. önce inanmadım ama. 2 ay okula gitmedim. tam benim başımdan geçmiyor olsada benimde kolum 2 yerden kırılmıştı.
keyifli bir şekilde bisiklet sürüryorum ama nasıl mutluyum, yol da arkadasima rastladim. benden kendisini eve birakmamı rica etti, kıramadım tabi.
aldım bisikletin ön tarafina yokuş aşağıya hızla iniyoruz.
benden yavaşlamamı istedi, aldırış etmedim. yokuş aşağıya hızla inmeye devam ediyoruz, deli gibi pedal çeviriyorum ama birazda onu korkutmak için piçlik yapiyorum. sonra hiç anlamadığım bir şekilde taklalar atmaya başladık resmen top gibi yuvarlanıyoruz, ağzım yüzüm kanlar içinde. arkadaşım bi köşe de ölü gibi yatıyor onun da benden aşağı kalır yani yok. hem ağlıyor hem bana küfür ediyor,meğer beynini siktiğim malı ön tekere ayağını sokmuş benim yavaşlamam için.
3 yaşındayken eskişehir' de trafik kazası geçirdim.
8 yaşındayken diyarbakır' da bi düştüm, 2 dişim kırıldı.
9 yaşında kayseri' deyken kolum kırıldı.
10 yaşındayken kayseri' de serseri çocuğun bi tanesi burnumu kırıyordu.
13 yaşında izmir' de yokuş aşağı bi yere yuvarlandım. kolum kırıldı, bacağım 4 ay kadar out oldu.
eğitimime 1 yıl ara vermek zorunda kaldım.
14 yazına gene izmir' de boğulma tehlikesi geçirdim.
15 yaşındayken okulun belalı tiplerinden bi tanesi kafayı takmıştı,
10 tane arkadaşıyla birlikte beni dövmeye gelmişti.
bende biber gazı sıktım.
çocuğun bir tanesi neredeyse kör oluyordu.
benimde durumum çok iyi değildi. 6 gün hastanede kaldım.
15 yaşında kalp kirizi geçiriyorum zannettim, panik atak krizi çıktı.
daha da yok şükürler olsun. sağ kalmam bir mucize. evet.
henüz 9 yaşımdayken bisiklette iken araba çarpmıştı. uyluk kemiğim parçalanmıştı. platin takıldı, 7 ay yürüyemedim. * 1 yılın ardından tekrar ameliyata girmem gerekiyordu gelişim çağında olduğumdan dolayı platin kalamazdı bende... yürümeyi unutmuştum. babam, "değnekleri bırak da bana gel kızım hadi bugün deneyebiliriz" dediğinde çok heyecanlanmıştım artık basıp yürüyebilirim diye. ama değnekleri bıraktım, adım atamadım. saf saf "nasıl yürünüyodu ki" derken buldum kendimi. **
4 sene önce motorlayim önüme araba atladi yeterli fren mesafesi yoktu basim yarildi sol el parmaklar kirildi , geçen ay yola bakmadan arabanin önüne atladım sağ kapilar ve sağ direk dağıldı bir kezde yanlamaya çalışırken ağaca vurmustum ama pek bişey olmadi.