nikos kazancakisin ünlü zorba romanından uyarlanan filmdeki sahnedir.
Hayatın gerçeklerini tokat gibi yüzümüze vurur.
Hostel sahibi zengin dul, ölüm döşeğinde yatar. Evdeki Herkes üzgün ve ağlamaklı şekilde bekler.
Kadın öldüğü an herkes, evdeki bir eşyayı kapmak için birbirini ezer. Ölünün yanında, mal kaçırma istilası başlar.
Bu filmin kitabı da harikadır.
Aslında bu sahnenin bir benzerini dedem vefat ettiğinde bizaat yaşadım.
Cenazeden sonra akrabalar, evin içine girmiş ve neyi götürsem? diye bakınıyordu. swh.
Kevin Costner, Anthony Quinn, Madeleine Stowe'un başrollerini paylaştığı revenge filmin final sahnesi. hele ki o müzik ve son sahne...
ne zaman izlesem yutkunmakta zorluk yaşarım.
-Gladiator filminin finali. Beni ağlatan tek final..
-scent of a woman filminde al pacino'nun konuşma yaptığı sahne.
-matrix'teki kırmızı hap ve mavi hap sahneleri.
-inception'daki rüya sahneleri.
-toy story filmindeki sonsuzluk ve ötesine denilen sahne.
-shrek 4 finali. Ulan çok duygusal ve anlamlı o final..
nikos kazancakis'in zorba romanından uyarlanan filmdeki sahnedir.
Otel sahibi zengin madam, ölüm döşeğinde yatar. Herkes numaradan çok üzülüyor gibi yapar. Sahte göz yaşları dökülür.
Kadın öldüğü gibi evi yağmalamaya başlarlar. Herkes bir eşya kapma derdine düşmüştür.
Ve bu sahne gerçek hayattan alıntıdır. Benim büyük dedem ölünce de, onun evinde buna benzer bir mal kavgası çıkmıştı.
Mutfakta; o çatal senin bu kaşık benim... davası yapılıyordu. swh.
Hostel filmindeki sahnelerdir.
Önce kızlarla sauna'da falan ateşli şekilde takılıyorlar. izleyici boşalma durumuna geliyor.
Akabinde hatunlar tarafından kandırılan çocuklar, kendilerini bir fabrikada buluyor.
Kocaman bir kasaphane burası. Çeşitli aletlerle canlı canlı insan kesip biçiyorlar. Şuraya bakın, kurban keser gibi adam doğruyorlar lan. Fena etkilenmiştim.
all the little animals'ta mrsummersın ölüp bobby nin büyüyünce hala beraber yaptıkları işi devam ettirdiği sahne. neden bilmiyorum ama çok duygusal geldi aq
the shawshank redemption'da red'in hapishaneden çıktıktan sonra andy ' ye verdiği söz ile buxton'a gitmesi ve orda andy'nin yazdığı mektubu okuması , mektupta yazılan
" unutma umut iyi bir şeydir hatta umuttan daha iyi bir şey yoktur ve iyi şeyler asla ölmez " bu cümleden çok etkilenmiştim.
schindler's list , toplama kampında aileler bir tarafta asker gözetiminde tutulurken , çocukları kamyonlara bindirilip auschwitz'e gönderilirler. o esnada çocuların kamyona binme neşeisyle ailelerine el sallamaları , ailelerin sliahların üzerine doğru koşmaları filmin en can alıcı sahnesidir bence.
evet efenim tüm film boyunca bu durumdan tek bir kişi hariç herkes şikayetçidir. o da henry fonda'dır. ceketini çıkarmayı bırakın, kravatını bile gevşetmez. akabinde yağan yağmurla sıcaklığın eriyip gitmesi aslında ön yargının ne kadar illet bir şey olduğunu gözler önüne serer. zaten film de bunu anlatmaz mı ?