bir şekilde oyuna gelinip yenilen kazıklardır. geçen hafta arkadaşımla gittiğim pizza hut ta sınırsız menü aldık. yani kişi başı 9 tl falan düşüyor, iki kişi en fazla 20 tl tutar dedik. oturduk güzel güzel yedik, fakat hesap tam olarak 38 tl tuttu***. itiraz etmemize rağmen sınırsız olan menünün meğerse oldukça sınırlı olduğunu izah ettiler. büyük bir kazıkla evin yolunu tuttuk. tabi erkek olarak hesabı ben ödediğim için bir haftadır geçmedi acısı, ve bu saatte tekrar şiddetlendi, kazığın verdiği acıyla yazıyorum sözlük.
'tanım' : içerdeki satıcıların promatör mü yoksa her biri daha fazla ürün satın almanız için endekslenmiş teknoloji harikası robotlar mı olduğunu düşündürmüş mağazalar zinciri.
girmeyin. evet girmeyin abi. ihtiyacınız varsa internetten falan kendi iradenize dayanarak alın. bugun nasıl bir kazık yediğimi ancak eve gelince farkettim. amacım tatilde güzel anıları yaşatmak için bir fotoğraf makinası almaktı. hazır annem yeni kart almış ama yinede çok iyi birşey istemiyorum yani zaten işin meraklısı değilim. gittim fotoğraf makinalarına bakıyorum inceliyorum falan. teknolosix deyim.
adam zaten önce bi ezdi 'paran yok senin fakir' . iç sesim direk savunmaya geçti zaten - 'hıyartalık' senin aldığın maaşı bana babam harçlık olarak veriyo hıh! deyü ama bunu sesli söylemedim zaten gerçekte değil. babam oldukça cimridir.
-bakalım. adam bana telefonlarımızda da olan bi çok özelliği tekrar tekrar anlatıyo efektleri tek tek gösteriyo çok dursun diye. iç ses : tamam sus alıyorum!
-efendim hafıza kartı almanız gerekiyo fotoğraf çekemezsiniz.
o an deskin üzerine çıkıp adamın kafasını ısırmak geldi yemin ediyorum. çok hayvani bir dürtü ama öyle oldu. sadece bir makina alıp çıkmak istemiştim.
-evde var. satıcı kılıklı yavşak: -o yavaşlatır ama microdur o.20 liradır fiyatı uygundur.
biraz önce bir entry okudum, birinin en son yediği kazığı anlatacağını sandım. uzun görünce heveslendim, demekki kazık büyükmüş dedim. entry başka başlıktan copy-paste çıktı.
olay söyle gerçekleşir, 2006 yılında lise okumak için gittiğim ankara'nin hasanoğlan'ında ilk dönemim bitti ve arkadaşlarla memleketlere gitmek için aştiye yol alıyoruz.
Bindik otobüse yallah ulus. bizim aytekin vardı, van'lı gelmişken ona itfaiye meydanından telefon filan baktık vesselam sonra dedik ki yemek yiyelim ara sokaklardan birinde dönerci bulma ümidi ile gezerken bir kalabalık gördük .
Zırttapoz bir herif kibritlere bir şeyler yazıp tanesi 2 tl den kakalıyor.
Biz orda olayı çözmeye çalışırken adamın biri geldi verdi 2 tl aldı kibriti bir açtı cep telefonu. Oley filan dedi gitti.
Biri geldi verdi 4 tl açtı fotoğraf makinesi bir tane de marlboro.
Ulan dedım alıyorum.
abı 2 tane dedım 5 tl uzattım
-kardeş sana düz 3 tane olsun dedi.
Bende eyvallah dedım. Verdi neyse açtım kibrit yazıyor açtım kibrit yazıyor bir daha açtım kibrit yazıyor sonra baktım adam bakmıyor 1 tane daha aldım kaşla göz arasında açtım kibrit yazıyor.
vay muhagoyum dedım ve yemek yemeye doğru yol aldım.
Neyse yemeği yedik dönerken aynı yoldan geçtik birde ne görelim telefonu alan dallama kibrit tezgahında başımdan aşağıya kaynar sular döküldü, arkadaşlar tasak geçmeye başladı ama hiç biri umurumda değildi tek düşündüğüm çıkan kibritleri almamam ve memlekete gitmem için gerekli paramdan 7 lira eksik olmasıydi.
durduk yere salak kardeşim benim taklidimi yaptı. bir daha yapma dedim bak namaz kılıyorsun bir yandan sevap alıp bir yandan günah alma dedim saygısız terbiyesiz dedim bana salak salak konuştu şu an inanamıyorum ağlıyorum bunları yazarken inşallah yarın açıklanacak olan o sınavı kazanamazsın.