Tam anlamıyla dengesiz. Zaten bunun için tedavi görüyorum iki yıldır. Evet, tahmin ettiğiniz o ergen hastalığı. Gerçi hep vardı ama teşhis anca konabildi.
Günlerce, bazen haftalarca süren yoğun depresif duygular ve odadan çıkmamalar yerini bir anda kendimi sonsuz güçte hissettiren ani sıçramalara bırakıyor. Her ne kadar ikinci durumu daha çok sevsem bile gerçekten katlanamıyorum kendime.
Bazen kendimi fazlasıyla karmaşık hissediyorum. Tam olarak ne istiyorum, ne planlıyorum bilmiyor gibiyim. Yönüm şaşıyor, kararlarım etkileniyor. Sanki... Kendimi bildim bileli bağımsız, dik başlı, kendi kararlarını alan, alabilen biri olmak istedim ve çevremce oldum da. Ama tüm bunlarla birlikte korkularım da benimle birlikte geldi, hep yavaşlattı beni. Yoklarmış gibi yansıtmam, çevremi kesin ama en kötüsü beni de mi yanılttı? Tek başına, bilmediğim bir şehirde, sıfırdan başlayabilir miyim? Yapabilir miyim? Hep istedim ama hep kaçtım da. Kaçtığım şey zorluklar mıydı yoksa yeteri kadar istemiyor olmak mıydı, bunu da bilmiyorum. Farkındayım, büyüdüm; sığındığım o sebepler yok artık, öğrencilik yok... Çizmeye başlamam gereken bir hayat, yapmam gereken başlangıçlar var. aslında güzel fırsatlar da doğuyor, önüme çıkıyor ama bunlara önce heves, istekle sonra yorgun bir yılma ile yaklaşıyorum. O yüksek enerji bir iki gün, sonrasındaki düşüş süresiz devam ediyor. Emin miyim, doğru karar mı, pişman olur muyum, keşkeler koyar mıyım bi' zaman sonra önüme... Ama başlamam gerek. Peki ama buradan ve bu şekilde mi? E kötü mü? Hayır tabii ama daha iyisi olabilir, belki daha uzun soluklusu? Beklemeli miyim ya da o zaten gelir beni bulur mu? Bilmiyorum.
Kuruntularım, belirsizliklerim ve her ne kadar BEN, bağımsız BEN dese de kalbim, etkilenişlerim kafamı yoruyor, çok yoruyor. Düşünüyorum ama taşınamıyorum sözlük.
nasıl desem??? siz katilini tanıyan birini gördünüz mü hiç? işte ben katilimi tanıyanlardanım...
içimdeki tüm güzel duyguları lime lime edip kanata kanata öldüren,insanlara olan güvenim namına hiçbir şey bırakmayan, hepsini söke söke çekip alan birini tanıyorum...
bu da bir çeşit katillik değil mi? birini öldürmek için illa silahla, bıçakla deşmeniz gerekmiyor. bazen laflarınız, davranışlarınız da karşınızdakini öldürmeye yetiyor. üstelik bunlar tekrar tekrar yapılıyorsa tekrar tekrar ölüyorsunuz.
ne zaman düzelir diye umutlansam, başka bir yerden vuruyor beni...
o lale devrinde yaşıyor şimdi...eller hava modunda bir hayat sürüyor. kötü günleri bitti ya, bana ihtiyacı kalmadı...
bense karışık duygular içindeyim. birçok duyguyu bir anda yaşıyorum. öyle çok "keşke"m var ki...hiçbir şeye yaramayan keşkeler bunlar...
ama tek bir şeyden eminim; bu hep böyle gitmeyecek, rüzgar bir gün onun için ters yönden esecek, alt üst olacak, neden böyle oldu diye kendine sorarken aklına gelen ilk kişi ben olacağım. evet; bana yaptıkları yüzünden o da kötü şeyler yaşayacak...ne demişler "ilahi adalette zaman aşımı yoktur"
yanına kar gördüğü şeyler var ya, işte onlarında zarar dönüştüğü günler gelecek...
duygu durumum bu işte...bekliyorum...gözlerimdeki öfke dolu yaşlarla, "neyin var?"sorusunu soranlaraa verdiğim "yok bir şey, iyiyim"cevabımla bekliyorum.