hatırladığım ilk evcil hayvanımız köpekti. ben daha ilkokula bile gitmiyorken öldüğü için onunla pek bir anım yok. sonrasında muhabbet kuşumuz olmuştu. o da uçsun diye kafesini açtığımda pencereden kaçıp gitmişti. ben üzülmeyeyim diye ertesi gün japon balığı almışlardı. -ulan bi çocuğu geçiştirmenin de sınırı olur. kuş yerine balık almak nedir?- gerçi işe yaramıştı. kuşu unutmuştum ama bu sefer de balık fazla yaşamadı. fazla yem attığım için ölmüştü. sonradan öğrendim ki ölen balık bana aldıkları ilk balık değilmiş. daha sonra bi kedimiz oldu. uzun ve şişman bi hayat geçirdi. üniversitedeyken tavşanım olmuştu. ama bir gün salak hayvan o zamanlar iyi para döktüğüm sennheiser kulaklığımı yediği için başka birine vermiştim. -umarın yahni yapıp yemişlerdir.- en son bir kedimiz daha olmuştu. sokakta bir köşede kıvrılmış, hareket bile edemiyordu. iyileşene kadar bakarız diye almıştık ama sevdirdi kendini eşek sıpası. o da bir gün dışarı çıktı ve bir daha geri gelmedi. kesin orospu çocuğunun teki ezip kimsenin görmeyeceği bir yere atmıştır. o zamandan beri de eve hayvan almadık; sokaktakilere bakıyoruz.
1 adet kedi ve 3 yavrusucuğu + 1 adet kangal köpek + 100'den fazla güvercin + kanarya ve son olarak masamda karınca besliyom. yeni şekerler çok zararlı diye artık şeker vermiyorum balla besliyorum.