bir düğünde karşılaşmışlar...
karşılaşmışlar dediğim, babam uzaktan farketmiş annemi...
annem, kendi yaşıtlarına göre çok ağır ve edepli bir yürüyüşle geçip gitmiş...
bu da babamın dikkatini çekmiş.
kendisinin ifadesiyle: '' diğer kızlar paldır küldür merdivenlerden aşağıya inip, hatta merdiven basamaklarından atlayıp giderken, anneniz basamaklardan ağır ağır inip, yavaş ve edepli bir şekilde geçip gitti. ben de 'işte aradığım kız.' dedim.'' diyor.
sonrasını tahmin edebiliyorsunuz: huzurlarınızda malajor*
ve babam, annemi malajor'da görmüştü.
bizim hikayemiz de böyle başlar işte...
bir gün yolda yürüyen annemin ayağı takılır ve kitaplarını yere düşürür... diye başlamayan hikayedir.
hatta direkt başlamayan hikayedir. görücü usulü efenim. hatta dedem iki kızım var buyrun istediğinizi alın demiş * teyzem siz bana karışamazsınız diye çirkeflik çıkarınca kabak mazlum anacığıma patlamış. hatta demiş kimin nesi bilmeden ne yapıyorsunuz siz böyle? iyi adam olmasa x (x burada babamın mesleği oluyor) yaparlar mı diyerek çürütmüş dedem onu. şimdi diyeceksiniz en son annene soruyorlar hayır deseymiş o da diye. işte orada kopuyor olay, o da istemiş demek ki.
böyle boktan bi hikayedir. hayır anlamıyorum kendinizi yaktınız zaten bi oğlunuz varken naneli limonatayı neden yapıyorsunuz?
neyse ki genelde sessiz bir insan da olsam alarm durumlarında teyzeme daha çok benziyorum.
çok aşklı meşkli şeyler bulunmayan bir hikayedir. annemlerin oturduğu evle babamın akrabalarının oturduğu ev yan yanaymış. komşunun akrabası işte. şöyle ağız tadıyla dinlenecek bir "nasıl tanıştınız?" hikayeleri yoktu.
babam belediye de zabıtaymış. bediye de tam annemlerinin evinin karşısındaymış. annem, babamın tabiriyle "beni görmek için evin önünü süpürmekten evin temelini değiştirdi"diye gülerek anlatırdı. annem " hadi ordan, sen belediyenin kamyonuna binip kurtlu it gibi akşama kadar içinde benim kapıya çıkmamı beklerdin ama severek aldım" diye gülerek onaylardı. hikayenize kurban. lan ne güzel insanlarsınız ya.
Şu filmlerde gördüğümüz çocukluk aşkları var ya. Öyle olmuş bizimkilerin de hikayesi. Çocukluk aşkları ile evlenmişler. Ama ne yaparsın. çevremizdeki bir çok aile gibi bizim ailemizde dağıldı.
anamgil köyde yorgan çiğnerken, onu böyle leğene koyup ayağıyla yıkarken, babam rahmetli geçerken görmüş. beli ağrıyomuş o zaman babamın, off demiş bu kızla evlensem arada bi sırtımı çiğnetirim, maşallah çok güzel eziyo demiş. sonra gitmiş konuşmuşlar ve 30 yıl evlilik.. fıtık mıtık kalmamış babamda ve halen arada mezarına gidip annem toprağını havalandırır. çiçek eker, ezer elleriyle...
Düğünde tanışmışlar, sonra babam sürekli traktörle annemlerin köye gidermiş, bakışırlarmış Uzaktan uzaktan. sonra anneme mektup yazmış, arkadaşına vermiş mektubu, mektup 6 ay sonra annemin eline geçmiş. 6 ay boyunca beklemis,kıyamam.
bizimkiler aynı memleketin çocugu. bunlar hep aynı yerlerde hikamet etmişler zaten. evleri hep yakın imiş. babamın anlattıgına göre 8 yaşındayken anamı gòrmüş anneme göre 10 yasındayken vesselam. o tarihten bu tarihe gelmiş bizim çılgın aşıklar. evlerinin arasında bir sokak varmış teyzemin dedigine göre damdan dama kesişilermiş. çocukluk aşkı diyip geçmemişler. babam hep alacam seni demis. ciddi bir adam kendileri her konuda.
banada bulaşmış iste o ciddilik geni.
adeta bir donem hikayesi gibi annemle babam ayni orgutte tanismislar. okuduklari universitenin kampusune girerken kadinlarin ustu aranamiyormus annem de orgutte babamlara, silah, poster, brosur falan sokuyormus disaridan. oyle orgutsel malzeme ala ala vere vere ala vere bisiler hop.
benimkiler sürücü kursunda tanışmış. aileleri mezhep farkından dolayı evliliklerine karşı çıkmış. 4 yıl sonra aileleri ikna edip büyük bir aşkla evlenmişler. (bkz: happily ever after)