duygu da kalmadı hissiyatta. en son ne hissettim? kaç kez öldü ruhum? kaçıncı hayatımı yaşıyorum? ne zaman kararacak, ne zaman çekilecek aklım firara?
anlam yüklemeden, olabildiğince ayıkmış gibi yapmak ne kadar sürer bilmiyorum. güzel şeyler olur mu, olsa da algılar mıyım? keşke depresyon gibi bir şey olsa. keşke geçici bir şey olsa. kaç yara var bende bilmiyorum. iyi olmasını umuyorum herkesin, herşeyin. uyuyorum, uyanıyorum. aralar belirsiz ve flu.
dursa dünya, sessizleşse, öylece kalsak uzunca bir süre. donuk yüzler, hareketsiz bakışlar. hissetsek sadece. öylece kalsak , arınsak.
Vicdan muhasebesidir. Ne yaparsan yap, kesif bir koku gibi, burnundan girip beynine dogru bir sızı yayar. Kaçıp etmeler, gülüp oynamalar tatsız bir temaşaya dönüşür.
(bkz: dışlanmak) nasıl bir çocukluk travması bırakmışsa artık minimum 5 yaşından itibarenki anılarım ve bu eylemi gerçekleştiren yaşıtlarım bugün hala rüyalarıma giriyor.
Ask. Bu oyle illet bir sey ki eger imkansiz bir asksa olumden daha beter etkiler insani. Cunku ölümün bir caresi yok. Beyin kesin olarak olen kisinin geri gelmeyecegine ikna olmustur. Ancak karsiliksiz askta acaba soyle davransaydim olur muydu gibi dusunceler gelir insanin aklina.
bir dostu kaybetmek. ailemden birini kaybetmedim çok şükür bu zamana kadar ama dostumu kaybettim. ben gerçekten aşık da oldum içimde kelebekler midem de ateşler uçuştu ayaklarımın hafiflediğini de hissettim ama bu duygu daha derin. enteresandır sol tarafımda hissediyorum böyle sanki sol tarafım ezilmiş gibi. her seferinde her hatırladığımda boğazım düğümleniyor. bu bir değim değilmiş mesela bunu anladım. insanın boğazı düğümlenirmiş böyle bir yumru otururmuş gırtlağına sanki nefes bile alamayacak gibi. her hatırladığımda gözlerime bir şeyler hücum ediyor. dolmuyor sanki ama böyle aşırı hassaslaşıyor. neyse rabbim sevdiklerimizin acısıyla imtihan etmesin ve öbür dünyada peygamber efendimizin eteklerinde toplanırken sevdiklerimizin de ellerinden tutmayı nasip eylesin. amin.
intikam duygusu denebilir. Derininde köklü bir nefret yatar bu duygunun. Çoğu zaman kendine itiraf edemez insan ama nefretin zaten kelimere ihtiyacı yoktur. Ama intikam duygusu insanım içine öyle bir işler ki durmadan, yavaş yavaş, sinsi sinsi ne farkedebilirsin ne de engel olabilirsin. Beynini kemirmeye başlar uygun fırsatı bekler. içinizi karartır, her an biraz daha doldurur sizi. En ufak şeyleri bile saklar. intikam sabırlıdır. Sabreder, en acıtacak yeri saptamaya çalışır bıçağını saplamak için. intikam aslında bir yaradır. Ve intikam aldığınızda o yarayı saran kabuk yerinden kalkar. Ve yıllar, biriktirdiğiniz bütün pislikler, bütün birikmişler kelimeler anılar akar. intikam unutmaz ve bir kere intikam almaya karar verdiyseniz asla affedemezsiniz bir daha. Ve sabredip o intikamı aldıktan sonra iç soğuması nasıl oluyormuş görüyor insan. Bir rahatlama oluyor. Ve intikam denilen duygunun vicdanı, merhameti ve diğer tüm duyguları nasıl saf dışı bıraktığını görüyor insan.
yiyip, içip, yatmak. bi yaralı parmağa işememek, hiç bir işe yaramamak. tüm bunlara rağmen o içten gelen "ulan aslında sen çok iyisin" dürtüsü. el atsan her şeyi yaparsın, en iyisini sen bilirsin, sen hariç herkes sik kafalı gazı. gün geçtikçe, içten içe aslında tüm o dürtülerin, gazların boş olduğunu anlaman. kabul etmemekte direnmen. ama nereye kadar direniceksin, nereye kadar direnicem? belki de hakkaten bi şeyler yapabiliyorumdur, el atsam yaparımdır. yani aslında hayal kırıklığıymış o duygu. gerçi,