yavuz bülent bakiler

entry110 galeri1 video1
    35.
  1. kuşkusuz iyi şairdir. ancak kanaatim eksik olan bi tarafı vardır. bu şairlere özgü haylazlıktan, hayalperestlikten dünyayı oyun bahçesi gibi görmelerden, yer yer kalemi kılıç, bazen yarin kaşı görebilecek bilinç düzeylerinden pek nasibini almamış olmasındandır.
    şiir tekniğine ve imgelerine lafımız yok ama bu kadar beyefendi şair olur mu abi? olursa böyle olur.
    1 ...
  2. 34.
  3. güzel konuşan * ancak kendisini dinlemekten zevk almadığım şair. kendisini dinledikten sonra okunan şiirleri artık eski tadını vermez. şair özellikle yaşlıysa biraz sakin ve mütevazı olmalı diye düşünüyorum. atar yapmak yakışmadı.
    1 ...
  4. 33.
  5. 32.
  6. bütün konferanslarında hep aynı şeyleri anlatan kişidir.
    1 ...
  7. 31.
  8. müthiş bir zekaya sahip, hafızası da bir o kadar kuvvetli olan şair-yazar. huysuz ama tatlı ihtiyar.
    2 ...
  9. 30.
  10. etkileyici ses tonu olan şair.
    2 ...
  11. 29.
  12. ben antepliyim, şahinim ağam.
    mavzer omzuma yük.
    ben yumruklarımla dövüşeceğim.
    yumruklarım memleket kadar büyük.

    dizeleriyle antep savunmasını tüm ihtişamıyla anlatan sivas'lı şair.

    (bkz: antepli şahin)
    1 ...
  13. 28.
  14. iki kelime ile anlatmak gerekirse ; türkçe üstadı.
    2 ...
  15. 27.
  16. ŞAŞIRDIM KALDIM iŞTE

    Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla
    Bazan sessiz sedasız ipekten kanatlarla
    Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
    Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla
    Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla
    Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
    Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
    Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla.

    Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle
    Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle
    Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle
    Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle
    Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle
    Ama her defasında geri döndüm seninle
    Hangi düğüm çözülür, nazla, sitemle, kinle
    Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle.

    Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki n'emsin?
    Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin
    Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin
    Eksilmeyen çilemsin
    Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin
    Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin
    Çaresizim çaremsin.
    Şaşırdım kaldım işte bilmem ki n'emsin?

    Yavuz Bülent BAKiLER
    6 ...
  17. 26.
  18. ailece görüşmüşlüğümüz olan, son derece mütevazi ve bilge kişiliktir. türkçe konusundaki hassasiyeti de gerçekten önemlidir. özellikle ülkücü camia ile ilgili olan görüşleri dikkate alınmalıdır.
    3 ...
  19. 25.
  20. bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden,
    dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
    hiç kimse aramasa sormasa beni
    sen gelsen yeter.

    huzur ellerinin güzelliğidir.
    gözlerin karşımda mutluluk denizi.
    her sabah soframızda ekmeğimizi
    sen bölsen yeter.

    yüreğim seninle yaylalar kadar serin
    ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
    yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
    sen dolsan yeter.

    bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
    bende sabır sende naz.
    gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
    bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.

    duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
    sende karar kıldığını...
    ve içimin şerha şerha yarıldığını,
    sen bilsen yeter.

    bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
    çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
    bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
    eğilsen yeter...
    3 ...
  21. 24.
  22. 1936 sivas doğumlu olan,günümüzün en büyük şairlerinden biridir.
    2 ...
  23. 23.
  24. konuşmasıyla huzur veren,milliyetçi-mukaddesatçı bilge
    3 ...
  25. 22.
  26. 21.
  27. çok bilmişlik taslamak istemem ama iyi bir şair değildir. zira kendi düşüncesindeki üstadlar dışında pek fazla şiir okuduğunu düşünmüyorum. yaşı ilerlemiş de olsa okumadan yazanlardan. ha bir de şiirleri estergon kalesinde yazılmışa benzer. sıradan insanın "haydi ya allah" diyesi gelir.
    3 ...
  28. 20.
  29. 19.
  30. radyo da yaptığı bir ara sıcak programda türkçe diye arapça kelimeleri yutturmaya çalışan sivaslı yazar.
    1 ...
  31. 18.
  32. 17.
  33. sözün doğrusu kitabı yazarıdır. türküm diyen her bireyin okuması gereken kitap.
    1 ...
  34. 16.
  35. bu adam sayesinde türkçeden nefret ve hayranlık duyulur.
    1 ...
  36. 15.
  37. Şairin Ana adlı bir kitabı vardır.Yıllardır durur kitaplığımda.Ana-Anne hakkında güzel şiirler vardır içinde.Ben Yavuz Bülent Bakiler'i çoktan ebediyete göç etmiş eski şairlerden bilirdim.Geçmiş yıllarda birden özel bir tv kanalında kendilerini Türkçemiz hakkında eleştirel bir programda gördüm.Aaa yaşıyormuş ya üstat dedim kendi kendime.Hiç unutmam.Bir keresinde tesadüfen izlerken Türkçeyi sala bindirip sele veriyorlar diye kızıyordu.Sal ve sel eklerinin dilimizde olmaığını söylüyordu.Nasıl olmaz üstadım? Kumsal-uysal kelimelerini yıllar ötesinden kullanmıyor muyduk biz? Edebiyatçımızın Türkçemiz üzerinde haklı olarak serzenişleri de vardı elbette.Uydurukça ve yabancı kelimeler istilası.Kastamonu'nun bir dağ ilçesinde bile bir tuhafiyecinin camında bir büyük yazı :" Big sale " Amma ve lakin üstat haklıdır çoğu sözünde.Dinlemek lazım.
    1 ...
  38. 14.
  39. türkçeden aslında nefret eden, osmanlıca aşığı biridir bu adam. türkçesi olan ama arapça farsçdan girmiş sürüyle gereksiz gelimeyi hiç de eleştirmeyen , ama türkçelerinin kullanılmasına kızan adam.
    1 ...
  40. 13.
  41. nazım hikmet hakkında aşağılık ifadeler kullanan, ahmet hakan ın deyimiyle soğuk savaş dönemi sağcısı kişi. nazım ın uçkur bekçiliği rolüne soyunmuştur, hayırlı olsundur.

    yazı ahmet hakan dan alıntıdır:

    Názım'ın uçkurunun peşine düşen adam

    YAVUZ Bülent Bakiler adlı bir "soğuk savaş dönemi sağcısı" var...

    Üstelik de şair...

    Adam, kafayı Názım Hikmet'le bozmuş...

    Türkiye gazetesinde yazdığı yazılarda şunu söylüyor:

    "Názım Hikmet alçak ve müptezel bir adamdı... Karısını başka erkeklerle paylaşırdı... Bu adama nasıl itibar verilir?"

    Bunu söylediği yetmezmiş gibi...

    Şu türden alçakça imalarda bulunmayı da ihmal etmiyor:

    Názım Hikmet'i savunanlar, "bir erkeğin, karısını başka erkeklerle paylaşma" eylemine destek çıkmış olurlar...

    Ne diyeyim bilmiyorum ki?

    Allah'ın "settar" sıfatını mı anımsatayım?

    "Edep yahu" mu çekeyim?

    Názım'a vatandaşlık hakkını tanıyanların Bakanlar Kurulu üyeleri olduğundan mı dem vurayım... Edebiyatın edepten geldiğine dair bir vaaz mı vereyim?

    Seneler evvel ölmüş gitmiş bir adamın arkasından "hamam dedikodusu" yapmanın Türkçe'deki karşılığından mı söz edeyim?

    Seneler evvel ölmüş gitmiş bir şairin uçkurunun peşine düşmenin ne türden bir kompleksi ifade ettiğiyle mi ilgileneyim?

    Bilmiyorum, bilemiyorum...

    Sadece şunu biliyorum: Bu "haysiyet celladı" adama, ne kadar ağır, ne kadar galiz ifadelerle hitap edersem edeyim, yine de içimde biriken eksiklik duygusundan kurtulmam mümkün olmuyor...
    6 ...
  42. 12.
  43. cebeci istasyonu ve sen en harika şiiridir. osman öztunç yorumuyla daha bir muhteşemdir.

    cebeci istasyonunda bir akşam üstü
    incecikten bir yağmur yağıyordu yollara
    yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
    sıcak bir kara sevda
    yüreğimizin başında bağdaş kurup oturmuştu;
    acımsı, buruk.
    mühürlenmişti ağzımız bir sessizlik içinde
    sessizliği üstümüzden atamıyorduk
    bir saçak altında kararsız, yorgun
    saatlerce duruyorduk
    kimse görmüyordu bizi

    cebeci istasyonunda bir akşam üstü
    yeni baştan yaşıyorduk kaderimizi
    cebeci istasyonunda bir akşam üstü
    bir başka türlüydü bu insanlar
    sen bir başka türlüydün
    gözlerin yine öyle bir bilinmez renkteydi
    gözlerin gözlerimde erimekteydi
    bir mermer heykel gibi yanımda duruyordun
    beni bırakma diyordun

    meyhane sarhoşları gibi sırılsıklam
    bir yalnızlık duyuyorduk
    ağlıyordun, ağlıyordun...

    cebeci istasyonunda bir tren
    nefes nefese soluyordu
    gerilmiş bir keman teli gibiydik

    ankara kalesi'nde bir eski çalar saat
    bilmem kaça vuruyordu
    bir yağmur yağıyor inceden ince
    içimizdeki binbir düşünce
    harmanlar misali savruluyordu
    islanmış bir ceylan yavrusu gibi
    tiril tiril titriyordun
    gitsek gitsek diyordun.

    yüreğimin atışından deli gönlümce
    sırıl sıklam, paramparça, permeperişan
    türküler söylüyordum
    ağlıyordun, ağlıyordun...

    şimdi, şimdi seni düşünüyorum
    cebeci yollarında rüzgarlar esiyor, serin
    paramparça düşmüş gönül ufkuma
    iki yıldız gibi gözlerin
    gel ey ciğerime saplanan hançer
    gel ey yüreğime oturmuş kurşun
    göçmen kuşlar gibi çok uzaklardan
    gel artık
    ne olursun
    6 ...
  44. 11.
© 2025 uludağ sözlük