Tarzından dolayı tüm şarkılarını üst üste dinlemekten sıkıldığım ama dinleyebildiğim süreçte gözyaşı pınarlarını harekete geçirmekte zorlanmayan fado üstadı hanım. "Gracias a la vida" favorimdir.
hayatım boyunca duyduğum en acıklı sese sahip olan müzisyen. dinlenmesi şiddetle tavsiye edilir ki dinlemeye başlayacaklar için resmi sitesine girerek la alegria adlı şarkıyı dinlemeleri bu kadını sevmeleri için yeterli olacaktır.
bir Dionysis Tsaknis/Gritos de Guerra bestesi olan naci en alamo yu ve kendi bestesi olan me voy u yüreklerimizi burka burka, canımızın çivilerini söke söke dillendiren şarkıcı..
israil asıllı ispanyol çingene. insanı kendinden alıp götüren muhteşem şarkıların sahibi. sözleri anlayamasamda içimi acıtıcak derecede duygulu geliyor şarkılar. dinlemeyenlerin mutlaka dinlemesi gereken şarkıları, me voy, naci en alamo, la alegria.
israil doğumlu, sefarad kökenli,muhteşem şarkılara imza atmış bir sanatçıdır. herhangi bir yerde duyduğunuzda bu da kim dedirtebilecek kapasiteye sahip, yakan, acıtan, en derinden akıtan bünye; tapılası kadın.
"bir yangın başlatabilirim parmaklarımla
yüreğimle şarkı söylerim sana
ki yüreğimin teli sızlamakta.. " demektedir kendisi.
içinde bulunduğu coğrafyanın tüm figürlerine hissetiği aidiyet ile şarkılarında yaptığını kimliği ile de yapmış sanatçı. yahudi/müslüman çatışmasında yer aldığı saf birlikte yaşayabiliriz'dir. zaten müziğinin dominant etkileri hakkında söylediklerinde arap müziğini önemli bir yere koyması söylediklerinin sadece mesaj kaygısı taşıyan cümleler olmadığı hissiyatını uyandırıyor.
babası zamanında bu topraklarda (izmir'de)doğmuş kendisi kudüs'te. öylesine bizden/içimizden ki. söylediği şarkılar bu yüzden yüzümüzü doğuya çeviriyor.
arap/türk/ladino etkileri ile bezeli şarkıları kalbimize zincirleme tamlamalar
gönderiyor. bu tamlamalar elbette kültürel eksikliklerimizi görmemiz adına yapıl
mış hamleler. nomimal olmayan zincirleme tamlamalarını kalbimize üfleyip yaramaz
küçük bir kız çocuğu gibi kaçıp gidiyor. kudüs'ün o büyülü havasını solumuş birinin
zaten nefret ile beslenmiş olması düşünülemez.
orda nefretle/kötülük ile beslenenler zaten hiçbir zaman o topraklara ait olmamışlardır. yasmin levy'nin hissetiği aidiyet duygusunu onlar asla anlayamayacaklardır. onlar filistinlileri yasmin levy'inin gördüğü gibi göremeyeceklerdir.
üst üste üç şarkısı dinlendiğinde, hakkında sayfalarca methiye düzülebilecek güzel ve hüzünbaz kadın...
belki de ona onun üslubuyla, sade bir şekilde seslenmek en güzeli...
orada, öylece, süssüz, yapmacıksız, harbici mi harbici bir kadın hüzünlü şarkılar söylüyor. kalbinin en aortundan, ciğerinin en köşesinden, hatıralarının en derin yerinden, acısının en keskin yerinden...
ortancaköy'e şeref vereceklermiş bu akşam. bir bira parasına, bir bankta, uzaktan da olsa sesini duymak için ordayım yasmin.öptüm titreyen sesinden.
geçenlerde dinlediğim kadife sesli müzisyen. pek tarzım değil ama bu işin mutfağından geldiği br hayli belli. ibo show'da kendini türkiye'ye tanıtmasıda biraz paradoks içeriyor kendi içinde. yolu açık ola!
dinleyenin hüzünlenmemesi , içinden bişeylerin kopup gitmemesi imkansız olan olağanüstü sese sahip müzisyen.. kesinlikle şarkıları yaşayarak söylediğine eminim, hem yüzünden hem sesinden o hüznü,duygu patlamasını acıyı görmek mümkün..
hani kediler sakin sakin otururken bir ses duyar da kulaklarını kıpır kıpır ettirmeye başlarlar sağa sola, dikkat kesilirler.. bu kadının sesini duyunca o kediler gibi kulaklarım dikiliverdi.
kesinlikle insan değil, insan görünümünde bir enstrümandır kendisi.